Avukatın Azledilmesi ve Sonuçları

I. Genel Olarak

Avukatlık sözleşmesi avukat ile iş sahibi (müvekkil) arasında, avukatın mesleki bilgi ve ayrıcalıklarıyla iş sahibine hukuki yardımda bulunmayı, iş sahibinin de buna karşılık bir ücret ödemeyi tahhüt ettiği bir sözleşmedir. Niteliği gereği her iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşmedir. Avukatlık sözleşmesi, Türk Borçlar kanunu’ndaki vekalet sözleşmesi hükümlerine tabidir. Ancak Avukatlık kanunu’nda veklaet sözleşmesinin özel bir türü olarak düzenlenmiştir. Avukatın azledilmesi de sözleşmenin feshi sonucunu doğurur.

Avukatın, avukatlık sözleşmesindeki ve işsahibiyle aralarındaki vekalet ilişkisine aykırı davranması durumunda azledilmesi mümkündür. Avukat, iş sahibi tarafından bu haklı nedenlerle azledilebileceği gibi haksız olarak da azledilebilir. Avukatın azledilmesinin ise bazı sonuçları bulunmaktadır. Bu yazımızda avukatın azledilmesinin diğer bir deyişle vekaletnamenin iptal edilmesinin sonuçlarını inceleyeceğiz.

II. Avukat Nasıl Azledilir?

Vekaletnamede öngörülen iş veya davanın sona ermesiyle vekaletname kendiliğinden sona ermez. Eeğer süresiz olarak vekalet verilmşise iş tamamndıktan sonra da vekalet ilişkisi devam eder. Avukata vekalet verme işlemi noter üzerinden gerçekleştiği gibi avukatın azli de noter kanalı üzerinden gerçekleştirilir. İş sahibinin noterde avukat bilgilerini vererek azilname düzenlemesi ve avukatı azletmesi mümkündür. Azil sırasında iş sahbinin herhangi bir gerekçe sunması gerekmez. Hiçbir sebep olmadan da avukatı azletmesi mümkündür. Ancak azlin sonuçları bakımından ineceleyecek olursak; haklı bir nedene daayanarak avukatı azleden iş sahibi bu nedeninin haklı olduğunu ispatlamak zorunda olacaktır. Aksi takdirde haksız azildeki sonuçları doğurur.

III. Avukatın Azledilmesi için Haklı Nedenler

Avukatın hem meslek kuralları gereği hem de iş sahibi ile arasındaki vekalet ilişkisi gereği uyması gereken yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülüklerin tümü açıkça mevzuatta yazmamakla beraber Yargıtay’ın kabul ettiği bazı durumlar bulunmaktadır. Bu sebeplerin bulunması halinde iş sahibi (müvekkil), avukatı haklı nedene dayalı olarak azledebilecektir. Bu sebepler şunlardır:

  • Avukatın sır saklama yükümlülüğünü ihlal etmesi,
  • Avukatın süre kaçırması,1
  • Mazeretsiz duruşmaya girmemesi,2
  • Kusurlu davranışı nedeniyle güven ilişkisinin sarsılması,
  • Özen ve sadakat yükümlülüğünü yerine getirmemesi,3
  • Menfaat çatışmasına neden olması,
  • Disiplin soruşturması ve cezai soruşturmayı gerektiren fiillerde bulunması,4
  • Müvekkilin bilgi alma hakkının kısıtlanması hesap verme yükümlülüğünün ihlali,5
  • Müvekkile masrafları bildirmeme, müvekkile bilgi vermeme.6

Ancak dikkat edilmelidir ki bu sebepler her zamna tek başına azil için haklı neden olarak kabul edilmeyebilmketedir. Somut olayın özelliklerine göre hakim tarafından takdir edilecektir. örneğin avukatın temyiz duruşmasına girmemesi ve asilin duruşmaya katılması halinde avukatın bu hareketi aleyhe bir sonuç doğrumalalıdır. Aleyhe bir sonuç doğurmadığı takdirde yani müvekkili zarara uğartamadığı takdirde tek başına özensiz eylemi haklı azil gerekçesi olarak kabul edilmeyecektir. 7

IV. Avukatın Azledilmesinin Sonuçları

Avukatın azledilmesinin birtakım sonuçları mevcuttur. Yukarıda sayılan haklı nedenle azil halinde ve haksız nedenle azil halinde bu sonuçlar değişecektir.

Azilname avukata tebliğ edilmekle veya dosyaya sunulmakla sonuç doğurur. Azilname kendisine tebliğ edilene kadar temsil yetkisi gereği, avukatın iş sahibini temsil sorumluluğu devam edecktir.

1. Haklı Nedenle Azil Halinde

Avukatlık Kanunu’nun 174’üncü maddesinin ikinci fıkrası “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmüne yer vermektedir. Bu doğrultuda eğer avukat iş sahibi tarafından kusur veya ihamlinden dolayı azledilmişse avukatlık ücretinin tamamına hak kazanmaz. Yalnızca azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işler bakımından ücrete hak kazanır.

Ancak avukatın daha sonra vekalet sözleşemsine dayalı ücretin tahsili için icra takibi yapabilir veya dava açabilir. Bu ihtimalde iş sahibi tarafından azil nedeninin haklı bir gerekçeye dayandığı ispatlanmalıdır. Avukatın açtığı tazminat davasında avukat hiçbir ihmal ve kusuru olmadığını ispat ederse ücretin tamamına hak kazanacaktır. Aksi takdirden yalnızca tamamlanan işler bakımından ücrete hak kazanacaktır.8

Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre avukatın, takip edip sonuçlandırmış olduğu işler yönünden, azlin haklı olup olmadığına bakılmaksızın ücrete hak kazanacaktır. Azletme ancak azil tarihi itibariyle henüz sonuçlanmamış olan işler bakımından hukuki sonuç doğurmaktadır. 9

Açılacak olan bu davada görevli mahkeme tüketici mahkemesi değil, asliye hukuk mahkemesidir. 10 Nitekim avukatlık  mal ve hizmet piyasalarında sunulan bir hizmet değil, yargılama faaliyeti kapsamında olan bir kamu hizmetidir.

2. Haksız Nedenle Azil Halinde

İş sahibinin avukatı herhangi bir gerekçe olmadan azletmesi halinde avukat kararlaştırılan ücretin tamamına hak kazanır. Avukat tıpkı iş tamamlanmış gibi ücretin tamamnını talep edebilir ve iş sahibinin ödemesi gerekmektedir. İş sahibi azil ederken herhangi bir sebep göstermiş olsa bile bu sebeple bağlı değildir. Ayrıca avukatla iş sahibi herhangi bir analşma yaparak iş sahibin azil hakkından vazgeçtiğine ilişkin bir sözleşme yapamaz. Azil hakkından feragat etmek mümkün değildir.

3. İş Sahibinin Sorumluluğu

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 83’üncü maddesinde “Vekil ile takip edilen davada, vekilin azli hâlinde vekâlet veren, davayı takip etmez ve iki hafta içinde bir başka vekil de görevlendirmez ise tarafın yokluğu hâlinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmüne göre avukatı azleden iş sahibi davayı takip etmekle yükümlüdür. Aksi halde işsahibi açtığı davayı takip etmediği takdirde dosya işlemden kaldırılacaktır.11

Gökçe Aral

İletişim

Avukatlık Hakkında

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawfirm.com

whatsApp →

Dipnotlar

  1. Yargıtay Hukuk Dairesi 2015/33065 Esas, 2016/14295 Karar sayılı ve 06/06/2016 tarihli kararı ↩︎
  2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/31516 Esas,  2014/12805 Karar sayılı ve 22/04/2014 tarihli kararı ↩︎
  3. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/2375 Esas,  2018/10414 Karar sayılı ve 07/11/2018 tarihli kararı ↩︎
  4. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/19132 Esas,  2018/3123 Karar sayılı ve 15/03/2018 tarihli kararı ↩︎
  5. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/42977 Esas,  2018/5361 Karar sayılı ve 08/05/2018 tarihli kararı ↩︎
  6. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2013/17664 Esas,  2014/796 Karar ve 16/01/2014 tarihli kararı ↩︎
  7. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2140 Esas,  2021/1288 Karar sayılı ve 21/10/2021 tarihli kararı ↩︎
  8. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/13098 Esas, 2013/15749 Karar sayılı ve 11/06/2013 tarihli kararı ↩︎
  9. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2140 Esas,  2021/1288 Karar sayılı ve 21/10/2021 tarihli kararı ↩︎
  10. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2018/847 Esas, 2018/1049 karar sayılı ve 15/08/2018 tarihli kararı ↩︎
  11. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/20545 Esas, 2018/8189 Karar sayılı ve 27/06/2018 tarihli kararı ↩︎