Hayata Kast Nedeniyle Boşanma Davası

I. Hayata Kast Sebebinin Tanımı

Eşlerden birinin diğer eşi bilerek ve isteyerek öldürmek kastı ile hareket etmesi, hayata kasttır. Eşin eylemi
ölümle teşebbüs aşamasında kalmaktadır. Öldürmek için kullandığı suç aletlerinin öldürmeye elverişli olup olmaması önemli değildir. Önemli olan öldürme saiki ile hareket etmesidir.

Bir eşin diğerini intihara teşvik etmesi de hayata kasta girmektedir. İntiharda kullanılacak gereçler temin etmesi ve ölümüne seyirci kalması da bu sebebin içindedir. Ayrıca ölümcül bir durumda olan eşe bilerek ve isteyerek yardım etmeyen eş de hayata kast etmiştir.

Hayata kast, ceza yargılamasında öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturmaktadır. Öldürmeye teşebbüs veya hayata kasta örnek olarak;

  • Eşini zehirleyerek öldürmek isteyen kimsenin hazırladığı tabağın yanlışlıkla bir hayvan tarafından yenilmesi,
  • Eşin intihar eylemini gerçekleştirmesi için elverişli araç gerecin sağlanması,
  • Yaşanılan bir trafik kazası sonrasında patlamak üzere olan araçtan kurtulan eşin diğer eşi bilerek kurtarmamasını gösterebiliriz.

Eşlerden birinin diğerine karşı ölüm tehdidinde bulunması ise hayata kast değildir. Çünkü hayata kast için bir eylemin varlığı gerekmektedir. Bunun yanı sıra boşanma davasında hayata kast sebebi, sadece eşe karşı işlenmesi durumunda özel boşanma sebebidir. Çocuklara veya akrabalara karşı işlenmesi durumunda bu özel boşanma sebebi oluşmamaktadır.

Adli Tıp Kurumu tarafından kasten yaralama olup neticesinde yaşam tehlikesi arz eden ve dolayısıyla hayata kast sayılacak durumlar;

  • Deri, deri altı veya kas dokusunu ilgilendiren travma,
  • Kafa bölgesi ve kafa içi tüm damarlardaki travma,
  • Yüz bölgesini ilgilendiren travma,
  • Göz lezyonları ve burun ağız, damak ve dil lezyonları
  • Boyun bölgesini ilgilendiren travma,
  • Göğüs bölgesini ilgilendiren travma,
  • Abdomen ve pelvisi bölgesini ilgilendiren travmalardır.

II. Hayata Kasta Dayalı Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu’nun 162’nci maddesinde; “Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” hükmüne yer verilmiştir.

Maddede üç ayrı boşanma sebebi düzenlenmektedir. Bunlar; Hayata Kast, Pek Kötü Muamele
ve Onur Kırıcı Davranıştır. Eşlerin, aile hayatının saadetini elbirliğiyle sağlama ve müşterek çocuklarının bakım, eğitim ve gözetimine birlikte özen gösterme yükümlülükleri vardır. Eşlerden birinin bir diğerinin canına kast etmesi ise aile huzuru ve mutluluğunu ortadan kaldıracak bir eylemdir.

Hayata kast, özel ve mutlak bir boşanma sebebidir. Evliliğin çekilmeyecek hale gelip gelmediği hakim tarafından araştırılmayacaktır. Boşanma davasında sadece hayata kast edildiğinin ispatlanması gerekmektedir.

Ayrıca boşanma davasında eşin kusurlu olması aranmaktadır. Bu sebeple hayata kast eden eşin ayırt etme gücünün bulunması gerekmektedir. Aksi halde kast olmadığı için bu sebebe dayanarak boşanma kararı verilmeyecektir.1

Hayata kast eyleminin planlı olup olmaması önem arz etmemektedir. Ayrıca haksız tahrik olup olmadığı da boşanma davası açısından önemli değildir. Kişinin eşinin hayatına kast ettikten sonra kendini de öldürmeye çalışması da bir fark yaratmayacaktır.

Hayata kast sebebine dayalı boşanma davası açmak için kanunda belirli bir süre öngörülmektedir. Hayatına kast edilen eş, hayatına kast edilmesinden itibaren altı ay ve her durumda sebebin doğumundan başlayarak beş yılın bitiminde davanın açmalıdır. Aksi halde affetmiş sayılacaktır ve dava reddedilecektir.

Hayata kasta dayalı boşanma davasında hayata kast eden kişi, davacının kusurlarından bahsederek davayı reddettiremez. Mahkeme tarafından karşı yanın kusur iddiası incelenmemelidir.2 Bunların yanı sıra aile mahkemesi, ceza mahkemesince verilen hükümle bağlı değildir. Ancak ceza mahkemesindeki davayı bekletici mesele yapabilecektir.

Ceza mahkemesinde beraat kararı verilirse bu kararla da bağlı değildir. Fakat ceza davasında belirlenen maddi vakalarla bağlıdır. Aile mahkemesi, kasten öldürmeye teşebbüsten mahkumiyetine karar verilmiş olan kişinin eyleminin sabit olup olmadığı konusunda yeniden araştırma yapamaz ve haksız tahrik olup olmadığını da inceleyemez.3

III. Hayata Kast Sebebine Dayalı Boşanmanın Mal Tasfiyesine Etkisi

Türk Medeni Kanunu’nun 236’ncı maddesinin ikinci fıkrasında; “Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.” hükmüne yer verilmektedir.

Zina ve hayata kast nedenlerine dayalı olarak eşler boşanırsa, kusurlu olan eşin katılma alacağı azaltılabilmekte veya tamamen kaldırılabilmektedir. Mal rejiminde alacak talebine etkisi, edinilmiş mallara katılma rejimine özgü ve sadece artık değere katılma alacağı için söz konusudur. Katkı payı alacağı ve değer artış payı alacağı için geçerli değildir. Pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılması veya kaldırılmasına yönelik karar verilebilmesi için öncelikle, davacının artık değere katılma alacağının bulunması gerekmektedir. Katılma alacağı bulunması halinde, hakimin mevcut delillere göre alacağı azaltma veya kaldırmaya yönelik takdirini kullanabilecektir.4

Boşanma davasında mutlaka hayata kast ya da zina sebebine dayalı olarak boşanma kararı verilmesi gerekmektedir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin karar verilirse hiçbir şekilde bu madde uygulanamamaktadır. 5

Avukat Ece Deniz Vardar

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawfirm.com

whatsApp →

Dipnot
  1. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 1965/563 Esas, 1965/855 Karar Sayılı ve 22.02.1965 Tarihli Kararı ↩︎
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2008/2-51 Esas, 2008/87 Karar Sayılı ve 30.01.2008 Tarihli Kararı; Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2015/16293 Esas, 2016/7380 Karar Sayılı Kararı ↩︎
  3. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 29.09.1988 Tarihli ve 7363/8606 Sayılı Kararı ↩︎
  4. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2014/12512 Esas, 2015/21469 Karar Sayılı ve 30.11.2015 Tarihli Kararı ↩︎
  5. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2019/552 Esas, 2019/3464 Karar Sayılı ve 1.4.2019 Tarihli Kararı; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2016/15105 Esas, 2018/18680 Karar Sayılı ve 14.11.2018 Tarihli Kararı ↩︎