WhatsApp

Markanın İptali Nedenleri ve İdari İptal Prosedürü

Markanın İptali Nedenleri ve İdari İptal Prosedürü

Marka hakkı, sahibine tanınan münhasır yetkiler aracılığıyla tescilli bir işareti kullanma ve üçüncü kişilerin bu kullanıma müdahalesini engelleme imkanı sunan mutlak bir haktır. Zaman içinde bazı şartların gerçekleşmesi halinde markanın iptali gündeme gelebilmektedir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile birlikte, markaların iptaline ilişkin önemli bir yapısal değişiklik gerçekleştirilmiş ve markaların iptali konusunda karar verme yetkisi, belirli şartlar altında Türk Patent ve Marka Kurumu’na (“TÜRKPATENT”) devredilmiştir.

SMK’nın 26. maddesi uyarınca; markanın ciddi biçimde kullanılmaması, ayırt edici niteliğini yitirmesi, halkı yanıltıcı hale gelmesi veya garanti/ortak markalarda teknik şartnameye aykırılık gibi hallerde markanın iptali mümkündür. Bu hükmün uygulaması, SMK madde 192 uyarınca 10 Ocak 2024 tarihine kadar ertelenmiş ve bu süre boyunca iptal yetkisi yargı mercileri, özellikle Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri tarafından kullanılmıştır.

15 Mart 2025 tarih ve 32842 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile TPMK’nın iptal talebine ilişkin incelemeyi ne şekilde yürüteceği detaylandırılmıştır.

Bu çalışmada, markanın iptaline yol açan hukuki sebepler ve yeni idari iptal mekanizması, yasal dayanakları ve uygulamadaki yansımalarıyla birlikte değerlendirilecektir.

I. Genel Olarak

Türk Hukuku’nda marka kavramına ilişkin yürürlükte bulunan yasal düzenlemeleri içeren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda (SMK) markanın tanımına açıkça yer verilmemekle birlikte, doktrinde “marka olabilecek işaretler” başlıklı 4. madde uyarınca marka kavramı tanımı yapılabilmektedir.1 Söz konusu hüküm ile; “marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.” şeklinde hukuki anlamda marka kavramı tanımlanmaktadır.

Markanın İptali 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 26’ncı maddesinde Marka Hakkının Kullanılmasının Sona Erme Kısmı altında düzenlenmiştir.

İptal sebeplerinin oluşması halinde ilgili kişilerin talebi üzerine Türk Patent tarafından marka iptal edilecektir.

A. İptal ve Hükümsüzlük Arasındaki Farklar

Bir diğer sona erme hali olan hükümsüzlük, tescil sırasında var olan mutlak veya nisbi ret nedenlerine rağmen markanın tescil edilmesi halinde gündeme gelecektir.

İptal ise tescilden sonra ortaya çıkan sebeplerin varlığı halinde talep edilebilecektir.2

Bunun bir sonucu olarak hükümsüzlük kararları geçmişe etkili iken iptal kararları ileriye dönük olarak sonuç doğurur.

Ancak davacının talebi üzerine iptal hallerinin daha önceki bir tarihte doğmuş olması halinde iptal kararının bu tarihten itibaren etkili olacağına karar verilebilmektedir.

II. İptal Sebepleri

Markanın iptal halleri, 6769 sayılı SMK’nın 26.maddesinin 1. fıkrası ile düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme ile markanın kullanılmaması, yaygın ad (jenerik) haline gelmesi, halkı yanıltıcı hale gelmesi, ortak marka veya garanti markasının teknik şartnameye aykırı kullanımı halleri markanın iptal nedenleri olarak sayılmıştır.

A. Markanın Kullanılmaması

SMK 26’ncı madde sayılan iptal sebeplerinde ilki markanın kullanılmamasıdır. Kanun metninde bu sebep 9’uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hallerin mevcut olması şeklinde ifade edilmiştir.

Madde 9- “(1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.”

Marka sahibi markasını birden fazla mal veya hizmet için tescil ettirmişse ve tescil ettirdiği mal veya hizmetlerden sadece bir kısmı için kullanır ise kullanımın gerçekleşmediği mal veya hizmetler bakımından marka iptal edilebilir.”

Madde 26 -”(4) Markanın, beş yıllık sürenin dolması ile iptal talebinin Kuruma sunulduğu tarih arasında tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından ciddi biçimde kullanılmış olması hâlinde, birinci fıkranın (a) bendine ilişkin iptal talepleri reddedilecektir. İptal talebinde bulunulacağı düşünülerek kullanım gerçekleşmişse talebin Kuruma sunulmasından önceki üç ay içinde gerçekleşen kullanım dikkate alınmaz.”

Markanın ayırt edici fonksiyonu ancak kullanım ile ortaya çıkabilecektir.3 Bu sebeple beş yıl boyunca kullanılmayan ya da kullanımına ara verilen marka talep üzerine iptal edilir. Kullanılmayan markaların iptal edilmesinin ardından yatan düşünce kullanılmayan markaların sicili doldurmasının önüne geçilmesidir.

1. Kullanım ve Ciddi Biçimde Kullanım Kavramı

Markanın kullanımı, temel olarak, markanın ayırt edici karakterini değiştirmeden farklı unsurlarla ve ihracat amacıyla mal/ambalaj üzerinde kullanmayı ifade eder.

Ciddi kullanım, kanunun gerekçesinde markanın tesis edildiği amaç dahilinde, işlevine uygun olarak, markanın fonksiyonlarının yerine getirilmesi için Türkiye’de kullanım şeklinde ifade edilmiştir.

Sırf üçüncü kişilerin markayı iptal ettirmesini önlemek amacıyla, küçük ölçekte ve sembolik olarak yapılan üretim ve satışlar, göstermelik olarak bastırılıp dağıtılan katalog, broşür, vs. ciddi kullanım sayılmamakta, markanın kullanımını ispat etmemektedir.4

Ciddi kullanımın gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirmesi yapılırken mal veya hizmetin ilgili olduğu tüketici çevresinin niceliği, mal veya hizmetin niteliği, piyasadaki arz talep oranı gibi hususlar dikkate alınmalıdır. Örneğin gofret üretiminde işletme tarafından 10 koli gofret üretimi ilgili piyasada ticari bir alan oluşturabilecek yeterlilikte olmaması nedeni ile ciddi kullanımdan bahsedilemeyecek iken, hava taşıtları tescilli bir marka kapsamında yılda 2 adet uçak satılması malın niteliği nazara alındığında ciddi kullanım için yeterli sayılacaktır.5

Bununla beraber markanın kullanımının önemli bir nicelikte olmasının her zaman ciddi kullanım teşkil etmediği, ciddi kullanımın malın karakteri, cinsi, ilgili olduğu piyasa ve sektör, kullanımın sıklığı gibi unsurlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmalıdır.

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2010/2707 Esas 2011/14999 Karar sayılı, 14.11.2011 tarihli kararında markanın ciddi kullanımına ilişkin yapılan değerlendirmede, sadece fatura değerleri ve fatura sayısı değil, markanın kullanıldığı mal veya hizmetin kullanım alanı, yaygınlığı, mal veya hizmetin piyasası, piyasadaki talep gibi hususlar da dikkate alınmak suretiyle değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.

B. Markanın Tescil Olduğu Mal ve Hizmetler İçin Yaygın Bir Ad Haline Gelmesi (Jenerik Haline Gelmesi)

Kanunda maddenin jenerik halinde gelmesine ilişkin iptal sebebi şu şekilde ifade edilmiştir:

Madde 26 (1) – b) “Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmesi”

Markanın yaygın ad haline gelmesi, markanın tanınmışlık seviyesinin oldukça artarak tescil edildiği ürün adı haline gelmesi, jenerikleşmesi olarak tanımlanmaktadır.

Bir markanın yaygın bir ad haline gelmesi nedeniyle iptal edilmesi durumunda, artık tescilli marka sıfatı sona ereceğinden bu işaret serbest hale gelir ve herkes tarafından kullanılabilecektir. Artık bu işaret, ancak ayırt edici yeni unsurlar eklenerek farklı bir marka olarak yeniden tescil edilebilecektir. Jenerik haline gelme sebebiyle iptal talebi için iki şartın bulunması gerekir:

Markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmesi ve ikinci olarak marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu markanın jenerik haline gelmesi.

1. Markanın Tescilli Olduğu Mal veya Hizmetler İçin Yaygın Bir Ad Haline Gelmesi Koşulu

Marka tescilli olduğu mal veya hizmet dışında başka mal veya hizmet için yaygın ad haline gelmiş ise bu madde kapsamında değerlendirilmeyecek; yani tescilli olduğu mal veya hizmet bakımından bu maddeye dayanılarak markanın iptali istenemeyecektir.

Tescilli bir markanın zaman içerisinde kullanım neticesinde tanınmışlık seviyesinin çok artması öyle ki artık mal veya hizmetin adı yerine kullanılması durumunda markanın yaygın bir ad haline geldiği kabul edilmektedir.

Örneğin, ‘‘Walkman’’ taşınabilir müzik çalar markası olmasına rağmen zaman içerisinde ilgili malın adı haline gelerek ilgili çevre tarafından o nesneyi tanımlamak için kullanılması, iptal sebebi sayılmıştır. Avusturya Yüksek Mahkemesi “Walkman” markasının ayırt edici vasıflarını kaybettiği, toplumda cins adı olarak yaygın bir kullanım kazandığı, sözlük ve kitaplarda cins adı olarak yer aldığı, buna karşılık marka sahibinin, markasının ayırt edicilik niteliğini güçlendirici gerekli tanıtım önlemlerini almadığı gerekçeleri ve Alman dilinde “Walkman”a karşılık gelen herhangi bir sözcüğün de bulunmadığını vurgulayarak, marka sahibinin bu marka üzerinde korunabilir bir hakkı bulunmadığına hükmetmiştir.6

Benzer şekilde Fransa’da “Polo” ibaresinin bir tür kısa kollu gömlek tasarımı olduğu gerekçesi ile jenerik işaret olarak kabul edilmiştir.

2. Marka Sahibinin Fiillerinin veya Gerekli Önlemleri Almamasının Sonucu Markanın Jenerik Haline Gelmesi Koşulu

Markanın iptali için jenerik haline gelmesi tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda marka sahibinin fiilleri veya gerekli önlemleri almaması neticesinde markanın yaygı bir ad haline gelmesi gerektiği belirtilmiştir. Marka sahibi kusurlu olmasa bile olumlu veya olumsuz bir davranışı nedeni ile markanın yaygın bir ad haline gelmesi gerekir Şayet böyle bir davranış yok ise markanın iptaline karar verilemez.

Bu anlamda marka sahibinin yürüttüğü kontrolsüz reklam kampanyaları, tanıtımlar ya da kontrolsüz lisans verilmesi markanın tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygı ad haline gelmesine yol açabilir. Yine marka sahibi, markasının tescilli olduğu mal veya hizmetin adı yerine kullanıldığını bilmesi ya da bilecek durumda olmasın rağmen gerekli tedbirleri almaması durumunda da marka iptal edilebilecektir.2

Buna göre, “Pimapen” reklamlarında açıkça pencere markası olduğunun vurgulanması, markanın sözlük, ansiklopedi gibi eserlerde marka olduğu anlaşılamayacak şekilde kullanılması durumunda SMK m. 8 uyarınca marka sahibinin talepte bulunarak markanın tescilli olduğunun belirterek piyasaya sunulması veya markayı eserden kaldırılmasının sağlanması marka sahibinin, markanın yaygın ad haline gelmemesi için aldığı tedbirlere örnek teşkil eder.3 Örneğin, Türkiye’de jilet ibaresi tıraş bıçaklarını tanımlayan bir cins ismi haline gelmesine karşılık “Gillette” ibareli marka sahibi, markanın yoğun tanıtım ve reklamlarını yapmak suretiyle jenerik isim hale gelmesini engellemeye çalışmaktadır.7

C. Markanın, Tescilli Olduğu Mal veya Hizmetlerin Özellikle Niteliği, Kalitesi veya Coğrafi Kaynağı Konusunda Halkı Yanıltması

Madde 26 (1) – c) “ Marka sahibi tarafından veya marka sahibinin izniyle gerçekleştirilen kullanım sonucunda markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetlerin özellikle niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı konusunda halkı yanıltması.”

Madde metninde yer alan ‘‘özellikle’’ ibaresi ile bu hallerin sınırlı olarak sayılmadığı, örnek olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.

Bu çerçevede, markanın halkı yanıltıcı hale gelmesi durumunda, marka sahibinin ya da markayı onun izniyle kullanan kişinin bu sonucun ortaya çıkmasında herhangi bir etkisinin bulunmaması halinde markanın iptali talep edilemez. Bununla birlikte, iptal talebinin ileri sürülebilmesi için marka sahibinin veya markayı kullanan kişinin kastının bulunması zorunlu değildir. Gerekli önlemlerin alınmaması ya da markanın yanıltıcı hale gelmesine dolaylı da olsa katkıda bulunulması, iptal için yeterli görülmektedir. Marka sahibinin izniyle gerçekleştirilen kullanımlara örnek olarak lisans alan kişiler, distribütörler veya intifa hakkı sahipleri gösterilebilecektir. Bu doğrultuda, marka sahibi, markanın yanıltıcı biçimde kullanılmasını engellemek amacıyla, markanın kullanımına ilişkin akitlerde bu tür kullanımları yasaklayan açık hükümler öngörerek markanın korunmasını temin edebilecektir.5

26’ncı madde uyarınca yanıltıcılığın kullanım neticesinde ortaya çıkması nedeni ile somut olarak tespit yapılabilirken, mutlak ret nedenlerini düzenleyen 25’inci madde uyarınca yanıltıcılıkta henüz piyasaya marka olarak sunulmamış bir işaretin halkı yanıltacak nitelikte olup olmadığı varsayımsal olarak ele alınmaktır.

Markanın tescilli olduğu gıdanın belirli bir coğrafi kaynaktan elde edilmemesine rağmen o coğrafi kaynaktan elde edildiği izlenimini yaratan şekilde coğrafi yer isminin marka adında kullanılması, markanın coğrafi kaynağı konusunda halkı yanıltmasına sebep olmaktadır. Örneğin, Erzincan’da üretilmeyen balın ambalajlarının üzerinde “Erzincan Çiçek Balı” markasının kullanımı coğrafi kaynak hususunda halkı yanıltıcı olarak değerlendirilmektedir.6

Benzer olarak keçi peyniri ürünü için bu anlama gelen “Goat Cheese” (keçi peyniri) ibareli markanın zaman içerisinde koyun peyniri üretiminde da kullanılmaya başlanması malın türü konusunda markanın halkı yanıltıcı olması örnek olarak verilebilecektir.

D. Ortak Marka veya Garanti Markasının Teknik Şartnameye Aykırı Kullanımı

Madde 32 (7) “Marka sahibinin, garanti markası veya ortak markanın devamlılık arz eder biçimde teknik şartnameye aykırı olarak kullanılmasını engellemek için gerekli önlemleri almaması sebebiyle ilgili kişilerin, Cumhuriyet savcısının veya ilgili kamu kurum ve kuruluşunun başvurusu üzerine tanınan süre içinde söz konusu aykırı kullanımın düzeltilmemesi halinde, markanın iptaline karar verilir.”

Garanti markası teknik şartnamesi, markanın garanti ettiği mal veya hizmetlerin ortak özelliklerini, markanın kullanım usullerini, markanın kullanım hakkı verilmesi sonrasında nasıl ve hangi sıklıkta denetimler yapılacağını ve teknik yönetmeliğe aykırı kullanım durumunda uygulanacak yaptırımları belirler.

Ortak marka teknik şartnamesi ise ortak markayı kullanmaya yetkili işletmeler ile bu işletmelerin oluşturduğu topluluğa üyelik koşullarını, markanın kullanım koşullarını ve yaptırımları belirler.

Teknik şartnameye aykırı kullanımın, markanın iptali sebebi olarak değerlendirilebilmesi için, bu kullanımın süreklilik göstermesi gerekmektedir. Zira SMK madde 32 hükmü, aykırılığın yalnızca münferit bir eylemle sınırlı kalmamasını, devamlı nitelikte olmasını şart koşmaktadır. Bu nedenle, yalnızca bir defaya mahsus gerçekleşen ve sonlanan bir aykırı kullanım, tek başına iptal talebine dayanak oluşturmayacaktır.

Buna ek olarak, iptal sebebinin oluşabilmesi için marka sahibinin söz konusu aykırı kullanımı önlemeye yönelik gerekli tedbirleri almamış olması da aranmaktadır. Örneğin, garanti markası sahibinin markanın kullanımına ilişkin düzenli ve sistematik denetimleri gerçekleştirmemesi ya da ortak markanın, şartnamede belirtilen yetkili kişiler dışındaki üçüncü şahıslar tarafından kullanılması gibi durumlar, teknik şartnameye aykırı kullanım kapsamında değerlendirilebilmektedir. Bu tür örnekler, marka sahibinin gözetim yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde iptalin gündeme gelebileceğini göstermektedir.

İptal talebinin sunulması üzerine marka sahibine teknik şartnameye aykırılığın düzeltilmesi için süre verilecektir. Marka sahibince verilen süre içerisinde aykırılığın düzeltilmemesi halinde markanın iptaline karar verilmektedir. Marka sahibine tanınan süre içerisinde aykırılık giderilirse talep konusuz kalır.

III. İptal Prosedürü

İlgili kişiler markanın iptali talebinde bulunabilmektedir. İlgili kişilerin tanımı yapılmamıştır ancak anlaşılması gereken; markanın iptal edilmesinde menfaati olan herkestir. Örneğin iptalini istediği ürünleri henüz üretmemekle birlikte, ilgili sektöre girmek isteyen gerçek ya da tüzel kişinin de kullanmama iddiasıyla markanın iptalini talep edebilmesi mümkündür.

Sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı ileri sürülmektedir. Hak sahibi değişirse, sicilde hak sahibi görünen kişiye karşı işlemlere devam edilmektedir.

A. Görev ve Yetki

İptal talebinin yöneltileceği makam mahkemeler değil, idari bir organ olan Türk Patent ve Marka Kurumu’dur.

10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca markanın idari iptaline talep üzerine Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı kanunun 192’nci maddesinde 26’ncı maddenin uygulanmasının 7 yıl erteleneceği ve 10 Ocak 2024’te yürürlüğe gireceği düzenlenmiş ve SMK Geçici madde 4 uyarınca belirtilen tarihe karar markaların iptaline karar verme yetkisinin mahkemeler tarafından kullanılmaya devam edeceği belirtilmiştir.

SMK madde 26’nın yürürlük tarihi ertelenmemiş, 10 Ocak 2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ancak maddenin uygulanmasına dair yürürlüğe girmesi beklenen yönetmelik uzun bir süre taslak halde kalmıştır. Bu süre zarfında TÜRKPATENT marka iptal taleplerini ön başvuru olarak kabul etmiştir, ancak esasa ilişkin herhangi bir inceleme gerçekleştirmemiştir.

15 Mart 2025 tarih ve 32842 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik ile beklenen düzenleme yürürlüğe girmiştir.

B. Yeni Yönetmelikle Öngörülen Değişiklikler ve İptal Prosedürü

Değişiklik Yönetmeliği’nde tek bir iptal talebi ile birden fazla markanın iptalinin talep edilemeyeceği belirtilmiş olup her bir tescilli marka için iptal taleplerinin ayrıca yapılması gerektiği düzenlenmiştir.

TÜRKPATENT, iptal talebinin gerekli hususları içerip içermediğine ilişkin şekli bir inceleme gerçekleştirecek ve herhangi bir eksikliğin tespit edilmesi halinde giderilmesi için talep sahibine bir aylık süre verecektir. Tespit edilen eksikliklerin belirtilen süre içinde talep sahibi tarafından giderilmemesi halinde iptal talebi, esasa ilişkin herhangi bir inceleme yapılmaksızın reddedilecektir.

Şekli incelemede herhangi bir eksiklik ile karşılaşılmaz veya mevcut eksiklikler talep sahibi tarafından verilen süre içerisinde giderilirse iptal talebi marka sahibine bildirilecek ve iptal talebine karşı cevap ve delil sunması için bir aylık süre verilecektir. Cevap ve delillerin sunulmasına ilişkin bir aylık süre içinde talep edilmesi halinde TÜRKPATENT tarafından marka sahibine bir aya kadar ek süre verilecektir.

Kural olarak, marka iptal taleplerine ilişkin verilen kararlar ileri etkilidir. Ancak talep halinde eğer koşullar sağlanıyorsa marka, iptal talebinin TÜRKPATENT’e sunulduğu tarihten değil, iptal koşullarının oluştuğu tarihten itibaren iptal edilmiş sayılacaktır.

C. İptal Ücretleri

Değişiklik Yönetmeliği ile iptal ücretinin “kurum ücreti” ve “emanet hesabında tutulacak ücret” olmak üzere iki kalem olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Emanet hesabında tutulacak ücret, idari iptal talebinin TÜRKPATENT tarafından tümden reddedilmesi halinde talebi üzerine marka sahibine, tümden kabulü halinde ise talebi üzerine itiraz sahibine ödeneceği hüküm altına alınmıştır.

Kısmi kabul kısmi ret halinde ise emanet ücreti TÜRKPATENT tarafından gelir olarak kaydedilecek ve taraflardan hiçbirine iade edilmeyecektir. Emanet ücretin taraflara ödenmesi yalnızca TÜRKPATENT tarafından nihai karar verildikten sonra gerçekleştirilecektir.

Değişiklik Yönetmeliği uyarınca marka iptal talebi üzerine TÜRKPATENT tarafından nihai karar verilene kadar iptal talebinin talep sahibi tarafından geri çekilebileceği düzenlenmiştir. Talep vekil tarafından yapılmışsa geri çekme yetkisini açıkça içeren vekaletname sunulması zorunludur. İptal talebinin geri çekilmesi halinde emanet hesapta tutulan ücret talep üzerine talep sahibine iade edilecektir.

2025 yılı için iptal ücreti 23.458,33-TL, emanet ücreti 23.458,33-TL’dir.

D. İptal Talebinin Sonuçları

1. İptal Talebinin Reddi:

Türk Patent Kurumu’nun iptal talebini reddetmesi halinde talepte bulunan kişi kararın tebliğinden itibaren iki ay içinde TPMK’nın nihai karar mercii olan Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi nezdinde itiraz edebilmektedir.

YİDK incelemesi neticesinde verilen karara karşı taraflar kararın tebliğinden itibaren iki ay içerisinde mahkeme nezdine YİDK kararının iptali davası açılabilmektedir. İtirazda görevli ve yetkili mahkeme, Ankara FSHHM’dir.

2. İptal Talebinin Kabulü:

Marka, iptal kararı sonucunda tüm unsurları ile birlikte terkin edilecektir. Markanın içerdiği işaretlerin bölünmesi suretiyle, sadece bir kısmı için iptal kararı verilemez. Zira marka, tescil edildiği tüm unsurları ile birlikte bir bütün olarak tescil edilmiş ve bir sicil numarası almıştır. Terkin edilen markaya ilişkin iptal kararı Bülten’de yayımlanmaktadır. Ve bu karar herkese karşı sonuç doğurur.

Marka iptali talebinin kabulü halinde, Türk Patent ve Marka kurumu tarafından verilecek markanın iptali kararına karşı marka sahibi, YİDD nezdinde itirazda bulunacak, YİDK incelemesi sonucu itirazı hakkına karar verilecektir. YİDK kararı ile de marka sahibinin markasının iptali kararı yerinde bulunarak itirazı reddedilir ise marka sahibi, Ankara FSHHM nezdinde YİDK kararının iptali davası açabilecektir.

E. İptalin Kararının Etkileri ve Sonuçları

Madde 27 (3) “Marka sahibinin ağır ihmali veya kötüniyetli olarak hareket etmesi nedeniyle zarar görenlerin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, hükümsüzlük ve ikinci fıkranın ikinci cümlesinde düzenlenmiş olan iptal kararının geriye dönük etkisi aşağıdaki durumları etkilemez:

a) Karardan önce, markanın sağladığı haklara tecavüz nedeniyle açılan davada verilen kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar.

b) Karardan önce kurulmuş ve uygulanmış sözleşmeler.”

SMK m. 27, hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olduğunu belirtmekte ancak bu etkiye, marka sahibinin ağır ihmali veya kötüniyetli olarak hareket etmesi sebebiyle görülen zararlara ilişkin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, iki tane istisna tanımaktadır: karardan önce, markanın sağladığı haklara tecavüz nedeniyle açılan davada verilen kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar ile karardan önce kurulmuş ve uygulanmış sözleşmeler.8

SMK 27/3(a)’da belirtilen kararlar; hükümsüz kılınan markaya dayalı olarak açılmış tecavüz davalarından verilen ve kesinleşerek uygulanan tespit, men, ve tazminat kararlarını kapsamaktadır. Bu dönemde verilen kararlar için, marka sahibinin ağır ihmal veya kötüniyet ile hareket etmesi durumu hariç, yargılamanın iadesi ya da tazminatın iadesi gibi istemlerde bulunulamayacaktır.2

Madde kapsamında değerlendirilmesi gereken sözleşmelere örnek olarak ise markanın devri, lisans, franchising, teminat ve rehin sözleşmeleri sayılabilecektir.

Avukat Gökçe Aral

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawfirm.com

whatsApp

Dipnotlar

  1. Suluk, Cahit/ Karasu, Rauf / Nal, Temel; Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2017, s. 151. ↩︎
  2. Güneş, İlhami. Sınai Mülkiyet Kanunu Işığında Uygulamalı Marka Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018, s. 466. ↩︎
  3. Çolak, Uğur. Türk Marka Hukuku, 4. bası, İstanbul 2018, s. 956. ↩︎
  4. Çolak, s. 972. ↩︎
  5. Menteşe, Mehtap. “6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na Göre Markanın İptali” Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi, 2019, s. 61. ↩︎
  6. Karadenizli, Başak. Marka Tescilinde Ayırt Edicilik, Tanımlayıcılık ve Yanıltıcılık Değerlendirmelerinin Türkiye ve Yurt Dışındaki Uygulamaları ile Bunların Karşılaştırılması, Ankara:Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı, 2008, s.115. ↩︎
  7. Aras, Meltem. “Markanın İptali ve İptal Halleri”, Yüksek Lisans Tezi, Bilgi Üniversitesi, 2019, s. 116. ↩︎
  8. Akarsu, Mine. “Marka Hukukunda İdari İptal” Yüksek Lisans Tezi, Bilgi Üniversitesi 2019, s. 42. ↩︎