Avukatların hak ve ödevleri Avukatlık Kanunu, TBB meslek Kuralları ve çeşitli mevzuatlarla düzenlenmiştir. Avukatlık kanunu’nun 34’üncü maddesine göre “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” Avukatın mesleğini icra ederken özenle yerine getirmekle yükümlü olduğu işlerden birisi de avukatın duruşmalara katılmasıdır.
Avukatların takip ettiği işlerde objektif özen yükümlülüğüne uygun hareket etmesi gerekecektir. Bu nedenle avukatın duruşmalara katılması hak arama hürriyetinin ve vekilin sorumluluğunun bir parçasıdır.
Avukatın geçerli bir mazereti olmaksızın duruşmaya katılmamasının hukuki, cezai ve mesleki bazı sonuçları bulunmaktadır.
I. Avukatın Azledilmesi
Avukatın meslek kuralları gereği ve iş sahibiyle arasındaki vekalet ilişkisi gereği uyması gereken yükümlülükleri bulunmaktadır. Bunlardan birisi de takip ettiği dosyaların duruşmalarına katılmasıdır. Zaman zaman avukatlar mesleki yoğlunlukları ve duruşmaların çakışması sebebiyle duruşmalara mazaretli olarak katılmayabilirler. Ancak mazeretsiz olarak bir avukatın duruşmaya katılmaması Yargıtay tarafından haklı azil sebebi kabul edilmektedir. Bununla beraber avukatın salt duruşmaya katılmaması değil, duruşmaya katılmadığı için dosyanın işlemden kaldırılması veya müvekkil aleyhine bir sonuç doğurması azil için haklı neden kabul edilmiştir. 1
Haklı bir gerekçeye dayanarak avukatın azledilmesi sonucunda avukat kusuru dolayısıyla avukatlık ücretinin tamamına hak kazanmaz. Yalnızca azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işler bakımından ücrete hak kazanacaktır.
II. Avukatın Disiplin Sorumluluğu
Avukatın duruşmaya katılmaması dolayısıyla dosyanın akıbetini kötü etkilemesi ve müvekkilini hak kaybına uğratması durumunda mesleki özen yükümlülüğünü ihlal etmiş olacaktır. Bu durumda iş sahibi yani müvekkil avukatın bağlı bulunduğu baroya şikayette bulunabilmektedir. Ancak dikkat edilmelidir ki haksız yere yapılan şikayet durumunda avukatın manevi tazminat hakkı bulunmaktadır.2
Şikayet üzerine baro yönetim kurulu tarafından avukat hakkında bir soruşturma ve kovuşturma yapılmaktadır. Neticede bir karar verilmektedir. Avukatın mazeretsiz olarak duruşmaya katılmaması avukat hakkında disiplin cezası verilme nedenidir. 3 4
Avukat hakkında ceza kovuşturması açıldığı takdirde kovuşturma açıldığının avukatın bağlı bulunduğu baroya bildirilmesi gerekir. Baro tarafından konuyla ilgili disiplin kovuşturması açılması halinde, bu yargılama ceza davasının sonucuna kadar bekletici mesele yapılmaktadır. Bununla birlikte baro yönetim kurulları, hükümlülükle sonuçlanan bir ceza davasının konusunu oluşturan eylemden dolayı ayrıca disiplin kovuşturmasını açmak zorundadır.
Ceza mahkemesinde eylemin nitelendirilmesinde verilen kararlar, baro disiplin kurulunca da dikkate alınmaktadır. Ceza mahkemesi, avukatın suç işlemediği gerekçesiyle beraat kararı verirse, ceza mahkemesinde yargılanan eylem hakkında disiplin kovuşturması yapılamaz. Ancak başka gerekçelerle beraat kararına karşı disiplin kurulu disiplin soruşturması yapabilecektir. 5
III. Görevi Kötüye Kullanma Suçu
Türk Ceza kanunu’nun 257’nci maddesinde Görevi Kötüye Kullanma suçu düzenlenmiştir. Madede “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmüne yer verilmiştir. Avukatlık Kanunu’nun 34’üncü maddesinde ise avukatların özen yükümlülüğü düzenlenmiştir. Buna göre bir avukatın duruşmaya katılmama suretiyle ihmali davranışıyla özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi ve müvekkilinin mağduriyetine sebep olması görevi kötüye kullanma suçuna sebebiyet verecektir.
Avukatın müvekkille arasında ilişki vekalet sözleşmesinden kaynaklanan bir iş görme sözleşmesi olsa avukatın vekalet ücreti ödenmediği gerekçesiyle duruşmaya katılmaması onu cezai sorumluluktan kurtarmaz. Yani avukata vekalet ücretinin ödenmemesi avukata davayı takip etmeme ve mazeretsiz olarak duruşmalara katılmama hakkı vermez. Bu durumda da görevi kötüye kullanma suçu oluşacaktır. 6
Avukatın mazeret bildirmeyerek duruşmaya katılmaması ve müvekkilinin hak kaybına neden olması Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesinde düzenlenen ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. 7
Bununla beraber avukatın mahkemeye mazeret bildirmiş olması özen yükümlülüğünü yerine getirmiş olması anlamına gelmez. Mazeretle avukatın cezai sorumluluğu ortadan kalkmaz. Nitekim Hukuk Muhakemleri Kanunu’nun 150’inci maddesi “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar,duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre avukatın mazeretsiz olarak duruşmaya katılmamasının sonucu dosyanın işlemden kaldırılmasıdır. Avukatın sunduğu mazeret dilekçesinin kabul edilmeyerek dosyanın işlemden kaldırılması görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. 8
IV. Avukatın Tazminat Sorumluluğu
Avukatın vekalet görevini yerine getirmeyerek müvekkilini zarar uğratması sonucu müvekkilin tazminat talep etmesi mümkündür. Duruşmaya katılmayarak müvekkilini hak kaybına uğratması durumunda müvekkil tazminat talebinde bulunabilecektir. Ancak tazminat talebi için bazı şartlar gereklidir.
Öncelikle avukatın özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilin bir zarara uğraması gerekmektedir. Bu zararla avukatın ihmali davranışı arasında bir nedensellik bağı bulunması gerekmektedir. Maddi tazminat hesaplanırken avukatın eğer görevini gereği gibi yerine getirseydi müvekkilin korunacak menfaati dikkate alınarak hesaplama yapılmaktadır.
Manevi tazminat talebi için ise müvekkilin kişilik hakkının bir zarara uğraması gereklidir. Kişilik hakkının zarara uğrayıp uğramadığı her somut olaya göre ayrı ayrı değerlendirilecektir. Manevi tazminat isteminde bulunulması için, bir manevi zararın doğması şarttır. Bunun için, kişilik haklarına saldırı sonucunda kişinin ruhsal çöküntüye uğraması, üzüntü duyması gibi durumlarla karşılaşması gerekir. Ayrıca, uğranılan manevi zararın usulünce ispatlanması da gerekir. 9
Avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri, bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde zararı doğuran olaydan itibaren beş yıl geçmekle düşer. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesi gereği tazminat davasının, ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımı süresine tabi, cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olması halinde, ceza zamanaşımı süresinin uygulanacaktır. Bu maddenin uygulanması için, ceza davasında tazminat istenmesi gerekmediği gibi, eylemi işleyen hakkında ceza davası açılmış olması ya da mahkumiyet kararı verilmiş olması da gerekmemektedir. Sadece eylemin suç niteliğini taşıması yeterlidir. 10
Bizi Arayın : +90 212 909 86 34
Mail Gönderin : info@ballawfirm.com
Dipnotlar
- Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/31516 Esas, 2014/12805 Karar sayılı ve 22/04/2014 tarihli kararı ↩︎
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/1372 Esas ve 2018/1106 Karar sayılı ve 16/05/2018 tarihli ilamı ↩︎
- TBB Disiplin Kurulu 1994/ 16 Esas, 1994/24 Karar ve 05/03/1994 tarihli kararı ↩︎
- TBB Disiplin Kurulu 2023/771 Esas, 2023/865 Karar ve 20/10/2023 tarihli kararı ↩︎
- Avukatlık Kanunu’nun 140’ıncı maddesinin 3’üncü fıkrası gereği ↩︎
- Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2017/3463 Esas, 2017/3161 Karar sayılı ve 13/07/2017 tarihli kararı ↩︎
- Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/8084 Esas, 2017/2205 Karar sayılı ve 16/05/2017 tarihli kararı ↩︎
- Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2021/8943 Esas, 2022/1665 Karar sayılı ve 10/02/2022 tarihli kararı ↩︎
- Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/4104 Esas, 2016/13597 Karar sayılı ve 26/05/2016 tarihli kararı ↩︎
- Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/24914 Esas, 2019/2485 Karar sayılı ve 26/02/2019 tarihli kararı ↩︎