İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu

I. Genel Olarak

İmar kirliliğine neden olma suçu Türk Ceza Kanunu’nun “Çevreye Karşı Suçlar” başlığı altında 184’üncü maddede düzenlenmiştir. Madde şu şekildedir:

(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.

(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.

(6) (Ek: 29/6/2005 – 5377/21 md.) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.

Madde gerekçesinde suçun failinin kimler olabileceği açıklanmış, birinci fıkradaki suç bakımından failin sadece binayı yapan değil aynı zamanda yaptıran da olduğu ifade edilmiştir. Madde metninde imar mevzuatında belirlenen usul ve koşullara aykırı olarak inşa faaliyetinde bulunmak, suç olarak tanımlanmıştır. Böylece, sadece binayı inşa eden yüklenici, taşeron, usta veya kalfa değil; inşaatın sahibi de, bu suçtan dolayı fail olarak sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, bu tür inşa faaliyetlerine kontrol ve denetim hizmeti veren teknik kişiler de bu suçtan dolayı fail sıfatıyla cezalandırılacaktır.

Maddenin gerekçesinin devamında dördüncü fıkranın hangi alanları kapsadığı örnekleme yoluyla ifade edilmiştir. Buna göre Bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanabilecektir. Örneğin organize sanayi bölgeleri, özel imar rejimine tabi bölge niteliği taşımaktadır. Ancak, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından bu sınırlama kabul edilmemiştir. Bu bakımdan, köy sınırları içinde inşa edilen, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından da bu madde hükümleri uygulanabilecektir.

Söz konusu maddeyle korunmak istenen sağlıklı ve düzenli bir çevrede yaşama hakkı ve imar düzenidir. Türk Ceza Kanunu’da düzenlenen bu madde, imar kanunuyla doğrudan ilişkilidir. Zira madde metninde imara aykırı yapılardan bahsedilmekte, imara ilişkin bütün müesseseler ise İmar Kanunu’muzda düzenlenmektedir. Kanun metnini ve anlamlandırabilmek için İmar Kanunu’nda yer alan bazı tanımlara değinmek gerekmektedir.

Yapı: Yapı’nın tanımı 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 5’inci maddesinde yapılmıştır: Buna göre yapı; karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir.

Bina: Kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarıyan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır.

Yapı Ruhsatiyesi: İmar Kanunu’nun kapsamına giren bütün yapılar için 26’ncı maddede belirtilen istisna dışında belediye veya valiliklerden yapı ruhsatiyesi alınması mecburidir. Yapı ruhsatı alma şartları ise 22’nci maddede düzenlenmiştir. Buna göre; “Yapı ruhsatiyesi almak için belediye, valilik bürolarına yapı sahipleri veya kanuni vekillerince dilekçe ile müracaat edilir. Dilekçeye sadece tapu (istisnai hallerde tapu senedi yerine geçecek belge), mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, röperli veya yoksa, ebatlı kroki eklenmesi gereklidir.”

Bu maddeyle cezalandırılan eylemin konusu kaçak yapı değil kaçak binadır. Bu nedenle bina halini almamış kaçak yapılar imar mevzuatın aykırı yapılsa da cezalandırılmayacaktır. Bu kapsamda bahçe duvarı, yüzme havuzu, direk, su kuyusu gibi unsurlar yapı kavramına dahil olduğundan imar mevzuatına aykırı olarak yapılsa dahi 184’üncü madde kapsamında cezalandırılmayacaktır. Yargıtay’ın uygulaması da bu yöndedir.1

Buna ek olarak balkon ve tarasın kapatılması, balkonun mutfağa katılması gibi eylemler de bir bina inşası sayılmadığı için bu suçu oluşturmayacaktır.2

II. Suçun Unsurları

1. Maddi Unsurlar

182’üncü maddede üç farklı fiil dolayısıyla üç farklı suç düzenlenmiştir:

1.a. Yapı Ruhsatı Alınmadan ya da Ruhsata Aykırı Bina Yapma/Yaptırma (TCK. md.184/1)

Fıkradaki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere bu suçun fiil unsuru, yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı bina yapmak veya yaptırmaktır. Dolayısıyla bu suç tipine “kaçak bina suçu” da denmektedir.3 Bu fıkradaki hareketin oluşabilmesi için belediye sınırları içerisinde ya da özel imar rejimine dahil olan yerlerde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Birinci fıkrada yer alan hareket, seçimlik hareketli bir suçtur. Seçimlik hareketli suçta, suçun kanuni tanımında belirtilen alternatifli iki hareketten birinin gerçekleşmesi durumunda suç oluşacaktır. Buna göre de yapı ruhsatı olmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yaparak veya yaptırarak yani iki ayrı seçimlik hareketten herhangi birinin olması ile suç oluşacaktır.4

Suçun oluşma anı, binanın tamamlanması değil, bina yapımın başlanmasıdır. Çünkü, binanın tüm yapım aşamaları, temel kazma, kapı veya pencere takılması, çatının yapılması gibi inşa faaliyetlerinin her biri tek tek aslında ruhsata tabidirler. Dolayısıyla bu aşamalardan herhangi biri idari görevliler tarafından İmar Kanunu’nun 32’nci maddesine göre tespit edilip, yapı tatil tutanağı düzenlenip, verilen süre sonunda yıkım kararı verilebildiği ve ayrıca yapı sahipleri, müteahittler veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesuller için m.42’ye göre idari para cezası verilebildiği bir durumda, bu aynı zamanda TCK m.184/1’deki suç tipini de oluşturmaktadır.5 Nitekim Yargıtay’ın 2011 tarihli bir kararından bu yönde karar verilmiştir: “…Sanığın, binanın ruhsatlı olan zemin ve 1. katının üzerine yapı ruhsatiyesi almadan 2. katının betonarme kolon ve kirişlerinden bazılarının betonunu döktüğü ve tuğla duvarlarını kısmen ördüğünün kabul edilmesi karşısında; T.C.K.nın 184/1. maddesinde tanımlanan imar kirliliğine sebep olmak suçunun oluşması için bina yapılmasına yönelik inşa faaliyetinde başlanması yeterli olup sanık tarafından inşaatı sürdürülen yapının, insanların oturmalarına yarayan konut niteliğinde olduğu ve dolayısıyla 3194 Sayılı Kanunun 5. maddesinde tanımlanan bina kapsamında kaldığı açık olduğu halde, yapılan imalatların “bina” tarifine uymayan “yapı” niteliğinde kaldığından bahisle yerinde görülmeyen gerekçe ile beraat kararı verilmesi, …”6

1.b. Yapı Ruhsatı Olmadan Başlatılan Şantiyelere Elektrik, Su ve Telefon Bağlanmasına Müsaade Etme (TCK md.184/2)

İkinci fıkrada fiil, yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade etmektir. Fıkrada hizmetler sınırlı olarak düzenlenmiştir. Örneğin alt yapı hizmetleri (kanalizasyon sistemi bağlanması) veya doğalgaz bağlantısı yapılmasına müsaade edilmesi halinde söz konusu suç oluşmayacaktır. Bu fıkraya göre, elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade edilen yerin öncelikle ruhsat alınmadan başlanılan bir şantiye olması gerekir. Şantiye, inşaatın devamı süresince kullanılıp yıkılmak üzere yapılan ve inşa faaliyetinin gerektirdiği malzeme ve araçların konulduğu, çalışanların yaşam alanı olan geçici binalardır. Suçun kanunda geçen haline göre de şantiye niteliğinde olmayan veya ruhsatsız olarak yapılıp tamamlanmış binalara elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasının izin verildiği durumlarda fiili oluşturmayacaktır.7 Söz konusu fıkra yalnızca ruhsatı olmadan başlatılan şantiyerele yönelik bağlantıların müsaade edilmesini cezalandırmaktadır. Bina ve yapılara elektrik, su ve telefon bağlantısı yapılması halinde bu maddede düzenlenen suç oluşmayacaktır.

TCK m.184/2 hükmünde, birinci fıkradan farklı olarak sadece yapının ruhsatsız olmasından söz edilmiştir. Bu nedenle, yapı ruhsatiyesi alınmış binalarda, ruhsata aykırı yapılsa bile, ruhsata aykırı yapılan binanın şantiyesine elektrik, su veya telefon bağlantısına müsaade etmek suçu oluşturmayacaktır. Bina yapan ya da yaptıran kişinin, bina yapımı esnasında izin almadan komşularına ait hatlardan şantiyeye elektrik, su veya telefon bağlantısı yapması halinde imar kirliliğine neden olma suçu değil; karşılıksız yararlanma suçu oluşacaktır. TCK m.184/2 hükmüne göre ruhsatsız olarak kurulan şantiyeye elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına izin verilmesi imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturmaktadır. Ancak bina tamamlandıktan sonra yıkılan şantiye için önceden temin edilmiş bu ihtiyaçlardan binada yararlanmaya devam edilmesi halinde, TCK’da böyle bir suç düzenlenmediğinden dolayı herhangi bir yaptırımı da bulunmamaktadır.8

1.c. Yapı Kullanma İzni Alınmadan Yapılan Binalara Herhangi Bir Sınai Faaliyette Bulunmaya Müsaade Etme (TCK md.184/3)

İmar Kanunu m.30’a göre yapı kullanma izni, tamamlanmış yapının ruhsat ve eklerine, sağlık ve fen koşullarına uygun olarak yapıldığını ve kullanılabilir olduğunu gösteren ve belediyeler ya da valiliklerce verilen belgeyi ifade eder. Yapı kullanma izni, yapılan binanın kullanılabilir olduğunu gösterir. Ruhsata tabi olarak yapılan binaların tamamlanma tarihi olarak da yapı kullanma izninin verildiği tarih kabul edilmektedir. Yapı kullanma izni, tamamlanan binalar için verilebileceği gibi, kısmi olarak kullanımı mümkün olan binalar bakımından, bu kısım için verilebilir ve izin verilen kısım açısından elektrik, su gibi alt yapı hizmetlerinin bağlanmasına veya sınai faaliyetin yapılmasına müsaade edilebilir. TCK m. 184/3, yapı kullanma iznine sahip olmayan binalarda sınai faaliyete müsaade edilmesini cezalandırmaktadır. Suç bu yönüyle sırf hareket suçu olup, aynı zamanda kanunda ayrı bir zarar veya somut tehlike, suçun oluşması bakımından aranmadığından, soyut tehlike suçudur.9

Fıkrada düzenlenen suç tipi, yapı kullanma izni alınmamış binalarda sınai faaliyette bulunulmasına müsaade etmektir. İşyeri Açma ve İşletme Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik hükümleri gereği ruhsat verme yetkisine sahip olan kişilerin bu izni vermesiyle birlikte suç oluşacaktır. İşyerinin faaliyete geçmesine gerek yoktur, iznin verilmesiyle birlikte suç tamamlanacaktır.10

2. Manevi Unsurlar

İmar kirliliğine neden olma suçu olarak düzenlenen her üç fiil de kasten işlenebilen bir suçtur. Failin suçun kanuni tanımında yer alan unsurları bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekir. Maddede düzenlenen suçların taksirle işlenmesi halinde kişiye ceza verilmemektedir.

Failin sorumluluğuna gidilebilmesi için bilerek ve isteyerek ruhsatsız veya ruhsata aykırı bina yapması veya ruhsatsız olarak başlanılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon hattı bağlanmasına müsaade etmesi ya da yapı kullanım izni alınmayan binalarda sınai faaliyete izin vermesi gerekmektedir. 11

III. Suçun Yer Bakımından Uygulanması

184’üncü maddenin dördüncü fıkrasına göre; üçüncü fıkra hariç bu maddenin hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi olan yerlerde uygulanmaktadır. Özel imar rejimine tabi yerlerle kast edilen ise Organize Sanayi Bölgeleri, Kıyı Kanunu, Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Boğaziçi Kanunu gibi özel kanunlarla imar rejimleri düzenlenen yerlerdir. Yani eğer ruhsatsız veya ruhsata aykırı binanın belediye sınırları dışında herhangi bir yerde ve aynı zamanda özel imar rejimine tabi olmaması durumunda herhangi bir yerde yapılması veya yaptırılmış olması suç teşkil etmemektedir. 5393 sayılı Belediye Kanunun beşinci maddesinde belediye sınırlarının tespiti, altıncı maddesinde ise sınırların kesinleşmesi ile ilgili hüküm düzenlenmiştir.12

Mücavir alanlar ise bahsedilen sınırlamaya dahil olup olmadığı tartışmalıdır. Mücavr alan ise belediye sınırları dışında kalan ancak imar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrol ve mesuliyeti altına verilmiş olan alanlardır. Mücavir alanlarının sınırları İmar Kanunu’nun 45’inci maddewsi hükmüne göre; belediye meclisi ve il idare kurulu kararı ve Çevre Bakanlığı’nın onayı ile belirlenir.13 Yargıtay’ın güncel içtihatlarına göre mücavir alanlarda yapılan binaların imar kirliliğine neden olmadığı kabul edilmektedir.14

IV. Etkin Pişmanlık

İmar kirliliğine neden olma suçu bakımından kanun koyucu imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının tekrar mevzuata uygun hale getirilmesine ilişkin bir düzenleme getirmiştir. TCK m.184/5’e göre kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar plânına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.15

Yargıtay, kararlarında, eğer fail ruhsatsız veya ruhsata aykırı binayı imar planlarına veya ruhsata uygun hale getirmeden önce belediye tarafından binanın yıkılmış olması karşısında etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için failin yıkım masraflarını ödemiş olmasını aramaktadır.16

Failin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için ruhsatsız veya ruhsata aykırı binayı imar planlarına ve ruhsata uygun hale getirmesi gerekmektedir. Bu durumda ruhsatsız olarak yapılan binaya daha sonradan ruhsat alınması halinde failin hakkında verilen ceza düşecektir. Yargıtay da vermiş olduğu kararlarında sonradan ruhsat alınmasının TCK m.184/5 kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Böylece fail etkin pişmanlıktan yararlanacak ve hakkında açılmış olan kamu davası düşecektir.17

V. Muhakeme

Bir suçun şikâyete tabi olup olmadığı kanun maddesinde ifade edilmelidir. Şayet kanun maddesinde şikâyet ile ilgili herhangi bir hususa değinilmemişse suç şikâyete tabi değildir. Buna göre incelediğimiz suç tipi olan imar kirliliğine neden olma suçu da şikâyete tabi değildir. Re’sen kovuşturulabilir bir suç tipidir; ancak suç faili şayet bir kamu görevlisi ise 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun” gereğince izin alınarak muhakeme işlemlerinin yapılması gerekmektedir. Bununla beraber söz konusu suç tipi uzlaştırmaya tabi suçlardan değildir.

İmar kirliliğine neden olma suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza mahkemeleridir. Zira kanun maddesinde on yıldan fazla hapis cezası öngörülmemektedir. Ayrıca imar kirliliğine neden olma suçu Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesi gereken katalog suçlardan değildir.

Yetkili mahkeme ise ruhsatsız veya ruhsata aykırı olan binanın veya yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılmış olan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelerin veya yapı kullanma izni alınmamış binada müsaade edilen sınai tesisin bulunduğu yer mahkemesidir.

İmar kirliliğine neden olma suçunda genel kurala göre bu suç zamanaşımına uğrayabilecektir. Buna göre Türk Ceza Kanunu’nun 66’ncı maddesinin birinci fıkrasına göre dava zaman aşımı sekiz yıldır. Ceza zaman aşımı ise Türk Ceza Kanunu’nun 68’inci maddesinin birinci fıkrasına göre göre on yıldır.

VI. Yaptırım ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

İmar kirliliğine neden olma suçu altında üç farklı suç vardır. Bu suçlardan yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapma veya yaptırma eylemi ile yapı ruhsatı olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade etme eylemlerinin müeyyidesi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.

Üçüncü fıkrada belirtilen yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade etme fiilinin müeyyidesi ise iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.

Maddenin ilk iki fıkrasında belirtilen fiillerin yaptırımları açısından belirlenen makas aralığında hâkimin bir yıla hükmetmesi halinde TCK m. 49’a göre bu kısa süreli hapis cezası olacaktır ve ardından gelen 50. maddeye göre ise kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesi mümkün olacaktır. Ancak bu şekilde hapis cezası dışında seçenek yaptırımlara çevrilmesi halinde CMK’nın 231. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (HAGB) verilemeyecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının bu suçla ilgili olarak hiçbir şekilde mümkün olmayacağına yönelik Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı şu şekildedir.

…CMK m. 231’in uygulama şartları ile TCK m. 184/5 karşılaştırıldığında, imar kirliliğine neden olma suçuna özgü olarak düzenlenen 184/5’inci maddesi ile fail açısından daha lehe sonuçlar öngörülmüştür. Nitekim fail hakkında hükmolunan ceza kesinleşse dahi, suça konu binanın imar planına ve ruhsatına uygun hale getirilmesi halinde bir süre şartı aranmaksızın ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacak, açılmış ola kamu davasının yine süre şartı aranmaksızın düşmesine karar verilecektir. CMK m. 231’de düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanması ise objektif şartların yerine getirilmesi ve mahkemece sanığın yeniden suç işlemeyeceğine ilişkin kanaate ulaşılması halinde mümkün olacak, açılmış olan kamu davasının düşmesine karar verilebilmesi için ise, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra sanığın beş yıllık denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlememesi gerekecektir. Bu nedenle imar kirliliğine neden olma suçunda ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirerek TCK m. 184/5’teki özel düzenlemeden yararlanma imkânı bulunan fail hakkında CMK 231’inci maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma imkânı bulunmamaktadır…”18

İmar kirliliğine neden olma suçu açısından failin ruhsata aykırı olarak ya da ruhsatsız olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi ile dava veya cezanın düşmesine sebep olan düzenleme fail açısından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından daha lehe sonuçlar doğurmaktadır. Zira hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı TCK m. 184/5 düzenlemesinden daha özel sebeplerle meydana gelmektedir. Örneğin mahkemenin sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varması gerektiği ve açılmış olan kamu davasının düşmesine karar verebilmesi için beş yıllık denetim süresi içerisinde sanığın kasten bir suç işlememesi gerektiği hususları düşme kararını zorlaştırıcı hususlardır. Bundan dolayı maddenin beşinci fıkrası düzenlemesinin fail hakkında uygulanması daha lehedir. Ancak belirtilmelidir ki bu düzenleme karşısında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uygulanamayacağını düzenleyen açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uygulanmasına engel bir durum bulunmamaktadır.19

Avukat Gökçe Aral

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawfirm.com

whatsApp →

Dipnotlar

1Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.11.2018 tarihli, 2017/18-869 Esas ve 2018/504 Karar sayılı kararı

2Yargıtay 18. Ceza dairesi’nin 2015/15448 Esas, 2016/ 18450 karar sayılı ve 30/11/2016 tarihli kararı

3Ulakçı Varol, Meltem. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Yeditepe Üniversitesi, 2019, s. 99.

4Özbek, Zehra. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Yüksek Lisans Tezi, Yaşar Üniversitesi, 2024, s. 97.

5Ulakçı Varol, Meltem. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Yeditepe Üniversitesi, 2019, s. 101-102.

6Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin https://www.kazanci.com.tr) 4.5.2011 tarih ve E. 2009/8715 K. 2011/6187 no’lu kararı.

7Özbek, Zehra. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Yüksek Lisans Tezi, Yaşar Üniversitesi, 2024, s. 100

8Özbek, Zehra. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Yüksek Lisans Tezi, Yaşar Üniversitesi, 2024, s. 102, 103.

9Laçin, Mesut. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Kültür Üniversitesi, 2021, s. 110.

10Laçin, Mesut. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Kültür Üniversitesi, 2021, s. 111.

11Laçin, Mesut. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Kültür Üniversitesi, 2021, s. 113, 114.

12Özbek, Zehra. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Yüksek Lisans Tezi, Yaşar Üniversitesi, 2024, s. 177.

13Özbek, Zehra. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Yüksek Lisans Tezi, Yaşar Üniversitesi, 2024, s. 178.

14Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2020/5742 Esas, 2021/6959 karar sayılı ve 01.03.2021 tarihli kararı

15Laçin, Mesut. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Kültür Üniversitesi, 2021, s. 128.

16Yargıtay 4 Ceza Dairesi, 2013/21621, Esas, 2014/31660 Karar sayılı ve 04/11/2014 tarihli kararı.

17Yargıtay 4 Ceza Dairesi, 2013/21307 Esas, 2014/33370 Karar sayılı ve 18/11/2014 tarihli kararı

18Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2015/18 Esas, 2015/520 Karar sayılı ve 15/12/2015 tarihli kararı

19Aslan, Suzan. “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2019, s. 129, 130.