Kasten Öldürmeye Teşebbüs & Kasten Yaralama

Bir eylemin hangi suç tipine girdiği ceza hukuku açısından son derece önemlidir. Suç eylemlerinin neler olduğunun kanunda tanımlanmış olması hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Ancak bazı suç eylemlerinin hangi suç tipini oluşturduğunu tespit etmek her zaman kolay değildir. Bu yazıda, bir eylemin hangi kriterlere göre kasten öldürmeye teşebbüs suçu ile kasten yaralama suçu olarak değerlendirildiği Yargıtay kararları ışığında izah edilmektedir.

I. Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçu

Türk Ceza Kanunu’nun 81’inci uyarınca: “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmüne yer verilmiştir. Yine Türk Ceza Kanunu’nun 35’inci maddesine göre; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” hükmüne yer verilmiştir.

Kanuna göre bir kişiyi öldürmek amacıyla eylemde bulunan kişinin söz konusu eylemi kendi elinde olmayan nedenlerden dolayı öldürme neticesine varamaz ise bu durumda kişi teşebbüsten dolayı cezalandırılır. Teşebbüs durumunda müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilebilir.

II. Kasten Yaralama Suçu

Türk Ceza Kanunu’nun 86’ıncı maddesine göre; ” Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama
yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
” hükmüne yer verilmiştir. Aynı zamanda kasten yaralama suçunun nitelikli halleri de mevcuttur. Silahla, üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı, beden veya ruh bakımından kendisini savunmayacak durumda bulunanan kişiye, kamu görevi nedeniyle veya nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlenmesi halinde ceza yarı oranında canavarca hisle işlenmesi halinde bir kat arttırılır.

Kasten yaralama fiilinin; mağdurda, duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, konuşmasında sürekli zorluğa, yüzünde sabit ize, yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına, neden olmuşsa belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ceza beş yıldan az olamaz.

Fiil, mağdurun, iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, yüzünün sürekli değişikliğine, gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine, neden olmuşsa, belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ceza sekiz yıldan az olamaz.

Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.

III. Değerlendirme Kriterleri

Fail tarafından gerçekleştirilen eylemin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu mu yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturup oluşturmadığı verilecek ceza açısından çok önemlidir. Bu nedenle Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir çok kararında bir eylemin kasten yaralama mı öldürmeye teşebbüs mü olup olmadığının değerlendirilmesinde değerlendirme ölçütleri belirlemiştir.

Yargıtay’a göre bir suçun kasten öldürmeye teşebbüs mü yoksa kasten yaralama mı olup olmadığı hususunda teşu kriterlerin değerlendirilmesi gerekir;

  • Olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışlar: Failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir. Olay sonrası sanıkların mağdurlara yönelik davranışları nasıldır? Olay sonrası mağdura yönelik davranışları, başka bir anlatımla olayın kendine özgü tüm özellikleri dikkate alınarak saptanmalıdır.
  • Husumet : Fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi değerlendirilmelidir. Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
  • Suçta Kullanılan Alet : Failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, Olayda kullanılan vasıtanın öldürmeye elverişli olup olmadığı incelenmelidir.
  • Yaralanma : Mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, darbelerin vurulduğu bölgenin hayati önem taşıyıp taşımadığı araştırılmalıdır.
  • Eylemin Sonlanması : Failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.

    Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.

IV. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları

Eylemlerin Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçu Sayıldığı Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları

1. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/141 Esas ve 2009/229 Karar sayılı 13/10/2009 tarihli kararı;

“…Bir yıl önce yaşanan olayın etkisinde kalan sanık A’nin, olay günü yanına arkadaşı B’yı da alarak, taksi ile mağdurun okula gidiş saatinde geçeceği güzergaha geldiği, mağdurla karşılaştığında çıkan tartışma ve kavga sırasında da taşıdığı bıçakla mağdur C’i toraksa ve batına nafiz olacak ve hayati tehlike geçirtecek şekilde iki ayrı yerinden yaraladığı, sanıkla mağdur arasında bir yıldır devam ettiği anlaşılan husumet; olay öncesinde yanına bıçak da alan sanığın mağduru bulmak için gösterdiği çaba, olay sırasında sanık tarafından mağdura öldürmeye elverişli aletle iki kez ve şiddetlice vurulması, hedef seçme olanağı bulunan ortamda özellikle önemli yaşamsal organların bulunduğu batın ve toraks bölgelerinin seçilmesi; meydana gelen her iki yaranın da başlı başına öldürücü mahiyette olması; olay sonrasında ise sanığın yaralı olarak olay yerinden kaçmaya çalışan mağdura yardım etmek yerine, geldiği taksiye binerek olay yerinden uzaklaşmayı tercih etmesi hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, olayda öldürme kastıyla hareket edildiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır…”

2. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/1558 Esas ve 2013/72 Karar 26/02/2013 tarilhli kararı;

“…Sanığın kızı olan mağdure S.’in evli olan diğer mağdur M. ile ilişkisini onaylamadığı, bu nedenle aralarında var olan sorunların çözülmesi için tanık olarak anlatımına başvurulan diğer kızı S.’in eşi ve çocuğu ile birlikte İzmir’den Burhaniye’ye geldiği, sözkonusu ilişki nedeniyle aralarında konuşurken mağdurun asabi davrandığı ve sanık olan babasına kendisine karışmamasını söyledikten sonra M.’i eve çağırdığı, saat 02.00 sıralarında M.’in de gelmesi ile tartışmanın büyüdüğü, mağdur S.in “kimse bana karışamaz, kimseden izin alacak değilim” diyerek evli olan M.ile birlikte gitmek üzere dışarı çıktığı, M.’in de mağdurenin çocuğunu kucaklayarak arkasından takip ettiği, mağdurenin davranışlarına öfkelenen sanığın arkalarından gidip kesici kısmı 6.3 cm. sap kısmı 8.5 cm uzunluğunda bir çakı bıçağı ile Sevil’i hayati bölgelerini hedef alarak, batına nafiz sol bölgede 3 cm, sol kolda 8 cm olacak, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaraladığı, S.’in göğsüne doğru yaptığı ikinci hamlenin diğer mağdur tarafından müdahale edilmesi sonucunda koluna geldiği, eylemine devam etmek isteyen sanığın gürültü nedeniyle olay yerine gelen tanık S.tarafından yere düşürülerek engellendiği ve S.’in elinden bıçağı almak için çabalaması nedeniyle hareketlerini sürdüremediği anlaşıldığından, sanığın kastının kızı olan mağdur S.’i öldürmeye yönelik olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda da, icra hareketlerine başladıktan sonra diğer mağdur M.ve tanık S. tarafından engellenmesi nedeniyle icra hareketlerini elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması nedeniyle hedeflenen ölüm sonucunun gerçekleşmemesine göre eylemin kasten öldürme suçuna teşebbüs olarak nitelendirilmesi gerekmektedir…”

3. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/325 Esas ve 2014/73 Karar sayılı 18/02/2014 tarihli kararı;

“…Mağdur ile sanığın olay günü buluşarak birlikte alkol alıp sohbet ettikleri, dönüş yolunda alkolün tesiriyle tartışmaya başladıkları, mağdurun sanığa hakaret ettiği, el frenini çekip aracı durduran sanığın araçtan inerek mağdurun oturduğu şoför koltuğu tarafına geçip elindeki bıçakla koltukta oturan mağdurun sol bacağına ve sol karın boşluğuna toplam iki adet darbe vurduğu, mağdurun kalbine doğru üçüncü bir darbe vurmak için hamle yaptığı, ancak mağdurun sanığın bileğinden tutarak bu darbeye engel olduğu, mağdurun karın boşluğuna isabet eden darbenin iç organ yaralanmasına neden olduğu, sanığın mağduru yaralı halde bırakıp olay yerinden kaçtığı, mağdurun kendi imkanları ile genel durumu kötü ve şuuru bulanık biçimde yakındaki bir tıp merkezine gittiği, ilk müdahalesi yapılıp ambulansla hastaneye sevk edildiği, acil ameliyata alınıp hayatta kaldığı olayda; sanığın öldürmeye elverişli nitelikli bıçakla hedef gözeterek mağdura iki kez vurması, darbelerden bir tanesinin hayati bölgelerden olan karın boşluğuna isabet etmesi, üçüncü kez kalbe doğru vurmak amacıyla hamle yapması, ancak mağdurun sanığın bileğini tutarak bıçağın isabet etmesini engellemesi, karın boşluğuna isabet eden darbenin şiddeti, sanığın mağduru yaralı halde olay yerinde bırakıp kaçması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüs olarak kabulü gerekmektedir…”

4. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/392 Esas ve 2014/288 Karar sayılı 27/05/2014 tarihli kararı;

“…Mağdurlar ile görgüye dayalı bilgisi bulunan tanıkların soruşturma aşamasında birbirleri ile örtüşecek şekilde, sanığın önce araç içinde C… bir el, amcası tarafından dışarı çıkarıldıktan sonra, aracın sağ tarafından olmak üzere araç içine birkaç el, hareket eden aracın arkasından da bir kaç el olmak üzere toplam 6-7 kez ateş ettiğini, mağdur E… dışarıdan gerekleştirilen atışlardan biri sonucunda yaralandığını beyan etmelerine karşın, kovuşturma aşamasında sanığın araç içinde bir el yere, dışarıdayken de iki el havaya ateş ettiğini ve istemesi halinde rahatlıkla vurabileceğini bildirerek, sanığın daha az ceza almasını sağlamak amacıyla önceki ifadelerinden döndükleri görülmektedir.

Yargılama sırasında belirlenen mağdur ve tanık anlatımları ile sanık savunmalarının olay yerinden elde edilen maddi bulgularla tespit edilen gerçek ile örtüşmediği, aracın sağ kapı camının ve sağ arka bagaj camının isabet alması, araçta tespit edilen bir adet kovan ve dolu fişek ile mermi çekirdeği giriş ve ilerleyiş yönü ile mağdur E… yaralanmanın sanığın araç içerisindekileri hedef alarak ateş ettiğini, üç mağdura hitaben “hepiniz bana yanlış yaptınız” diyerek eylemlerine başlaması ve mağdurların araçları ile uzaklaşmalarına kadar ısrarla devam etmesinin de öldürme kastı ile hareket ettiğini gösterdiği anlaşıldığından, sanığın suçta kullandığı tabancanın niteliği, atış sayısı ile mesafesi, eylemlerine kendiliğinden değil aracın uzaklaşması nedeniyle son vermesi nedeniyle mağdurların ve tanıkların ilk ifadelerinin maddi gerçeğe uygun olduğu ve sanığın tüm mağdurlara yönelik öldürme kastı ile hareket ettiği, bu nedenle de eylemlerinin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturacağı kabul edilmelidir…”

5. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/134 Esas ve 2014/344 Karar sayılı 02/07/2014 tarihli kararı;

Sanık ile katılanın enişte-kayınbirader oldukları, olay tarihinden üç ay önce sanığın eşinin evi terk ettiği, olay tarihine kadar eşini bulmaya çalıştığı, bu kapsamda katılan ile görüşmeler yaptığı, katılanın eşinin yerini bildiği halde bu bilgiyi kendisiyle paylaşmadığı hissine kapılan sanığın olay tarihinde katılanın bulunduğu kahvehaneye elinde av tüfeği olduğu halde geldiği, kahvehanede bulunanlara “burayı boşaltın”, araya girmeye çalışan tanık Cafer’e hitaben de “sen aradan çekil” demek suretiyle katılana yönelik bir eylem gerçekleştirme iradesini ortaya koyduğu, elinde bulunan tüfekle katılanın göğsüne doğru nişan alır vaziyette katılana doğru yöneldiği, o sırada sandalyede oturmakta olan katılanın sanığın atışından kurtulmak için ayağa kalktığında sanığın yaklaşık 1,5-2 metre mesafeden tüfeği ateşlediği, av tüfeğinden toplu şekilde çıkan saçma tanelerinin katılanın sağ bacağının üst orta kısmına isabet ettiği, bu atış sonrası kahvehanede bulunanların sanığın elinden av tüfeğini aldığı ve sanığın bir fırsatını bularak olay yerinden uzaklaştığı, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp-Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalında yapılan tedavisi sonucunda katılanın sağ bacağının eklem bölgesinden kesildiği, yaralanmanın katılanın yaşamını tehlikeye soktuğu gibi organlardan birinin işlevini yitirmesi niteliğinde olduğu anlaşılan somut olayda, sanığın eylemini katılana yönelttiğini açıkça ifade etmesi, öldürücü nitelikteki av tüfeği ile katılanın göğsüne doğru yakın mesafeden nişan alması, sanığın hedefinden çıkmak isteyen katılanın oturduğu sandalyeden kalkması üzerine sanığın katılanı hedef alarak ateş etmesi sonucu tüfeğin namlusundan toplu şekilde çıkan saçma tanelerinin katılanın bacağının üst orta kısmına isabet etmesi, av tüfeği ile yakın mesafeden bacağa yönelik yapılan atışlarda, toplu saçma girişi ile geniş doku ve kemik defekti yanında ana damar ve sinir paketinin tamamen parçalanıp ani ve fazla miktarda kan kaybı sonucu kısa sürede ölümün meydana geldiğinin bilinen veya bilinmesi gereken bir durum olması, olay yerinde bulunanların sanığa müdahale ederek elindeki tüfeği almaları hususları gözönüne alındığında, sanığın kastının kasten öldürme suçuna yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir.

6. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/804 Esas ve 2014/391 Karar sayılı 23/09/2014 tarihli kararı;

“…Pazarcılık yapan mağdur ve sanık arasında olay tarihinde yol verme meselesi nedeniyle başlayan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, mağdur ve sanığın akrabalarının da karıştığı kavga sırasında sanığın ele geçirilemeyen bıçakla mağdurun batın bölgesine 3 ayrı darbe vurduğu, mağdurun ağabeyi Hüseyin’in mağduru alarak arabaya bindirdiği ve acil olarak hastahaneye götürdüğü, sanık ve akrabalarının mağdurun arabaya alınmasından sonra da saldırılarına devam ederek arabaya da zarar verdikleri, sanık tarafından kesici-delici aletle gerçekleştirilen 3 adet darbeden orta hat göbek deliği altındaki darbenin karaciğer ve mide yaralanmasına neden olduğu için mağdurun hayati tehlike geçirdiği sabit olan olayda; sanığın öldürmeye elverişli nitelikteki bıçakla hedef gözeterek mağdura üç kez vurması, darbelerden üçünün de hayati bölgelerden olan batın bölgesine isabet etmesi, göbek deliği altındaki darbenin şiddeti ve meydana getirdiği yaralanma, sanığın kendi isteği ile değil de mağdurun ağabeyinin mağduru olay yerinden uzaklaştırması nedeniyle eylemini sonlandırmak zorunda kalması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüs olarak kabulü gerekmektedir…”

7. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/270 Esas ve 2015/12 Karar sayılı 24/02/2015 tarihli kararı;

“…Katılanın mimar olan ağabeyi Y. S.in yanında çalıştığı, sanık B.’ın arsasında yapılacak inşaatın projesinde değişiklik yapmak istemesi nedeniyle olay öncesi sanık B. ile maktul arasında tartışmalar yaşandığı, olay günü de sanık Bektaş’ın maktulü arayarak hakaretlerde bulunması üzerine katılanı da yanına alan maktulün sanıkla görüşmek için sanığın işyerine geldiği, burada başlayan tartışma ve küfürleşmenin kavgaya dönüştüğü, kavga sırasında sanık B.’ın tabancayla katılanı hedef alarak ateş ettiği, katılanın sakınması üzerine merminin tavanla duvarın birleştiği yere isabet ettiği, bu kez katılanın kasık bölgesine ateş ederek femoral ven yaralanmasına sebebiyet verip hayati tehlike geçirmesine neden olacak şekilde yaraladığı, yere düşen katılanı bırakarak maktul Yavuz S’in göğüs, kalça ve ayak bölgelerine üç el ateş ederek öldürdüğü, akabinde işyeri kapısı önünde durup “öldü mü bu o… çocukları” diye bağırdığı olayda; katılanın aşamalardaki anlatımının dosyadaki delillerle uyumlu olması, kullanılan vasıtanın elverişliliği, hedef alınan vücut bölgeleri, yaranın niteliği, katılanın yere düşmesi üzerine onun yönünden istediği sonucu aldığını düşünen sanığın katılanın ağabeyi olan maktule de üç el ateş ederek öldürmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

8. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/594 Esas ve 2015/53 Karar sayılı 17/03/2015 tarihli kararı;

“…Sanığın olaydan önce “ayrılırsan önce seni, sonra kendimi öldürürüm” şeklinde tehditte bulunduğu, müşterek evi terk etmesi ve olay gününe kadar kendisi ile irtibat kurmayıp görüşmeye yanaşmaması nedeniyle öfke duyduğu katılanın olay günü saat 16.30 sıralarında çalıştığı işyerinin servis otobüsünden indiğini görüp bir müddet arkasından takip ederek yaklaşıp üzerinde bulundurduğu namlu kısmı 11 cm.lik ekmek bıçağıyla sırt bölgesine art arda 5 defa darbe vurduğu, bir bıçak darbesinin de katılanın kendisini korumaya çalışırken sol kol altına isabet ettiği, ayrıca sanığın katılanın boynuna doğru da bıçakla hamle yaptığı ancak isabet sağlayamadığı, olayı gören tanıklar İ.. G.. ve S.. A..’ın sanığa engel olmak istedikleri, sanığın eylemini sürdürmekte ısrar etmesi üzerine, tanık S.. A..’ın plastik boruyla sanığın eline vurmak suretiyle elindeki bıçağın düşmesini sağladığı, her iki tanığın sanığı tutarak etkisiz hale getirdikleri anlaşılan somut olayda; evi terk eden ve dört gün boyunca kendisiyle irtibat kurmayan katılan Ayşe’ye husumet besleyen sanığın, öldürmeye elverişli nitelikteki bıçakla hedef gözeterek katlanın sırt bölgesine 6 defa vurması, bu darbelerin haricinde bir kısmı katılanın boynunu hedef alan hamlelerinin de bulunması, engelleme nedeniyle eylemini sürdürümemesi, tanıkların ilk müdahalelerine rağmen sanığın eyleminde ısrar etmesi hususları bir arada değerlendirildiğinde, sanığın fiili ile açığa çıkan kastın öldürmeye yönelik olduğu, engel sebep nedeniyle eylemini tamamlayamadığı, sanığın aşırı alkollü olması, katılanın da bıçak darbelerinden korunmak için çaba göstermesi ve hareketli durumda olmaları nedeniyle darbelerin öldürmeye elverişli şiddete ulaşamadığı, husumetin bulunması, kullanılan aletin özelliği, darbe sayısı, hedef alınan vücut bölgeleri, engel durumun varlığı, olayın oluşumu ve gelişimi bir arada değerlendirildiğinde, eylemin kasten öldürme suçuna teşebbüs olarak kabulü gerekmektedir…” 

9. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/720 Esas ve 2016/67 Karar sayılı 16/02/2016 tarihli kararı;

“…Katılanın işlettiği internet kafede oyun oynayan sanığın hesap meselesinden çıkan kavga sırasında yanında bulunan ele geçirilemeyen bıçakla katılana önce 2-3 kez vurduğu ardından kaçmaya çalışan katılanı ısrarla kovalayarak sırtından ve kolundan bıçakladığı, katılanın internet kafeye girmesi üzerine eylemini tamamlayamadan olay yerinden kaçtığı, katılanın biri hayati tehlike oluşturacak, ikisi basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, ikisi de basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte toplam 5 bıçak darbesi ile yaralandığı olayda; sanığın eylemine kendiliğinden değil katılanın işyerine girmesi üzerine son vermesi, katılanda bıçakla meydana getirilen yaralarının sayısı, niteliği ve öldürücü bölgelere yakın olması, olaydan önce katılanı tehdit etmesi, ilk bıçak darbelerinden sonra kaçan katılanı ısrarla takip edip eylemine devam etmesi, hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

10. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/823 Esas ve 2016/312 Karar sayılı 20/09/2016 tarihli kararı;

“…Sanığın babaannesinin defninden sonra mezarlıkta karşılaştığı mağdur …’a tabanca ile yakın mesafeden iki defa ateş ederek sol kalça bölgesinden yaraladığı, mermi çekirdeklerinden birinin batına girip mesane perforasyonuna ve kolon mezosunda yaralanmaya neden olarak, mağdurun yaşamını tehlikeye soktuğu anlaşılan olayda; sanıkla mağdur arasında mağdurun kardeşinin sanığın amcasını öldürmesi nedeniyle husumet bulunması, suçta kullanılan tabancanın öldürmeye elverişli oluşu, mağdurun vücudundaki yaraların yer ve nitelikleri birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

11. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1193 Esas ve 2016/356 Karar sayılı 11/10/2016 tarihli kararı;

“…Katılan ile tanıklar…, …., …., …ve ….’in olay tarihinde Güngören Stadının yanında bulunan boş arazide içki içtikleri sırada, sanığın yanlarına gelip gruba dahil olduğu ve alkol almaya birlikte devam ettikleri, bir süre sonra sanık ile bacanağı ve dünürü olan… arasında ailevi nedenlerden dolayı tartışma yaşandığı, sanığın alkolün de etkisiyle üzerinde bulunan tabancayla önce havaya daha sonra yere doğru ateş ettiği, bu duruma sinirlenen katılanın sanığa “şimdi polis gelir, bizi rahatsız eder, seni döverim” demesi üzerine, sanığın, katılanın önce sol bacak üst kısmını daha sonra karın bölgesini hedef alarak iki kez ateş ettiği, katılanın yere düşmesi üzerine olay yerinde bulunan tanıkların sanığa müdahale edip elindeki silahı zorla aldıkları, sanığın eylemi sonucu katılanda meydana gelen batına nafiz mide, karaciğer ve bağırsak lezyonları ile sağ iliak kanatta minimal deplase parçalı fraktür hattına neden olan ateşli silah yaralanmasının yaşamını tehlikeye soktuğu ve vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarını orta (3) derecede etkilediği anlaşılan olayda; sanığın, öldürmeye elverişli nitelikteki tabancayla, hedef gözeterek ve yakın mesafeden katılanın sol bacak üst kısmına ve karın bölgesine olmak üzere iki kez ateş etmesi, katılanın batın bölgesine isabet eden mermi çekirdeğinin mide, karaciğer ve bağırsak lezyonlarına sebebiyet verip hayati tehlike geçirmesine neden olması, sanığın eylemine kendi iradesi ile değil, olay yerinde bulunan tanıkların müdahalesi üzerine son vermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüs olarak kabulü gerekmektedir…”

12. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1320 Esas ve 2017/58 Karar sayılı 07/02/2017 tarihli kararı;

“…Sanıklar ve mağdurların mensup oldukları aileler arasında ortak yürütülen bir müteahhitlik işinden kaynaklanan, bir kısmı adli makamlara yansıyan ve husumet boyutuna ulaşan çeşitli uyuşmazlıklar bulunduğu, olay günü mağdurlar …, ….,… ve …’in, mağdur …’in kullandığı ….marka araçla iftar yemeğine katılmak için evlerine gittikleri, sanıkların ise sanık …’in idaresindeki…. marka araç ile Ağrı – Van kara yolunda seyir halinde bulunan mağdurların içerisinde bulunduğu aracı görerek takip etmeye başladıkları, ısrarlı takip sonucu hareket halindeki aracın yan kısmına iyice yaklaşınca diğer sanıkların, etkili mesafeden tüfek ve tabanca ile mağdurların baş ve göğüs bölgelerini hedef alarak birçok kez ateş etmek suretiyle mağdurları adli raporlarında belirlenen niteliklerde yaraladıkları, mağdurların içerisinde bulunduğu hareket halindeki aracın isabet alıp devrilmesinin ardından, sanıkların içerisinde bulundukları…. marka aracın da kontrolden çıkarak yol kenarına savrulmasıyla birlikte araçtan çıkan sanıklardan bir kısmının devrilerek yan yatmış araçtan çıkmaya çalışan yaralı mağdurlara tekrar ateş ederek oradan kaçtıkları olayda; kullanılan vasıtaların elverişliliği, hedef alınan vücut bölgeleri, meydana gelen yaraların konum ve nitelikleri, her iki tarafın araçlarının devrilmesinden sonra bile yaralı vaziyette araçlarından çıkmaya çalışan mağdurlara ateş etmeye devam edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların eylemlerine bağlı olarak ortaya çıkan kastlarının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

13. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı 2017/146 Esas ve 2017/300 Karar sayılı 30/05/2017 tarihli kararı;

“…Sanık ile kayınvalidesi İftade’nin birbirlerine yakın evlerde oturduğu, şikâyetçinin sanığın dul olan kayınvalidesi İftade ile evlenmek istediği, İftade’nin kabul etmemesi üzerine ise İftade’yi rahatsız ettiği, buna ilişkin olarak İftade’nin şikâyeti sonucu şikâyetçinin sarkıntılık suçundan cezalandırıldığı ve bu hükmün kesinleştiği, bütün bu olanlara rağmen şikâyetçinin zaman zaman sanığın kayınvalidesini evinden telefonla aradığı, telefona bazen sanığın eşi tanık İmran’ın çıktığı, şikâyetçinin sanığın eşinden annesini kendisiyle evlenmeye razı etmesini istediği, olumsuz cevap alınca da sanığın eşine hakaret edip, “annen benimle evlenmezse eşini öldürüp seni de kocasız bırakırım” şeklinde sözlerle tehdit ettiği, sanığın olay tarihinde sabah saatlerinde şikâyetçinin aracını evlerinin yakınında cadde üzerinde hareket halinde gördüğü, ruhsatsız tabancasını yanına alarak şikâyetçinin minibüsünün yanına giderek minibüsü durdurduğu, minibüsün sağ tarafındaki kapıyı açıp içeri girdiği ve şikâyetçiyle kavga etmeye başladığı, şikâyetçinin sanığı itekleyip minibüsten aşağı düşürdüğü ve sağ kapıyı kapattığı, bunun üzerine sanığın aracın dışından şoför mahalline doğru geldiği, ruhsatsız tabancası ile aracın sol kapı camının dışından, şikâyetçiye doğru bir el ateş ettiği, camı delen merminin sol aksiller orta hattan vücuduna girmesi sonucu şikâyetçinin hemopnömotoraks nedeniyle yaşamsal tehlike geçirecek şekilde yaralandığı olayda; suçta kullanılan silahın niteliği, sanığın yakın mesafeden şikâyetçinin hayati bölgesini hedef alarak ateş etmesi ve yaralanmanın kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu nedenle, sanığın kastının yaralama olduğunu kabul eden yerel mahkeme direnme hükmünde isabet bulunmamaktadır…”

14. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı 2017/924 Esas ve 2017/411 Karar sayılı 17/10/2017 tarihli kararı;

“…Sanığın katılanın erkek kardeşi olduğu, 2010 yılında katılan ve kardeşi Gürhan ile sanık arasında ortak bir taşınmazın satışından kaynaklanan hukuki uyuşmazlık çıktığı, katılan ve Gürhan’ın sanık ve sanığın oğlu aleyhine alacak davası açtıkları, davanın lehlerine sonuçlanması üzerine sanık aleyhine icra takibi başlattıkları, olay günü sanığın evine gelen icra görevlilerinin haciz işlemi yaptıkları, bu duruma sinirlenen sanığın av tüfeğini alarak olaydan sorumlu tuttuğu ablası katılanın evine gidip kapıyı çaldığı, evde yalnız bulunan katılanın kapıyı açmaması üzerine, sanığın “Beni nasıl icraya verirsin, seni öldüreceğim” şeklinde sözler sarf ettikten sonra zorlamaya başladığı kapıyı kırarak içeri girdiği, korkarak balkona kaçan katılana av tüfeğini doğrultarak içeri girmesini söylediği ve tekrar katılanı öldürmekle tehdit ettiği, balkonda bağırıp yardım isteyen katılanın içeri girmemesi üzerine sanığın elindeki av tüfeği ile yakın mesafeden katılanın bacak bölgesine bir el ateş ettiği, katılanın yaralı bacağını eli ile kavraması üzerine sonraki atış ile bu kez sağ elinden yaralandığı, katılana toplam 3 el ateş eden sanığın, sağ bacakta tibia kırığı, sağ elde metakarp ve falanks kemik kırıklarına neden olup, duyu veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına sebep olacak nitelikte ve yaşamsal tehlikeye yol açacak şekilde katılanı yaraladıktan sonra olay yerinden ayrıldığı, olaydan sonra sanığın gösterdiği yerde bulunarak teslim alınan av tüfeğinin atış yatağında 1 adet, fişek haznesinde 6 adet olmak üzere toplam 7 adet dolu fişeğin bulunduğunun tespit edildiği olayda; sanığın olayın hemen öncesinde ve olay sırasında katılanı öldüreceğini söylemek suretiyle öldürme kastını açıkça ortaya koyması, öldürücü nitelikteki av tüfeği ile katılanı hedef alarak üç kez ateş etmesi, tüfeğin namlusundan toplu şekilde çıkan saçma tanelerinin katılanın bacak bölgesinin orta ve üst kısmı ile sağ eline isabet etmesi, av tüfeği ile yakın mesafeden bacağa yönelik yapılan atışlarda, toplu saçma girişi ile geniş doku ve kemik defekti yanında ana damar ve sinir paketinin tamamen parçalanıp ani ve fazla miktarda kan kaybı sonucu kısa sürede ölümün meydana gelebilecek olması, katılanın yaralanıp yere düşmesinden sonra sanığın sonuç aldığını düşünerek olay yerinden uzaklaşması hususları birlikte göz önüne alındığında, sanığın kastının öldürme suçuna yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

15. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı 2017/841 Esas ve 2017/440 Karar sayılı 31/10/2017 tarihli kararı;

“…Bir numaralı uyuşmazlık konusunda ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere; sanık …’ın, babası Halis ile kavga etmekte olan mağdur sanık …’ye tabancayla ateş ettiği ve kendisine ateş edilmesiyle birlikte orta refüje doğru kaçan mağdur …’nin arkasından koşarak birkaç el daha ateş edip Hafi’yi bacaklarından yaraladığı, sonrasında mağdur …’ye ateş etmeyi bırakarak maktul …’a birkaç el ateş ettiği, ardından da geriye dönen mağdur …’yi hedef alarak tekrar ateş ettiği ve olay yerinden kaçtığı, sanığın eylemine bağlı olarak mağdurun her iki bacağından basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde yaralandığı anlaşılan olayda; sanığın, öldürmeye elverişli nitelikteki tabancayla, hareketli haldeki mağdur …’ye arkasından birkaç kez ateş edip bacaklarından, ardından Hafi’nin yanındaki maktul …’u ölüm sonucunu doğuracak şekilde yaralamasından sonra, hedef alarak tekrar Hafi’ye ateş etmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

16. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı 2018/17 Esas ve 2018/136 Karar sayılı 03/04/2018

“…Sanık …’in, olay tarihinden 20 yıl kadar önce katılanın akrabası … ile birlikte yaşamaya başladığı, yaklaşık 16 yıl süren bu ilişkiden sanığın 5 çocuğu olduğu, olay tarihinden 3 yıl kadar önce sanıkla geçinemediğini ileri süren …’ın, çocuklarını da yanına alarak sanığı terk ettiği ve ailesinin yanına yerleştiği, geçim sıkıntısı çekmeye başlayan … akrabası olan ve tarlalarda çalışmak üzere tarım işçisi temin eden katılan …’a giderek zor durumda olduğunu, çocukları ile birlikte tarım işçisi olarak iş aradığını söylemesi üzerine, katılanın 2015 yılı Mayıs ayında Gülizar Karabay ve çocuklarını İzmir ili, Menemen ilçesine çalışmaya götürdüğü, Eylül ayına kadar çalıştırdıktan sonra ücretlerini vererek tekrar Balıkesir’e dönmelerini sağladığı, olay günü katılan Balıkesir il merkezinde bir kahvehanede oturduğu sırada, sanığın gelerek katılanın yan tarafındaki masaya oturduğu, sanığın gelmesi üzerine katılanın kahvehaneden ayrıldığı, katılanı takip etmeye başlayan sanığın, katılanı durdurup “Sen kime danışıyorsun da benim çocuklarımı çalışmaya götürüyorsun” diyerek katılanla tartışmaya başladığı, katılanın durumu izah ederek uzaklaşmaya çalışmasına rağmen sanığın ısrarla tartışmayı sürdürdüğü ve yanında taşıdığı ele geçirilemeyen bıçağı çıkarıp, doğrudan katılanın karın bölgesine şiddetle birkaç kez vurduğu, kendini korumaya çalışan katılanın sanıktan uzaklaşmak isterken yere düştüğü, sanığın yerdeki katılana yönelik bıçaklı saldırısını devam ettirdiği, eliyle kendisini korumaya çalışan katılanın bu sırada kolundan da bıçakla yaralandığı, bu esnada olay yerinden geçmekte olan bir şahsın, sanığa hitaben “Yeter artık, öldürdün adamı” şeklindeki sözlü uyarısı ve ardından yaptığı fiili müdahale üzerine sanığın eylemlerine son verip olay yerinden kaçtığı, katılanın batına nafiz iki ayrı bıçak yaralanması sonucu mide ön ve arka duvarı ile ince bağırsakta iki ayrı yerde perforasyona neden olacak ve yaşamsal tehlike geçirecek şekilde yaralandığı ve tıbbi müdahaleler sonucu sağlığına kavuşabildiği olayda; sanığın, ayrıldığı eşi ve çocuklarına iş bulduğu gerekçesiyle katılana husumet beslemesi, öldürmeye elverişli nitelikteki kesici delici aletle katılana saldırması, saldırı başladığı sırada ayakta sabit durmakta olan katılanın doğrudan karın bölgesini hedef alması, katılanın vücudunda meydana gelecek yaralanmayı artırmak için gerinerek güç alıp hızla ileri savurduğu bıçakla katılanın karın bölgesine birçok kez hamle yapması, batın bölgesine iki kez isabetle vurması ve yine yaralanmanın düzeyi, iç organlardaki tahribatı artırmak maksadı ile katılanın vücuduna saplanan bıçağa bastırması, elinden kurtulmaya çalışırken yere düşen katılana yönelik saldırısını ısrarla sürdürmesi, olay yerinden geçmekte olan bir şahsın önce sözlü sonra fiili müdahalesi ve katılanın etkin direnmesi üzerine eylemlerine son vermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu; ayrıca, her ne kadar olaydan sonra kaçan ve yaklaşık sekiz ay sonra yakalanan sanık çocukları ile görüştürmesi için yardım istediği katılanın kendisine hakaret etmesi üzerine katılana bıçakla vurduğunu iddia etmiş ise de, olay günü sanığın katılanın oturduğu kahvehaneye gitmesi, kendisini görmesi üzerine rahatsız olup kahvehaneden ayrılan katılanın peşinden giderek takip etmesi, yolda durdurduğu katılanın izahta bulunmasına karşın ısrarla katılana hesap sorması ve yanında taşıdığı bıçakla katılana aniden saldırması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin bir haksızlığa tepki olarak değerlendirilemeyeceği, katılanın kendisine hakaret ettiğine ilişkin iddialarının soyut nitelikte kaldığı ve katılandan sanığa yönelen haksız bir fiilin söz konusu olmadığı anlaşıldığından, olayda sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanma şartlarının oluşmadığının kabulü gerekmektedir…”

17. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/145 Esas ve 22018/286 Karar sayılı 19/06/2018 tarihli kararı;

“…Olay günü saat 22.00 sıralarında, tanık Ali Susuz ve kimliği tespit edilemeyen bir kişi ile birlikte Afyonkarahisar il merkezinde bulunan katılana ait lokantaya gelen sanığın, kendisine servis yapan garson tanık Yılmaz Artıç ile tartışmaya başladığı, kasaya yönelen sanığın ödeme yaptığı sırada yanına gelen Yılmaz Artıç ile tekrar sözlü tartışmaya girdiği, Yılmaz Artıç’ın lokantadan çıkmak üzere olan sanığa yumruk atması ile kavga çıktığı, lokanta dışına taşan kavga sırasında sanığın hamili bulunduğu tabancayı çıkararak yaklaşık yarım metre mesafede bulunan katılanın karın bölgesine ateş ettiği, katılanın sanığın elinde bulunan silahı alarak tanık Mehmet Şepik’e verdiği, olay yerinde sanığın silahından ateşlenmiş üç adet boş kovanın bulunduğu, katılanın karnına isabet eden mermi çekirdeğinin, periton ve ince bağırsakta 7 ayrı delinmeye ve iç kanamaya neden olduğu, ameliyata alınan katılanın, karın boşluğunda 500 santimetreküp kanama tespit edildiği, bağırsaklardan 10 cm uzunluğundaki kısmın kesilerek çıkarıldığı, yaşamsal tehlike geçiren katılanın dokuz gün yoğun bakımda kaldığı, bu süreçte katılana 4 ünite alyuvar, 1 ünite kan plazması verildiği, yapılan bu tedavi sonucu katılanın sağlığına kavuşabildiği olayda; sanığın çıkan kavga sırasında, yaklaşık yarım metre mesafede bulunan katılanı hedefleyerek, öldürücü nitelikte olduğu uzmanlık raporu ile tespit edilen tabanca ile üç kez ateş etmesi, batın bölgesinden isabet alarak yaralanan katılanın müdahale ederek şarjöründe ateşlenmeye hazır bir mermi daha bulunan silahı sanığın elinden alması, sanığın bu engel hâl nedeniyle eylemine devam edememesi, periton ve ince bağırsak delinmesi ve iç kanama sonucu yaşamsal tehlike geçiren katılanın, gerçekleştirilen ameliyat ve yoğun bakımda sürdürülen tedavi sonucu sağlığına kavuşabilmesi, hususları birlikte göz önüne alındığında, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

18. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/227 Esas ve 2018/338 Karar sayılı 10/07/2018 tarihli kararı;

“…Sanık … ile amcasının oğlu olan inceleme dışı sanık….’un, gece vakti alkollü bir şekilde hemşehrileri ve uzaktan akrabaları olan mağdur …. ….’in işletmekte olduğu restorana gittikleri, restoranda mağdurla birlikte alkol alıp 2-3 saat sohbet ettikten sonra sanıkların arabalarıyla mağduru evine bırakabileceklerini söyledikleri, bunun üzerine mağdur …., kız arkadaşı tanık …. ve restoranda aşçı olarak çalışan ….’in, sanık …’ın kullanmakta olduğu araca bindikleri, inceleme dışı sanık ….’ın da aynı araca bindiği, Büyükçekmece’ye geldiklerinde önce ….’i araçtan indirdikleri, sonrasında araçla seyir hâlindeyken sanık … ile mağdur …. arasında belirlenemeyen bir nedenle tartışma çıktığı ve karşılıklı olarak küfürleştikleri, Mimarsinan Köprüsü’ne geldiklerinde mağdur ….’in araçtan inmek istediği, sanık …’ın aracı durdurduğu, önce mağdur ….’in, arkasından sanık … ile inceleme dışı sanık ….’ın araçtan indikleri, sanık … ile mağdur …. arasındaki tartışmanın kavgaya dönüştüğü, tanık ….’ün araya girmeye çalıştığı ancak başarılı olamadığı, kavga sırasında sanık …’ın aracından aldığı ele geçirilemeyen bıçak ile mağdurun baş, göğüs ve sırt bölgesine dört kez vurduğu, mağdurun meydana gelen pnömotoraks nedeniyle hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı olayda; mağdurun, araç içerisinde sanıkla yaşadığı tartışma üzerine, gece vakti alkollü bir hâlde kız arkadaşıyla yalnız başına yolda kalacak olmasına rağmen, arabayı durdurtup dışarı çıktığı göz önüne alındığında, yakın arkadaş, hemşehri ve aynı zamanda uzaktan akraba olan sanık ile mağdur arasındaki tartışmanın boyutu, mağdurda meydana gelen yaraların özelliğine göre sanığın suçta kullandığı ele geçirilemeyen bıçağın ölüm sonucunu doğurmaya elverişli olması, sanığın, mağdurun vücudunun göğüs ve sırt bölgesi ile başını hedef alarak dört bıçak darbesiyle mağduru hayati tehlike geçirecek şekilde yaralaması, tanık ….’ün kavgayı aralamaya çalışmasına rağmen başarılı olamadığını, inceleme dışı sanık ….’ın da kavgayı ayırmaya çalıştığını ve kavganın epeyce sürdüğünü ifade etmelerine göre sanığın engel nedenle karşılaşmasına rağmen eylemine devam etmesi, mağdurun yere yığılması üzerine amacına ulaştığını düşünen sanığın, alkollü ve yaralı hâldeki mağduru gece vakti yol ortasında çaresiz şekilde bırakıp inceleme dışı diğer sanık ….’la araca binerek olay yerinden ayrılması, olayın hemen ardından, sanığın kullandığı aracın özelliğine göre polislerce durdurulup yakalanması karşısında; sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kastının öldürme suçuna yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

19. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/406 Esas ve 2018/458 Karar sayılı 23/10/2018 tarihli kararı;

“…Katılan … ile sanık … kardeş olup aralarında önceden Kahramanmaraş’ta birlikte yaptıkları inşaat işlerinden kaynaklanan alacak verecek meselesi bulunduğu, katılanın, kendisine borcu olduğunu düşündüğü sanığa borcunu ödemesi için zaman zaman cep telefonuyla mesajlar gönderdiği, sanık ile katılanın kardeşleri olan ….’ın kiracı olarak kullandığı iş yerinin satışına ilişkin Adana İcra Müdürlüğünde yapılacak olan ihaleye katılan …’in de girmek istediği, ancak sanık …’in, bu ihaleye kardeşi ….’ın tek başına girmesini ve gayrimenkulü ….’ın almasını istediği, bu konuyu konuşmak üzere sanığın suç tarihinde katılanı cep telefonundan arayarak ihaleye girmemesini söylediği, katılanın ihaleye gireceğini belirtmesi üzerine sanığın yanına av tüfeğini de alarak katılanın mobilya mağazasına doğru gittiği, bu sırada katılanın da “Ankara Mobilya” adlı iş yerinden çıkarak aracına bindiği, sanığın katılana ait iş yerine geldiğinde aracını durdurup elinde bulunan av tüfeğiyle inerek henüz harekete yeni geçmiş olan katılanın aracının önüne geçip ateş etmeye başladığı, araca doğru ilerleyerek aracın önüne doğru beş el ateş ettiği, aracın ön camına on yedi adet saçma tanesi isabet ettiği, saçma tanelerinin aracın ön camını delerek aracın ön ve arka koltuklarına da isabet ettiği, sanığın daha sonra aracın sol ön kapısına doğru yöneldiği ve 2-3 metre mesafeden araç içerisinde bulunan katılanın oturduğu yöne doğru bir el daha ateş ettiği, aracın sol ön kapı camı ile sol dikiz aynasının kırıldığı, katılanın sol koluna da üç adet saçma tanesi isabet ettiği, son olarak sanığın tüfeğin dipçiğiyle katılanın omzuna vurduktan sonra hızlıca aracına doğru giderek kaçtığı, katılanın koluna isabet eden saçma taneleri nedeniyle hayati tehlike oluşturmayacak ve vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı olayda; olay öncesi sanıkla katılan arasında inşaat işinden kaynaklanan borç ilişkisi ve ihaleye katılma meselesinden kaynaklanan çekişme bulunması, suçta kullanılan silahın niteliği ve atış sayısı, aracın ön camı ile camı delip geçerek aracın koltuklarına isabet eden on yedi adet saçma tanesinin dağılımına göre sanığın katılanı hedef alarak etkili mesafeden önce 5 el ateş etmesi, arkasından aracın sol ön tarafına yaklaşarak bu sefer yakın mesafeden katılanın hayati bölgesini hedef alarak ateş etmesi, her ne kadar katılan hayati tehlike geçirmeyecek şekilde yaralanmış ise de, araç içerisinde oturmakta olan katılanın pozisyonuna göre yaşamsal organlarının bulunduğu göğüs ve batın bölgesinin üzerinde konumlanan sol koluna üç adet saçma tanesinin isabet etmesi ve katılanın kolunda hayat fonksiyonlarını orta (3) derecede etkileyecek şekilde kemik kırığına neden olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir. ..”

20. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/179 Esas ve 2019/60 Karar sayılı 05/02/2019 tarihli kararı;

“…Olay tarihinde saat 23.00 sıralarında, İzmir ili, Bornova ilçesi, Altındağ Mahallesinde bulunan kahvehanede oturan sanık … ve arkadaşları olan tanıkların yanına şikâyetçi …’in kullandığı motosikleti ile gelerek oturduğu, sanığın şikâyetçiden motosikletini istediği, ehliyeti olmadığı için sanığa motosikletini kullandırmak için veremeyeceğini söyleyen şikâyetçi ile sanık arasında tartışma çıktığı, sanığın şikâyetçiye hakaret edip yumrukla vurarak kavgayı başlattığı, şikâyetçinin de sanığa karşılık verdiği, kavga sırasında sanığın cebinden çıkardığı ele geçirilemeyen bıçağı şikâyetçinin göğüs ve batın bölgesine doğru sallayarak şikâyetçiyi dördü göğüs ve batın bölgesine, biri de sol ön kola isabet edecek şekilde beş bıçak darbesi ile yaraladığı, dört kesici delici alet yarasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralanmaya yol açarken, şikâyetçinin göğsüne isabet eden bir kesici delici alet yarasının ise batın boşluğuna girerek karaciğer ön yüzde kesi oluşturup şikâyetçinin yaşamsal tehlike geçirmesine neden olduğu, sanığın olay yerinde bulunan ve şikâyetçinin bağırarak yardım istemesi üzerine tanıklar ……, …..ve …..’in müdahaleleri üzerine eylemine son verdiği anlaşılan olayda; suçta kullanılan kesici delici aletin niteliği, sanığın şikâyetçinin batın ve göğüs bölgesini hedefleyerek şikâyetçiye beş kez bıçakla vurması, şikâyetçinin göğsüne isabet eden bir kesici delici alet yarasının batın boşluğuna girerek karaciğer ön yüzde kesi oluşturup şikâyetçinin yaşamsal tehlike geçirmesine neden oluşu, şikâyetçinin etkin direnmesi ve etrafta bulunan tanıkların müdahalesi üzerine, engel hâl nedeniyle sanığın eylemine son vermek zorunda kalmış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

21. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/206 Esas ve 2019/292 Karar sayılı 09/04/2019 tarihli kararı;

“…Katılan …’le önceye dayalı husumeti bulunan sanık …’ın, 21.09.2010 tarihinde cezaevinden tahliye olduktan sonra silahla saldırı yaparak katılan …’i öldürmeye karar verdiği, bu amaca yönelik yaptığı planlamalar doğrultusunda hareket ederek öncelikle cezaevinden arkadaşı olan tanık … vasıtasıyla tanıştığı sanık …’ı kendisine ücret karşılığı şoförlük yapması konusunda ikna ettiği, maddi durumu iyi olmayan sanık …’un, sanık …’ın evinde kalmaya başladığı, ardından sanık …’ın, yine cezaevinden tanıdığı olan sanık … ile irtibata geçerek İstanbul iline çağırdığı, sanık …’ın, sanıklar… ve …’a katılan …’e yönelik gerçekleştirmek istediği silahla saldırı planından bahsederek her iki sanıkla da katılan …’in özel aracına silahla saldırı yapmak suretiyle öldürmeleri için maddi menfaat karşılığında anlaşma yaptığı, bu tarihten sonra sanık …’in de sanık …’ın evinde kalmaya başladığı, sanık …’ın saldırıda kullanılmak üzere Kalaşnikof tüfek temin ederek sanık …’e bu tüfekle nasıl ateş edileceğini, tüfeğin nasıl sökülüp parçalanacağını gösterdiği, tanıklar … ve …’un işlettikleri şirketten araç kiralayan sanık …’ın, gerek olay öncesinde kiraladığı araçla gerekse sanık …’den aldığı başka bir araçla sanıklar… ve … ile birlikte katılan … tarafından gerçekleştirilen İbo Show adlı programın yayınlâdığı Beyaz TV kanalının bulunduğu … Plaza ve civarına olaydan önce iki kez giderek keşif yaptıkları, İbo Show adlı programın bitiş saati ile katılan …’in … Plaza’dan ayrılış saatini ve katılan …’in özel aracının markasını, plakasını, rengini ve güzergâhını belirleyerek saldırıyı nerede, ne zaman ve nasıl gerçekleştireceklerine, olaydan sonra nerede buluşacaklarına ve nasıl kaçacaklarına ilişkin planlar yaptıkları, sanık …’ın olaydan önce yine aynı araç kiralama şirketinden … plaka sayılı Fiat-Linea marka aracı kiraladığı, bu araçla 13.03.2011 tarihinde sanıklar… ve … ile birlikte saat 23.00 sıralarında İstanbul Avrupa yakasına geçmek üzere yanlarına saldırıda kullanacakları Kalaşnikof tüfeği de alarak yola çıktıkları, … Plaza civarına yaklaştıklarında sanık …’ın aracı durdurarak olay esnasında irtibat kurmak üzere sanık …’e Samsung marka bir cep telefonu ile telefon hattı verdikten sonra araçtan indiği, aracı kullanan sanık …’un … Plaza’ya doğru hareket ederek yakın bir yerdeki otobüs durağına aracı park ettiği, aracın sağ arka koltuğunda oturmakta olan sanık …’in de parmak izinin çıkmaması için ellerine plastik eldiven geçirerek Kalaşnikof tüfeği atışa hazır hâle getirdiği, bu sırada İbo Show adlı televizyon programının saat 23.41 sıralarında sona erdiği, İbo Show adlı programın bittiğini telefonla sanık …’den öğrenen sanık …’ın, araçtan inerken verdiği cep telefonundan sanık …’i arayarak saldırıya başlama talimatı verdiği, bunun üzerine sanık …’un araçla ilerleyerek … Plaza’nın görülebildiği yakın bir yere gelip aracı durdurduğu, katılan …’in, menajeri katılan … ile birlikte program bittikten sonra saat 00.15 sıralarında … Plaza’dan ayrılmak üzere çıkışa yöneldikleri, bina çıkışında katılan …’in özel aracı olan siyah renkli, Mercedes marka otomobilin park hâlinde beklediği, katılan …’nın Mercedes marka araca sol arka kapıdan bindiği, bina önünde bekleyen hayranlarıyla kısa bir süre fotoğraf çektiren katılan …’in de aracın sağ ön koltuğuna oturduğu, hemen ardından katılan …’in uzun yıllar şoförlüğünü yapan katılan …’ın da aracın sürücü koltuğuna geçtiği, Mercedes marka aracın hemen arkasında ise katılan …’in özel korumalarının olduğu başka bir aracın bulunduğu, katılanlar …, … ve …’ın Mercedes marka araca bindiklerini gören sanık …’un Büyükdere Caddesine doğru yavaşça hareket ettiği, katılan …’ın Mercedes marka araçla 15-20 metre kadar ilerleyip ana caddeyle bağlantı yoluna döneceği esnada, sanık …’in aracın arka camını yarıya kadar indirerek Kalaşnikof tüfekle seri şekilde ateş ettiği, olay yerinde bu tüfekten atıldığı belirlenen 11 adet boş kovan bulunduğu, sanıkların hızlı bir şekilde olay yerinden ayrıldıktan sonra daha önceden kararlaştırdıkları buluşma noktasına gittikleri, sanık …’ın buraya ticari bir taksiyle gelerek sanıklara 350’şer TL verdiği ve araca tek başına binerek yanlarından ayrıldığı, aracı ve Kalaşnikof tüfeği sanık …’a teslim eden sanıklar… ve …’un da otogardan Gebze ve Balıkesir’e gittikleri, sanık …’ın Pendik ilçesinde bulunan bir gölete giderek parçalara ayırdığı Kalaşnikof tüfeği poşete sarılı hâlde suya attığı, katılanların içerisinde bulundukları Mercedes marka aracın ön camına iki, sol arka kapı altına bir adet olmak üzere toplam üç mermi isabet ettiği, aracın sol arka jantında da sekme izi oluştuğu, aracın ön camından giren mermilerden birinin katılan …’in başına, diğerinin de arka koltukta oturan katılan …’nın sol kulak ve omuz bölgesine isabet ettiği, katılanlar … ve …’nın hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandıkları, mermilerden hiçbirinin isabet etmediği katılan …’ın ise yara almadan kurtulduğu olayda;

Ülke çapında ünlü bir ses sanatçısı olan katılan …’in, şoförünü ve özel aracını sürekli yanında bulundurması, yine yapacağı televizyon programları ve konserlere gelip giderken menajeri katılan …’nın da sürekli yanında yer alması, bu hususların, katılan … ile 1998 yılına dayanan husumeti bulunan sanık … tarafından bilinmesi, yine sanıkların olaydan önce yaptıkları keşif sırasında da katılan …’in, İbo Show adlı programdan sonra menajeri katılan …’yla birlikte, şoförü katılan …’ın kullandığı siyah renkli, Mercedes marka araçla binadan ayrıldığını tespit etmeleri ve bu araca saldırı gerçekleştirmeye yönelik plan yapmaları, olaydan hemen önce de sanıklar … ile…’in bulundukları yerden … Plaza’nın çıkışına baktıklarında katılan …’in yanında diğer katılanlar … ile …’ın da Mercedes marka araca bindiklerini görmeleri karşısında, silahla saldırı eylemi esnasında katılanların üçünün de araç içerisinde olduklarının sanıklar tarafından bilindiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Sanık …’ın, katılanlardan sadece …’e husumet beslemesine rağmen, sanıkların saldırıyı gerçekleştirdikleri silahın uzun namlulu otomatik tüfek olması, içinde bulundukları araç ile saldırıyı gerçekleştirdikleri aracın da hareket hâlinde olması, olayın gece vakti meydana gelmesi nedeniyle katılanların içinde bulundukları aracın içerisinin görülememesi, bu nedenle hedef seçme imkânı bulunmayan sanıkların, katılanlar … ve …’ın da araç içerisinde olduklarını bilmelerine rağmen sırf katılan …’i öldürmek amacıyla aracı hedefleyerek ateş etmeleri, saldırıda kullanılan uzun namlulu otomatik tüfekten yapılan atış sayısı, araca ve katılanlara isabet eden mermilerin yeri birlikte değerlendirildiğinde, gerçekleştirdikleri silahla saldırı eylemi neticesinde zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan tüm sonuçlardan sorumlu tutulmaları gerekmektedir. Başka bir deyişle, katılan …’in içinde bulunduğu araca otomatik tüfekle saldırı gerçekleştiren sanıkların eylemleri sonucunda, günlük hayat tecrübelerine göre araç içerisinde bulunan herkesin zarar göreceği muhakkak olduğundan sanıkların katılan …’a yönelik eylemlerini de doğrudan kastla gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır.

Öte yandan, katılan …’ın saldırıdan hiç yara almadan kurtulduğu anlaşılmış ise de diğer sanıkları azmettiren sanık … ile katılan … arasındaki önceye dayalı husumet ve derecesi, bu husumetin diğer sanıklar … ve … tarafından da bilinmesi, sanıkların suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, atış sayısı, araca ve diğer katılanların vücuduna isabet eden mermilerin yeri, her iki aracın da hareket hâlinde olması nedeniyle belli bir kişiyi hedef alma imkânının olmaması ve sanıkların araçta bulunan üç kişiyi de öldürmeye yönelik kastlarının bölünemeyecek oluşu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanıkların katılan …’a yönelik eylemlerinin tasarlayarak kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğu kabul edilmelidir…”

21. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/59 Esas ve 2019/493 Karar sayılı 25/06/2019 tarihli kararı;

“…29.09.2015 tarihinde saat 22.00 sıralarında katılan … ile eşi katılan …’nın tanıdıklarına kurban eti dağıtmak amacıyla Üsküdar ilçesi, Mimar Sinan Mahallesi, … Sokağına araçlarıyla geldikleri, arabada katılanların 4 yaşındaki kızları Elif Su’nun da bulunduğu, aynı sokakta ikamet eden sanık …’in, katılan …’ın aracını apartmanlarının önüne park ettiğini görmesi üzerine katılanların yanına gidip “Benim topraklarımdan arabanızı çekin” diyerek aracı başka yere park etmelerini söylediği, bunun üzerine katılan …’ın aracını alarak 10 metre kadar uzağa park ettiği, katılan …’nın araçtan inerek kurban eti vereceği tanıdıklarının oturduğu apartmana girdiği, kısa bir süre sonra apartmandan çıktığı ve “İnsanlara hâl hatır bile soramıyoruz” diyerek kendi kendine söylendiği, bunun üzerine sanık …’nin katılan …’ya hitaben “Ne konuşuyorsun sen” diyerek üzerine yürüdüğü, bu sırada katılan …’ın sanığın yanına gelerek “Ne oluyor ağabey” demesiyle birlikte sanık …’nin “İşte bu oluyor” diyerek belindeki tabancayı çıkartıp katılan …’ın başına doğrulttuğu, katılan …’ın tabancayı tutup aşağıya doğru ittirdiği, bu sırada sanığın tabancayı ateşleyerek katılanı önce sağ elinden arkasından sol baldırından yaraladığı, katılanların birlikte kaçmaya başladıkları, sanığın katılanların arkasından da ateş ederek tabancadaki tüm mermileri boşalttığı, katılan …’ın hayati tehlike geçirmeyecek ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde yaralandığı, katılan …’nın ise yaralanmadığı olayda; sanık ile katılanlar arasında öldürmeyi gerektirecek ölçüde önceye dayalı bir husumet bulunmamakla birlikte, katılanların kendisini öldürmek isteyen hasımları olabileceğini düşünen sanığın bu endişeyle hareket ederek silahıyla birlikte katılan …’ın yanına gidip tartışması, sanığın suçta kullandığı silahın elverişliliği, sanığın beyanları ve olay yerinden elde edilen kovan sayısına göre belirlenen çok sayıdaki atış sayısı, sanığın kaçmakta olan katılanların arkalarından mermisi bitinceye kadar ateş etmeyi sürdürerek eylemine ısrarla devam etmesi, katılan …’ın hayati öneme sahip yerlerden yaralanmadığı sabit ise de sanığın kendisine doğrultuğu silahı tutan katılanın, sanığın ateş etmesine engel olmak istediği sırada yaralanması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

22. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/492 Esas ve 2019/555 Karar sayılı 24/09/2019 tarihli kararı;

“…İnceleme dışı sanık…’in, inceleme dışı diğer sanık … ile resmî nikâhlı evli olduğu, sanık …’in, kendisiyle daha önce aynı fabrikada çalışan …’yi tanıması nedeniyle…’i de tanıdığı, sanık … ile… arasında yakınlık olduğu ve zaman zaman cinsel ilişkiye girdikleri, mağdur …’ın da … ile…’i tanıdığı ve çoğu zaman yanlarında kalıp evin ihtiyaçlarını giderdiği, mağdur … ile… arasında da gönül ilişkisi bulunduğu ve zaman zaman cinsel ilişkiye girdikleri, …’in, eşi … ve mağdur …’ın baskılarından sıkılıp bunaldığı zamanlarda sanık …’i arayıp eve çağırdığı, sanık …’in de eve gelerek … ve mağdur … ile bu hususta konuştuğu, olay tarihinde…’in sanık …’i arayarak buluşmak istediğini söylediği, birlikte Pelitözü Göleti’ne gidip bira içtikleri, bu sırada mağdur …’ın…’i arayarak nerede ve kiminle olduğunu öğrendiği, akşam saat 20.30 sıralarında sanık …’in…’i evine bıraktığı, evde bulunan … ile mağdur …’ın, eve geç gelen ve sanık …’le buluşan…’in üzerine gittikleri, bu durumdan bunalan…’in sanık …’e mesajlar göndererek eve gelmesini ve … ile…’a kızmasını, bağırıp çağırmasını, …’ı elinden kaçırmamasını ve…’a gözdağı vermesini istediği, bunun üzerine sanık …’in, …’in yaşadığı apartmanın önüne geldiği, …’in evin anahtarını yukarıdan apartman önünde bekleyen sanık …’e attığı, sanık …’in bu anahtarla eve girdiği, sanık …, mağdur …, … ve…’in oturup konuşmaya başladıkları, mağdur … ile sanık … arasında tartışma çıktığı, sanığın mağdura “Sen sus karışma, her şey senin başının altından çıkıyor, ortalığı karıştıran sensin, ne hakla konuşuyorsun, bak seni vurur öldürürüm” şeklinde sözler söyleyerek belinden çıkardığı tabancayla mağdurun yanına gittiği, sanığın, sol eliyle kanepede oturan mağdurun saçlarından tutup başını öne eğdiği ve sağ elinde bulunan tabancayı da kurma kolunu çekerek mağdurun ensesine dayadığı, hemen ardından bir el ateş ettiği, mağdurun ensesinden giren mermi çekirdeğinin iç organlara ve büyük damarlara zarar vermeden sağ meme altından çıktığı, mağdurun hayati tehlike geçirmeyecek ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde yaralandığı olayda; sanık … ile mağdur … arasında her ikisinin de… ile olan ilişkilerinden kaynaklanan önceye dayalı husumet bulunması, olaydan kısa bir süre önce de…’in sanığa gönderdiği mesajlarda sanıktan eve gelerek bağırıp çağırmasını, …’ı elinden kaçırmamasını ve…’a gözdağı vermesini istemesi, yanına aldığı ruhsatsız silahıyla sinirli bir şekilde eve gelen sanığın mağdur … ile tartışması ve silahla ateş etmeden hemen önce mağdura “Seni vurur öldürürüm” şeklinde sözler sarf etmesi, her ne kadar mağdurun hayati tehlike geçirmeyecek şekilde yaralandığı anlaşılmış ise de sanığın yakın mesafeden mağdurun hayati bölgesini hedef alarak ateş etmesi ve sanığın suçta kullandığı silahın elverişliliği birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, söz ve eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

23. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/584 Esas ve 2020/134 Karar sayılı 25/02/2020 tarihli kararı;

“…Sanık … ile katılan …’nın Kütahya ili, Merkez ilçesi, Karaöz köyünde ikamet ettikleri, çocuklarının evli olması nedeniyle aralarında sıhri hısımlık bulunduğu ancak dargın olup görüşmedikleri, Karaöz köyünde bulunan çeşmeden taşan suları kendi tarlasına yönlendirmek isteyen katılan …’nın olay günü köyde gördüğü iş makinesi operatörü tanık …’ten göstereceği yerde kazı yapmasını istediği, katılanın verdiği bu işi yapmayı kabul eden Bayram’ın sevk ve idaresindeki iş makinesine aldığı katılanla birlikte olay yerine doğru gitmeye başladıkları, akrabaları olan Havva ve … ile tarlasına fasulye toplamaya gelen sanık …’nın katılanın içerisinde bulunduğu iş makinesini çeşmeye doğru giderken gördüğü ve iş makinesinin ardından yaklaşık 200 metre mesafedeki çeşmeye doğru yürümeye başladığı, katılan ile iş makinesi operatörü …’in sanığın gelmesinden önce olay yerine vardıkları, katılanın gösterdiği şekilde …’in iş makinesi ile toprağı kazmaya başladığı, olay yerine gelen sanığın, yapılan kazı sonucu tarlasına gelen suyun kesileceğini düşünerek Bayram’dan kazı işini durdurmasını istediği, katılanın karşı çıkıp yerden aldığı taşı sanığa savurması ile katılanla sanık arasında kavga çıktığı, katılanın sanığı darp ettiği, sanığın ise yanında taşıdığı namlu uzunluğu 9 cm, kabza uzunluğu 10 cm, toplam uzunluğu ise 19 cm olan, tek yüzü keskin, sırt kısmı küt çakı bıçağı ile katılanın göğüs ve batın bölgelerine 3 kez vurduğu, olay yerine gelen tanıklardan … ile …’ın yaşanan kavgaya müdahale ederek sanıkla katılanı ayırdıkları, katılanı iş makinesine bindirerek olay yerinden uzaklaştırdıkları, katılanın kaldırıldığı hastanede yapılan ilk muayenesinde karın sağ yan duvarında 1 adet, sol üst kadranda 1 adet, sol arka aksiller hatta 1 adet birer cm’lik kesiler bulunduğunun görülmesi üzerine acil ameliyata alındığı, kalın bağırsaktaki 5 mm uzunluğundaki kesi ve minimal pnömotoraks nedeniyle yaşamsal tehlike geçiren katılanın, yapılan acil ameliyat ve sekiz gün kaldığı hastanedeki müdahale ve tedaviden sonra sağlığına kavuştuğu, sanığın ise baş bölgesinden basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde darp edilerek yaralandığı anlaşılan olayda; sanığın olay günü tarlasına gelen suyu kesmeye yönelik kazı yaptırdığını düşündüğü katılanın yanına suçta kullandığı toplam uzunluğu 19 cm olan bıçağı alarak olay yerine gitmesi, sanığın suçta kullandığı silahın elverişliliği, sanığın bıçakla yaptığı hamle sayısı ve yaptığı 3 hamlede de katılanın göğüs ve karın bölgesini hedeflemesi, sanığın bıçaklı saldırısı sonucu katılanın iç organ yaralanması ve pnömotoraks nedeniyle yaşamsal tehlike geçirmiş olması, katılana yönelik bıçaklı saldırısını ısrarla sürdüren sanığın eylemlerini, katılanın etkin direnmesi, olay yerinde bulunan tanıklar … ve …’ın kavgayı ayırmaya yönelik etkili müdahaleleri ve iş makinesine bindirilerek katılanın olay yerinden hızla uzaklaştırılması sonucu elinde olmayan nedenlerle sonlandırmak zorunda kalmış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

24. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/797 Esas ve 2020/175 Karar sayılı 12/03/2020 tarihli kararı;

“…Sanık …’nın olay tarihinde 17 yaşında olduğu, Ankara ili, Mamak ilçesinde ailesi ile birlikte yaşadığı, Kızılay semtinde bulunan bir pizzacıda paket teslimi yaptığı, zaman zaman kendisinden bu iş yerine ait broşürleri de dağıtmasının istendiği, mağdur …’in ise olay tarihinde 20 yaşında olduğu, Kızılay semtinde bulunan bir dönercide çalıştığı, olay gününden evvel sanıkla mağdur arasında, sanığın savunmasına göre dönercinin etrafında broşür dağıtmasından, mağdurun iddiasına göre ise sanığın dükkânlarının önünü kapatmasından, garsonların servis yapmasını engellemesinden kaynaklanan nedenlerle çeşitli tartışmalar yaşandığı, bu tartışmalar neticesinde sanığın, mağdur ve arkadaşları tarafından defalarca dövüldüğünü ileri sürdüğü, olay günü yine benzer nedenlerle sanıkla mağdur arasında tartışma yaşandığı, akşam Kızılay semtindeki iş yerlerinden Mamak ilçesindeki ikametlerine belediye otobüsü ile gidecek olan sanık … ile mağdur … ve …’in arkadaşları inceleme dışı mağdur … ile tanık …’ın otobüs durağında karşılaştıkları, mağdur …’in sanık …’i çalıştığı dönercinin önünde sorun çıkarmaması hususunda uyardığı, otobüse binen sanığın ineceği durakta mağdur ve arkadaşları tarafından dövüleceğini düşünerek babasını cep telefonu ile arayarak, babası …’dan Mamak Köprüsü altındaki otobüs durağına gelmesini istediği, durağa gelen …’nın oğlu sanığı beklemeye başladığı, otobüsten sanık ve mağdur … ile … ve tanık …’ın da inmeleri üzerine, sanık …, sanığın babası … ile mağdur … ve inceleme dışı mağdur … arasında kavga çıktığı, Mamak Köprüsü altındaki alanda meydana gelen kavga sırasında … ile mağdur …’in önce karşılıklı olarak yumruklaştıkları sonra yere düşerek kavgaya yerde devam ettikleri, sanık …’nın ise … ile bir süre kavga ettikten sonra yanında taşıdığı elle açılıp kapanabilen 7 cm uzunluğunda namlusu bulunan bıçakla …’ün sırtına iki kez vurarak …’ü basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladıktan sonra yerde babası ile boğuşan mağdur …’e de bıçakla iki kez vurduğu, mağdurun sol kürek kemiğinin 5 cm altından ve sol bel bölgesinden yaralandığı, mevcut 2 adet kesiden en az birinin göğüs boşluğuna ulaşmış olması nedeniyle mağdurun yaşamsal tehlike geçirdiği, sanığın babası …’in kavga sırasında yere düşürülüp kafasına tekme atıldığı esnada otobüs durağından tanımadığı ve yüzünü görmediği bir şahsın gelip kendilerini araladığını beyan ettiği, mağdur …’in ise Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesindeki ifadesinde yaşanan kavga sırasında durakta bulunan kişilerin araya girdiklerini ifade ettiği anlaşılan olayda; sanık … ile mağdur … arasındaki geçmişe dayalı tartışma ve kavgalardan kaynaklanan husumet bulunması, sanığın suçta kullandığı namlu uzunluğu 7 cm olan bıçağın öldürmeye elverişli oluşu, mağdurun vücudunun yaşamsal bölgelerinden olan sırt-karın bölgelerinin hedeflenmiş olması, darbe sayısı, bıçaklı saldırı sonucu en az bir bıçak darbesinin göğüs boşluğuna girerek yaşamsal tehlike doğurması, sanığın eylemine otobüs durağında bulunan kişilerin müdahalesi sonucu son vermiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

25. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/36 Esas ve 2020/357 Karar sayılı 09/07/2020 tarihli kararı;

“…Bolu ili, Kıbrıscık ilçesi, Karacaören köyünün muhtarı olan katılan … ile arkadaşı tanık …’nın, 20.09.2015 tarihinde saat 22.45 sıralarında tanık …’in işlettiği Dayının Yeri isimli meyhaneye sohbet etmek ve alkol almak amacıyla gittikleri, katılanla aynı köyden sanık …’nın da o sırada meyhanede alkol almakta olduğu, katılan ile tanık…’un başka bir masaya geçerek oturdukları, bir süre sonra sanığın köyde yaşanan su sorununu gündeme getirerek katılana hitaben “İşini doğru düzgün yap, benim suyum yok, bostanım kuruyor, muhtarlığını doğru yap” dediği, bunun üzerine katılanın, sanığa herhangi bir kusurunun bulunmadığını, köy genelinde su sıkıntısı yaşandığını, bir sorunu varsa yüz yüze köyde konuşmak istediğini, Dayının Yerine alkol almak amacıyla geldiği için bu konuları konuşmak istemediğini söylediği, aralarında çıkan tartışmada karşılıklı olarak küfürleştikleri, tanıklar… ile …’ın kavga çıkmasını önlemek amacıyla araya girdikleri ve tanık …’ın katılanı dışarı çıkarmak üzere kapıya doğru götürdüğü, bu sırada sanığın koltuk altından çıkardığı ruhsatsız tabancasıyla katılana doğru 1 el ateş ettiği, tanık …’ın müdahale ederek sanığın elinden tabancayı almaya çalıştığı sırada sanığın 1 el daha ateş ettiği, ilk atış sonrasında belinin sol kısmından yaralanan katılanın yere düştüğü ve sürünerek dışarı çıktığı, sanığın da dışarı çıkarak katılanın başına gelip elindeki tabancasını katılana doğru salladığı, katılanın sanığa “Yeğenim beni vurdun, beni vuracak kadar ben sana ne yaptım” dediği, sanığın da olay yerinden uzaklaşarak ilçe merkezindeki bir parka gittiği, kaldırıldığı hastanede hemen ameliyata alınan katılanın hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı, ayrıca adli muayene raporunda herhangi bir tespit yapılmamakla birlikte katılanın beyanında ikinci merminin sol el baş parmağının altından dördüncü parmağını sıyırarak geçtiği olayda; sanık ile katılan arasında önceye dayalı husumet olduğuna dair bir belirleme yapılamamakla birlikte olay anından önce köydeki su sıkıntısı yüzünden tartışma yaşanması ve sanığın katılana küfredip bağırmış olması, suçta kullanılan tabancanın niteliği göz önüne alındığında öldürmeye elverişli vasıta kullanılması, sanığın katılanın bel bölgesini hedefleyerek iki kez ateş etmesi, mermilerden birinin isabet ettiği vücut bölgesinin yeri, katılanın sol bel bölgesine isabet eden ateşli silah mermi çekirdeğinin sol fleksuar lateralde yaklaşık 5 cm’lik kolon ve sol böbrek etrafındaki dokuların yaralanmasına neden olarak yaşamsal tehlike doğurmuş olması, ilk atıştan sonra tanık …’ın sanığa müdahale ederek tabancayı elinden almaya çalıştığı sırada sanığın ikinci kez ateş etmesi karşısında; sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

26. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/486 Esas ve 2021/56 Karar sayılı 25/02/2021 tarihli kararı;

“…Ağrı ili, Diyadin ilçesi, Büvetli köyünde ikamet eden katılan …’in mensubu olduğu …ailesi ile aynı köyde oturan… ve… aileleri arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, 20.04.2009 tarihinde katılan …’in kardeşi olan …’in oğlu … …’in, sanık …’ın babası olan …’ı ateşli silahla yaraladığı, bu olay nedeniyle yörenin geleneklerine göre… ailesinin kan bedeli talep etmediği, ancak barışma şartı olarak … ve ailesinin Diyadin ilçesini terk etmelerini şart koşarak belirli bir tarihe kadar kendilerine süre verdikleri, ilçeyi terk etmeyi kabul eden … ve ailesinin kendilerine tanınan süre içerisinde bunu gerçekleştirememeleri nedeniyle iki aile arasında sağlanan barışın bozulduğu, İstanbul’da çalışmakta olup suç tarihi itibarıyla 15 yaşından küçük olan sanık …’ın olay tarihinden 15-20 gün önce Büvetli köyüne döndüğü ve …ailesinden herhangi birisini öldürmek üzere Çin yapımı Kalaşnikof tüfek ile yaklaşık 40 adet fişek temin ettiği, 22.03.2010 tarihinde sabah saatlerinde katılan …’in sevk ve idaresindeki… plaka sayılı Ford Transit marka araç ile yanında bulunan kardeşi … ve oğulları … ile … ile birlikte Büvetli köyünden Diyadin ilçe merkezine gittikleri, katılan …’e ait aracın köyden ayrıldığını gören sanık …’ın, katılan … ve yanında bulunanların köye döneceklerini düşünerek köye dönmek için kullanılan kara yoluna hâkim konumdaki Beroj Tepe isimli yerde daha önceden oluşturulmuş mevzide beklemeye başladığı, saat 16.00 sıralarında katılan …’in sevk ve idaresindeki Ford Transit marka aracın köye doğru ilerlediğini gören sanık …’ın bulunduğu mevziden araca ateş etmeye hazırlandığı ve kısa bir süre sonra Tap mevkisine gelip tüfeğin atış menziline giren araca yaklaşık 720 metre mesafeden önce tek tek sonra seri şekilde 31 el ateş ettiği, mermilerden bir tanesinin aracın sol ön kelebek camından geçip ön sağ koltukta oturan …’e isabet ettiği, aracın başka isabet almadığı, katılan … ile inceleme dışı katılanlar … ve …’in yara almadan kurtuldukları, inceleme dışı maktul …’in ise sol omuz hizasında köprücük kemiği üzerinden aldığı isabet nedeniyle ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar harabiyeti sonucu öldüğü olayda;

Babası …’ın, …ailesinden … …tarafından silahla yaralanması nedeniyle …ailesinden herhangi birisini öldürmeye karar verip bu amaçla olaydan 15-20 gün önce köye gelerek Çin yapımı Kalaşnikof tüfek temin eden sanık …’ın, olay günü köy içerisindeki evinden katılan … ve yanında bulunanların ilçe merkezine doğru gittiklerini görmesi üzerine aynı araçla geri döneceklerini düşünerek, dönüş yoluna hâkim konumdaki Beroj mevkisinde mevzilenmesi ve söz konusu aracın da katılan …’e ait olduğunu bilmesi karşısında, sanığın silahla saldırı eylemi esnasında katılan …’in ve kim olduklarını bilmemekle birlikte yanında bulunanların araç içerisinde olduğunu bildiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Amacı …ailesinden herhangi birisini öldürmek olan sanık …’ın, bulunduğu konum itibarıyla araç sürücüsü olan katılan …’in olduğu taraftan 720 metre mesafeden uzun namlulu otomatik tüfekle rastgele ateş etmesi, katılan …’in sevk ve idaresindeki aracın hareket hâlinde olması, bu nedenle hedef seçme imkânı bulunmayan sanık …’in, …ailesinden kim olursa olsun birisini öldürmek amacıyla aracı hedefleyerek ateş etmesi, saldırıda kullanılan uzun namlulu otomatik tüfekten yapılan atış sayısı, araca isabet eden merminin yeri birlikte değerlendirildiğinde; sanık …’ın gerçekleştirdiği silahla saldırı eylemi neticesinde zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan tüm sonuçlardan sorumlu tutulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, …ailesinden herhangi birisini öldürmek için katılan …’in içinde bulunduğunu bildiği araca otomatik tüfekle saldırı gerçekleştiren sanığın eylemi sonucunda, günlük hayat tecrübelerine göre araç içerisinde bulunan herkesin zarar göreceği muhakkak olduğundan sanığın katılan …’e yönelik eylemini de doğrudan kasıtla gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır.

Öte yandan, katılan …’in saldırıdan hiç yara almadan kurtulduğu anlaşılmış ise de, sanık …’ın, …ailesinden olan bireylere karşı beslediği husumet, sanığın suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, atış sayısı, araca ve inceleme dışı maktule isabet eden merminin yeri, isabet alan aracın hareket hâlinde olması nedeniyle belli bir kişiyi hedef alma imkânının olmaması ve sanığın araçta bulunan herhangi biri veya birilerini öldürmeye yönelik kastının bölünemeyecek oluşu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılan …’e yönelik eyleminin tasarlayarak kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğu kabul edilmelidir…”

27. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/624 Esas ve 2021/150 Karar sayılı 30/03/2021 tarihli kararı;

“…Bir tarafta sanık …, kardeşi inceleme dışı sanık … ve inceleme dışı mağdur sanık …’nun bulunduğu 1. grup ile diğer tarafta mağdurlar …, …, inceleme dışı mağdur sanık … ve inceleme dışı sanık …’nın bulunduğu 2. grubun olay günü 27.10.2012 tarihinde Kılavuzlu Parkı ve Dereli köyünde alkol aldıktan sonra aynı gün saat 22.30 sıralarında Şeyh Adil Mahallesi 24. Sokak’ta bulunan parkın içerisinde karşılaştıkları, mağdur … ve inceleme dışı mağdur sanık … arasında önceye dayanan münakaşanın hangi tarafça çıkarıldığı tespit edilemeyen tartışmaya ve akabinde kavgaya dönüştüğü, inceleme dışı mağdur sanık …’in mağdur …’ye bir yumruk vurduğu, mağdur …’nin de inceleme dışı mağdur sanık …’e yumrukla vurduğu, bunun üzerine sanık …’ın olaydan sonra kendi rızası ile teslim ettiği ekmek bıçağı ile mağdur …’nin sol göğsüne bıçakla vurduğu, mağdur …’nin yere düştüğü, bu esnada mağdur …’yi kurtarmaya çalışan inceleme dışı mağdur sanık …’yı kolundan basit bir tibbi müdahale ile giderilebilcek şekilde yaraladığı, kavgayı ayırmaya gelen inceleme dışı mağdur …’yı da elindeki bıçakla kalçasından basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, yerde yatmakta olan mağdur …’nin bu kez boynuna ve karnına bıçakla vurmaya devam ettiği, bu aşamada araya girip mağdur …’yi yerden kaldırmak isteyen mağdur …’i de sol koltuk altı bölgesine bıçakla vurarak hayati tehlike geçirecek şekilde yaraladığı, mağdur … ile inceleme dışı mağdur …’ın mağdur …’yi birlikte araçla hastaneye götürdüğü, mağdur …’nin hayati tehlike geçirdiği ve ameliyata alındığı olayda;

1- Sanık …’in mağdur …’a yönelik eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturduğu; sanığın kavga ortamında olaydan sonra teslim ettiği mavi beyaz plastik saplı kesici kısmı 12 cm, sap kısmı 13 cm olan öldürmeye elverişli ekmek bıçağı ile önce mağdur …’nin sol göğsüne bıçakla vurduktan sonra mağdurun yere düşmesine rağmen boynuna ve karnına bıçakla vurmaya devam ederek mağduru sol koltuk altı göğüs bölgesindeki yaralanmanın toraksa nafiz hayati tehlike geçirecek nitelikte olduğu, sanığın eylemine diğer mağdur …’ün müdahalesi sonucu son vermek zorunda kaldığının anlaşılması karşısında; sanığın olayda kullandığı ekmek bıçağının öldürmeye elverişli olması, mağdur …’deki yaralanmaların niteliği ve sayısı sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının kasten adam öldürme suçuna teşebbüse yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

28. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/446 Esas ve 2021/230 Karar sayılı 01/06/2021 tarihli kararı;

“…Yaklaşık 1,5 yıldır nişanlı olan sanık … ile maktul …’nin 15.07.2017 tarihinde yapılacak düğünleri için hazırlık yapıp evlerine eşya yerleştirdikleri, 03.07.2017 tarihinde maktul …’in, evdeki mobilyalardan birinin tamiri için sanık …’u aradığı ancak uzun bir süre kendisine ulaşamadığı, maktul …’in kendisini aradığını sonradan fark eden sanık …’un maktulü aradığı, maktulün sanığa telefonuna uzun süre bakmaması nedeniyle bağırdığı ve küfrettiği, daha sonra maktul …’in saat 16.30 sıralarında, sanık …’dan birlikte yaşayacakları evin anahtarını almak için arkadaşları olan Deniz ve Serkan ile birlikte araçla sanık …’un ailesiyle birlikte yaşadığı eve gittikleri, Deniz ve Serkan’ın maktul …’i aşağıda bekledikleri, maktul …’in sanık …’un evine tek başına gittiği, o esnada evde sanık …’un yanında kuzeni olan inceleme dışı sanık Fatih Ardıç’ın da bulunduğu, maktul …’in eve girer girmez önceki tartışma nedeniyle sanık …’a bağırarak küfrettiği, aralarında çıkan tartışmanın büyümesi üzerine maktul …’in elektrikli süpürgenin sapını eline alarak sanık Ayşegül’ü darbetmeye başladığı, Fatih Ardıç’ın araya girmek istediği ancak maktul …’in Fatih Ardıç’ı itekleyerek uzaklaştırdığı, sanık …’un mutfağa yöneldiği, maktul …’in ise sanığın üzerine gitmeye devam ettiği, bu esnada mutfak tezgâhı üzerinde bulunan bıçağı eline alan sanık …’un, üzerine gelmekte olan maktul …’in sol göğüs bölgesine doğru elindeki bıçağı 1 kez sapladığı, maktulün yere yığıldığını ve üzeriden kan geldiğini gören sanık …’un, maktulün aşağıda bekleyen arkadaşlarını çağırdığı ve maktul …’i birlikte hastaneye götürdükleri, maktul …’in, sol 5. interkostal aralık ön aksiler hattan vücuduna giren ve sol akciğer orta lobu tam kat keserek perikardı kesen ve sonrasında sol ventrikül duvarını keserek sol ventrikül arka kısmında papiller kasta trajesi sonlanan delici kesici alet yaralanması nedeniyle iç organ kesisinden oluşan iç kanama sonucu öldüğü olayda;

Evlilik hazırlığı içerisinde olup 1,5 yıldır nişanlı olan sanıkla maktul arasında olay öncesinde öldürmeyi gerektirecek ölçüde bir husumet olduğuna dair kesin bir belirleme yapılamamakla birlikte, olay tarihinde maktul …’in, telefonlarına uzun süre bakmayan sanığa bağırarak küfretmesi ve akabinde evde yaşanan tartışma sırasında küfürlerine devam ederek eline aldığı elektrik süpürgesi sapıyla sanığı darbetmesi karşısında, sanık …’un yaşanan tartışma esnasında maktule duyduğu kızgınlık nedeniyle öldürme suçu bakımından elverişli nitelikteki bıçağı eline alması, maktulde tek bir bıçak darbesi olmasına rağmen sanığın, maktulün hayati nitelikteki sol göğüs bölgesini hedef alarak maktulün akciğer ve kalbini yaralayacak ölçüde ve şiddetle bıçaklamış olmasıyla birlikte sanığın olay esnasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu ve eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir…”

29. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/445 Esas ve 2021/299 Karar sayılı 22/06/2021 tarihli kararı;

“…Maktul … ile katılan …’ın kardeş oldukları, … ilinin … ilçesinde mobilya üreterek satış yaptıkları, sanık … ile …’in kardeşi inceleme dışı sanık …’nın da kardeş oldukları ve maktulün iş yerinin karşısında mobilya imalatı ile uğraştıkları, maktul ile sanığın arasında ticari ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlık bulunduğu, bu nedenle olay tarihinden bir gün önce sanık … ile maktul … ve …’ın kardeşi arasında tartışma çıktığı, sanık …’nın irice bir taş parçasını maktul … ve …’ın bulunduğu araca savurduğu, araçtan inen …’a yumrukla vurarak basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı ve …’nin kulağındaki işitme cihazının parçalanmasına neden olduğu, sanığa engel olmak isteyen maktulün, eline geçirdiği bir sopa ile sanığa vurarak sanığı basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, tarafların Siteler Polis Merkezine giderek birbirlerinden şikâyetçi oldukları, olay günü maktul … ve kardeşi katılan …, arkadaşları … ve …’un öğle yemeğini yemek için tanık …’in işlettiği lokantaya gittikleri, lokanta dışında 5×10 tabir edilen kalası alarak maktul ve katılanı beklemeye başlayan sanık …’nın lokantadan çıkan maktulün arkasından yaklaşarak maktulün baş bölgesine elindeki kalın kalasla şiddetli bir şekilde bir kez vurduğu, aldığı darbenin tesiri ile maktulün yere düşüp hareketsiz kalması üzerine sanığın lokantaya girerek maktulün kardeşi katılan …’ye de elindeki kalasla saldırdığı ancak etrafta bulunanların müdahalesi üzerine suçta kullandığı aletle olay yerinden aracına binerek kaçtığı, maktul …’ın kaldırıldığı hastanedeki tüm tıbbi müdahalelere karşın 22.10.2015 tarihinde hayatını kaybettiği, Adli Tıp Kurumu … Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesince düzenlenen otopsi raporunda; maktulün künt kafa travmasına bağlı kafatası kubbe ve kaide kemik kırıkları ile birlikte beyin zarı kanaması ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğünün bildirildiği anlaşılan olayda; maktul ile sanık arasında bir gün önce de kavgayla sonuçlanan husumet bulunması, sanığın suçta kullandığı 5×10 tabir edilen kalın kalasın başa havale edildiğinde ölüme neden olabilecek elverişli bir alet oluşu, sanık tarafından maktulün başının özellikle hedef alınması, sanığın elindeki kalın kalasla maktulün başına çok şiddetli bir şekilde vurması, bu şiddetli darbe sonucu maktulün başında kafa kubbe ve kaide kemiklerinde birden fazla kırık ve beyin kanamasına yol açılmış olması, darbenin tesiri ile maktulün yere düşüp hareketsiz kalması üzerine sonuç aldığını düşünen sanığın eylemini maktulün kardeşi katılan …’ye karşı devam ettirmesi, etrafta bulunanların müdahalesi üzerine suçta kullandığı aletle olay yerinden aracına binerek kaçmış olması hususları göz önüne alınarak, sanığın olay öncesi, olay sırası ve olay sonrasındaki davranışları bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının, kasten öldürme suçunun kanuni tanımındaki unsurları bilerek ve isteyerek, doğrudan kasıtla maktul …’ı öldürmeye yönelik olduğu kabul edilmelidir.

30. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1323 Esas ve 2021/314 Karar sayılı 29/06/2021 tarihli kararı;

“…İkinci uyuşmazlık konusunda anlatıldığı şekilde gelişen olayda; sanık …’nın, kendisiyle birlikte yaşamına son vermek isteyen maktul …’u da öldürmek amacıyla, sevk ve idaresindeki aracı … Nehri’ne doğru hızlı bir şekilde bilerek ve isteyerek sürmesi, başka bir deyişle sanık …’nın öldürme kastıyla hareket ettiğinin anlaşılması, her ne kadar camları açık olsa da deniz, göl veya nehir gibi yoğun sulara gömülen aracın içinde bulunan kişi veya kişilerin boğularak ölmelerinin günlük hayat tecrübelerine göre mutlak oluşu ve mutlak olan bu neticenin de gerçekleşmiş olması karşısında, sanığın doğrudan kasıtla hareket ettiği, olası kasıt hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir…”

Eylemlerin Kasten Yaralama Suçu Olarak Kabul Edildiği Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları

1. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/135 Esas ve 2022/470 Karar sayılı 22/06/2022 tarihli kararı;

“…Olaydan önce arkadaş olan ve aralarında husumet bulunmayan taraflardan sanığın elinde herhangi bir alet bulunmayan katılandan beklenmedik bir şekilde cinsel saldırıya maruz kalması üzerine saldırı ile orantısız bir şekilde alkollü olan katılanı önce araç içerisinde, daha sonra araç dışarısında bıçaklayarak hayati tehlike geçirmeyecek, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaraladıktan sonra eylemine devam etme imkânı varken katılana ait araca binerek olay yerinden uzaklaştığının anlaşılması karşısında, sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları ile meydana gelen tehlike ve zararın boyutu bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının haksız tahrik altında kasten yaralama suçuna yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

2. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/402 Esas ve 2022/370 Karar sayılı 24/05/2022 tarihli kararı;

“…“Niye bağırıyorsunuz, biz buraya eğlenmeye geldik, bağırmayın” diye tepki göstermesi üzerine katılan …’ın, tanık …’ya “Sen bağırma, seninle alakalı değil” diye karşılık vermesi sonucu katılan … ile tanık … arasında kavga çıktığı, tanık … ve sanık …’in bu kavgada tanık …’nın yanında yer aldıkları, işletme sahibi tanık …’in kurusıkı tabancasıyla havaya iki el ateş etmesi üzerine kavganın sona erdiği, sanık ile tanıkların araçlarına binmek üzere dışarı çıktıkları, tanık …’nın ceketini birahanede unutması üzerine sanık … ile tanık …’nin ceketi almak üzere birahaneye döndükleri, bu esnada sanık …’in merdivenden inmekte olan katılan … ile karşılaşması üzerine aralarında tekrar tartışma çıktığı, katılan …’ın elinde bulunan boş kutuları sanık …’e fırlattığı, sanığın ise elindeki bıçakla katılanı batın sol üst kadranda batına … ve yaşamsal tehlike geçirmesine neden olacak şekilde ve batın sol ön alt kadran, ön aksiller hat SİAS superior ve sağ uyluk bölgelerinden basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde 4 bıçak darbesiyle yaraladığı, sanığın da basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde sol elinden ve sağ dirseğinden yaralandığı, katılan …’ın bu yaraların etkisiyle yere düştüğü esnada sanık … ile tanıkların kaçtıkları olayda; sanık ile katılan arasındaki husumetin öldürmeyi gerektirir derecede olduğuna dair kesin bir belirleme yapılamaması, katılan … 4 bıçak darbesiyle yaralanmış ise de, bu yaralardan sadece batına … olan bir tanesinin hayati tehlikeye neden olması, sanık …’in kendisinin de saldırıya maruz kaldığı hareketli ortamda eylemini gerçekleştirdiği ve diğer yaraların tamamının kesi şeklinde olup basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikte olduğu göz önüne alındığında bıçağı rastgele savurduğunun anlaşılması, sanığın, yere düşen katılana yönelik eylemini devam ettirme ve ölüm neticesini alma imkânı varken olay yerinden kaçarak gitmesi karşısında; sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının yaralamaya dönük olduğu ve eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir…”

3. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/248 Esas 2009/82 Esas 31/03/2009 tarihli kararı;

“…A’nin, sanığın üzerinde bulunan mağduru tutup kaldırma biçiminde gerçekleşen müdahalesinin “engel neden” sayılamayacağı, mağdurla arasında ciddi bir husumet tespit edilemeyen sanığın tek bıçak darbesini vurduktan sonra, eylemini sürdürmek istediğini gösteren herhangi bir delilin bulunmadığı ve olayda o sırada edinilen kesici kısmı 10 cm uzunluğundaki bıçağın kullanılmış olması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; itiş-kakış ortamında mağdurun sol göğüs bölgesine vurularak hayati tehlike geçirecek düzeyde yaralanmasına yol açan bir bıçak darbesi tek başına öldürme kastının bulunduğunu göstermeyeceğinden, yaralama kastıyla hareket edildiğinin kabulünde zorunluluk vardır…”

4. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/114 Esas ve 2011/150 Karar ve 28/06/2011 tarihli kararı;

“…İstanbul’da cafe-bar işleten sanık N..ile üniversite öğrencisi S..’un İzmir’e gelip, Manisa Celal Bayar Üniversitesinde okuyan kız arkadaşları Ç. ve Ş..ile buluştukları, önce bir yerde bir miktar alkol alıp kokoreç yemeğe gittikleri, Ç. ile N.’ın tartışmaları yüzünden huzurlarının kaçtığı, yemek yemeden kalktıkları, İzmir’in eğlence merkezi olan Alsancak Semtindeki Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinde, saat 23.30 sularında yürümeye başladıkları, Ç..’nın sinirli halini sürdürdüğü, Ç.’ya öfkelenen N.’ın da Ş. ile birlikte önden yürüdüğü, S.’un da Ç.’yı yatıştırmaya çalıştığı, Ç.’nın bağırarak çantasını yere attığı, o sırada aynı caddede mühendislik fakültesi mezunu olan mağdurlar T. ve D..’nın yanlarında tanık M.olduğu halde yürüdükleri, biraz alkollü olan bu kişilerin birbirlerine okul anılarını anlatarak yüksek sesle konuşup gülüştükleri, çantasını yere atan Ç..’nın bağırıp çağırmalarını gören bu üç gençten D.’nın, “bir kızı taşıyamıyorsan bırak git” şeklinde söz söylediği, M.’in de “höyt” diye bağırdığı, duruma ve sarf edilen sözlere alınan S.’un “bize mi söylüyorsun” diye döndüğü, ancak karşısında üç kişi olduğu için önden gitmekte olan N.’a seslendiği, S.’un katılan T.’nın üzerine yürüyüp göğsüne bir yumruk vurması ile kavgaya tutuştukları, olay yerine koşan N.’ın elinde bulunan ve ele geçirilemeyen kesici ve batıcı bir alet ile mağdur D.’ya vurmaya başladığı, N.’ın yere düşen D.’ya karşı darbelerine devam ederek 15 adedi yaşamı tehlikeye sokmayacak şekilde ve basit müdahale ile giderilebilecek nitelikte, göbek sol yanındaki bir adedinin ise yaşamı tehlikeye sokacak düzeyde olmak üzere 16 yerinden bıçakladığı, ardından T.ile kavga eden S.’un yanına gittiği ve T.ya da vurarak aynı aletle birisi yaşamı tehlikeye sokacak şekilde, diğeri tehlikeye sokmayacak ama basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek düzeyde T.’yı da yaraladığı, olay sonrası mağdurların yaya olarak Alsancak Devlet Hastanesine gittikleri, sanıkların da N.’a ait … marka araçla kaçtıkları, çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen ekiplerin tanık F..’ın göstermesi ile önce olay yerine yakın bir yerde taksiye binmek üzere olan tanıklar Ç. ve Ş.’yı, sonra da Sahil Bulvarı üzerinde araçla ilerlemekte olan sanıkları yakaladıkları anlaşılmış olup, açıklanan bu oluş konusunda Özel Daire ile yerel mahkeme arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Sanık N.’ın mağdur D.’yı 1 adedi yaşamını tehlikeye sokacak düzeyde, 15 adedi ise basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde 16 yerinden yaraladığı, herhangi bir engel neden bulunmadığı ve eylemine öldürücü etkinlikle devam etme olanağı olduğu halde, diğer darbeleri ölüm sonucunu yaratmayacak biçimde sürdürdüğü, sonra D.’yı bırakıp, S. ile T.’nın yanına giderek, onları ayırmaya çalıştığı ve mağdur T.’yı da 1 tanesi yaşamını tehlikeye sokacak düzeyde diğeri ise yaşamını tehlikeye sokmayacak ancak basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde 2 yerinden yaraladığı, sanık S.’un ise mağdur T.’yı yaşamını tehlikeye sokacak şekilde bir darbe ile yaraladığı somut olayımızda, arala¬rında önceye dayalı öldürmeyi gerektirecek husumetleri olmayan ve çıkan tartışma nedeniyle gece geç saatlerde aniden gelişen ve hedef seçme olanağı bulunmayan kavganın hareketli ortamında, ele geçmeyen kesici aletlerle mağdurları yaralayan sanıkların eyleminde, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile 1. Ceza Dairesinin süreklilik kazanmış uygulamaları ile hayati tehlike yaratan isabetlerin bir adetle sınırlı kalması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların öldürme kastıyla hareket ettikleri kuşkulu kalmaktadır.

Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, sanıklar N. ve S.’un mağdurlar D.a ve T.’yı öldürme kastları ile hareket ettiklerini gösteren kesin ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığından, eylemlerinin kasten yaralama olarak kabulünde zorunluluk bulunmaktadır…”

5. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/716 Esas ve 2013/627 Karar sayılı 24/12/2013 tarihli kararı;

“…Katılanın sanığın kardeşinin eşi olduğu, olay tarihinde ahıra eşya koyma meselesi yüzünden tartıştıkları, katılanın hakaret ederek üzerine yürümesi nedeniyle yaşanan boğuşma esnasında sanığın, hareketli ortamda bıçakla katılanın sol batın, baş, sol omuz, sol kol ve boyun bölgesine toplam 5 darbe vurduğu, batına nafiz bir adet yaralanmanın herhangi bir iç organ veya damar yaralanması meydana getirmeksizin hayati tehlikeye neden olduğu, diğer yaraların ise yumuşuk doku seyirli olup basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu, katılanın 100-150 metre kaçtıktan sonra düşüp bayıldığı, katılanın peşinden koşmayan sanığın olay yerinden kaçtığı şeklinde gerçekleşen olayda, sanıkla katılan arasında öldürmeyi gerektirir herhangi bir husumetin bulunmaması, suçta kullanılan bıçak öldürme eylemini gerçekleştirmeye elverişli olduğu halde, sanığın beş darbesinden yalnızca bir tanesinin iç organ ve damar harabiyeti meydana getirmeksizin hayati tehlikeye yol açıp, diğerlerinin ise basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olması, sanığın yaralı halde kaçan katılanı yakalayıp eylemine devam etme imkanı varken devam etmemiş bulunması hususları birlikte göz önüne alındığında, sanığın eyleminin kasten yaralama olarak kabulü gerekmektedir.

6. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/135 Esas ve 2014/164 Karar sayılı 01/04/2014 tarihli kararı;

“…Kızkardeşi ile mağdur Kerem’in arkadaşlık kurmasına kızan sanığın, olay günü bu hususta mağdur Kerem ile tartıştıktan sonra kendisini araçla takip ederek seyir halinde iken birkaç kez mağdurun aracına doğru ateş etmesi, akabinde ağabeyinin işyerine doğru girmeye çalışan mağdur Kerem’ e doğru araçtan bir kez ateş ederek kaçması şeklinde gerçekleşen olayda, sanık ile mağdur arasında öldürmeyi gerektiren ciddi bir husumetin olmaması, mağdurda herhangi yaralanmanın meydana gelmemesi, engel bir durum bulunmamasına rağmen sanığın eylemine devam etmemesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin silahla kasten yaralama suçuna teşebbüs niteliğinde olduğu kabul edilmelidir….”

7. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/65 Esas ve 2014/422 Karar sayılı 14/10/2014 tarihli kararı;

“…Sanığın ailesine ait tavukların katılanın ekili bahçesine girip zarar vermesi nedeniyle çıkan tartışma sırasında sanığın ele geçirilemeyen keserin künt kısmı ile katılanın kafasına bir kez vurarak sağ pariatel bölgede çökme kırığı oluşturacak şekilde yaraladığı ve bu yaralanma nedeniyle katılanın hayati tehlike geçirdiği sabit olan olayda, sanıkla katılan arasında öldürmeyi gerektirecek boyutta ciddi bir husumetin bulunmaması, olayın ani gelişmesi, katılandaki yaralanmanın sayısı ve niteliği, suçta kullanılan keserin öldürme eylemini gerçekleştirmeye elverişli olmasına rağmen sanığın tek darbeyle yetinmesi ve önemli bir engel bulunmamasına rağmen kendiliğinden eylemine son vermesi hususları birlikte göz önüne alındığında, sanığın eyleminin kasten yaralama olarak kabulü gerekmektedir…”

8. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/443 Esas ve 2015/40 Karar sayılı 10/03/2015 tarihli kararı;

“…Mağdurun taksicilik yapan ağabeyinin icra müdürlüğünce yapılacak haciz işlemi için icra heyetini sanık B.. D..’ın ağabeyi İ.. D..’ın işlettiği Duranoğlu kasabına götürdüğü, İ..in haciz memuru ve alacaklıyı dükkanına getiren Hidayet’e “sen mi getirdin bunları lan” demesi üzerine çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, kavga sonrasında Hidayet, İbrahim ve M.. D..’ın yaralandıkları, bu olay nedeniyle aynı gün tarafların Erzin Emniyet Müdürlüğüne götürüldükleri, emniyet müdürlüğünde ifade alma işlemlerinin devam ettiği sırada tarafların yakınlarının emniyet müdürlüğü etrafında toplandığı, iki grup arasında karşılıklı söz atma ve tehdit eylemlerinin yaşandığı, görevlilerin ikazları sonucunda tarafların emniyet müdürlüğü etrafından ayrılmakla birlikte çevrede bulunan kahvehanelerde beklemeye başladığı, soruşturma işlemlerinin tamamlanmasının ardından ilk olaya karışan şüphelilerden İbrahim’in emniyetten ayrılmasına müsade edildiği, sanık Barış ile ağabeyi ibrahim’in birlikte yaya olarak emniyet müdürlüğünden çıktıkları, bir süre yürüdükten sonra İsalı Köprüsü yakınlarında tanık Hasan ile karşılaştıkları, tanık Hasan’ın aracıyla onları dükkana bırakmayı teklif ettiği, tanık Hasan’ın teklifi üzerine araca bindikleri, tanık H.’ın aracıyla manevra yaptığı sırada mağdurun yanında açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen şahıslarla birlikte tanık H..’ın kullandığı aracın yanında durduğu, her iki araçta bulunan şahısların araçlardan indikleri, taraflar arasında başlayan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine saldırdıkları, kavgayı gören ve olay yerinin yakınında bir kahvede bulunan yakınlarınında kavgaya dahil olmasıyla kavganın büyüdüğü, tanık polis memuru M….’in kavgayı ayırmak için müdahale edip silahıyla havaya ateş etmesi sonucu tarafların ayrıldığı, kavga sırasında sanığın bıçakla mağdura batına nafiz olacak şekilde bir kez vurarak kolon, ince bağırsak ve diafragma yaralanmasına ve yaşamsal tehlike geçirmesine neden olacak şekilde yaraladığı anlaşılan olayda;

Sanığın ifade işlemleri tamamlanan ağabeyini almak için emniyete gelip, ağabeyi ile birlikte yaya olarak emniyetten ayrıldıktan kısa bir süre sonra yolda karşılaştıkları tanık H…. aracına bindikleri sırada mağdurun aracıyla yanında arkadaşları olduğu halde olay yerine gelmesi üzerine aniden kavganın başlaması, sanığın ani gelişen hareketli kavga ortamında mağdurun hayati bölgesine bilerek ve isteyerek vurduğuna ilişkin kesin bir belirlemenin yapılamayışı, mağdurda tek bıçak darbesinin bulunması, yaklaşık otuz kişinin karıştığı karşılıklı kavgada sanığın mağdura vurduğu ilk darbe sonrasında öldürmeye yönelik sonucu elde ettiğini belirlemesinin mümkün olmayışı, oluşan yaralanma sonrasında sanığın eylemini devam ettirmek istediğini gösterir veya olay sırasında engel bir hal oluştuğuna ilişkin kesin delillere ulaşılamaması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın eyleminin kasten yaralama olarak kabulü gerekmektedir…”

9. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/535 Esas ve 2016/329 Karar sayılı 27/09/2016 tarihli kararı;

“…Sanığın olay gecesi arkadaşı ….. ile kaldırımda yürürken, karşı yönden gelen katılan …, katılanın akrabaları ….. ve …. ile arkadaşları …. ve ….’dan oluşan grubun yanından geçtikleri sırada, sanığın elindeki çöpü ….’nin bulunduğu yöne doğru atması üzerine, önce …. ile sanık arasında, daha sonra …..’in de dahil olması ile, sanığın bulunduğu iki kişilik grupla, katılanın dahil olduğu beş kişilik grup arasında kavga çıktığı, geceleyin meydana gelen bu kavga sırasında, sanığın yerden aldığı taş parçasını katılana doğru savurduğu ve hemen olay yerinden kaçarak uzaklaştığı, taşın başına isabet etmesi sonucu katılanın kafatasında oluşan çökme kırığı nedeniyle yaşamsal tehlike geçirecek şekilde yaralandığı olayda; katılanla daha önceden tanışmayan ve aralarında husumet bulunmayan sanığın, ani gelişen hareketli kavga ortamında katılanın baş bölgesini bilerek ve isteyerek hedeflediğine ilişkin kesin bir belirlemenin yapılamayışı, katılanda bir adet yaranın bulunması, katılanın dahil olduğu tarafın sayıca daha üstün olduğu karşılıklı kavgada, sanığın katılana taş parçasını savurduktan sonra beklemeksizin olay yerinden kaçarak uzaklaşması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin kasten yaralama olarak kabulü gerekmektedir…”

10. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/130 Esas ve 2016/376 Karar sayılı 25/10/2016 tarihli kararı;

“…Sanığın babasından para istemesi ve babasının da vermemesi nedeniyle tartıştıkları esnada, mağdurun sanığı “niye terbiyesizlik yapıyorsun” diyerek uyarması üzerine aralarında kavga çıktığı, karşılıklı darp sırasında sanığın meyve bıçağı ile mağdurun batın sol üst kısmına bir kez vurarak diafragma hasarına neden olacak şekilde yaraladığı ve bu yaralanma nedeniyle mağdurun hayati tehlike geçirdiği anlaşılan olayda; mağdurla arasında husumet bulunmayan sanığın, ani gelişen hareketli kavga ortamında mağdurun hayati bölgesine bilerek ve isteyerek vurduğuna ilişkin kesin bir belirlemenin yapılamayışı, sanığın tek darbeyle yetinmesi ve engel bir neden bulunmamasına karşın kendiliğinden fiiline son vermesi hususları birlikte göz önüne alındığında, eyleminin kasten yaralama olarak kabulü gerekmektedir…”

11. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/843 Esas ve 2016/379 Karar sayılı 25/10/2016 tarihli kararı;

“…Olay günü, gece saat 02.30 sıralarında alkol alarak dolaşmakta olan sanık ile …’ın Alanya iskelesinde karşılaştıkları, sanığın tartışmaya başladığı ….’ın yüzüne yumrukla vurması sonucu kavga çıktığı, ….’ın arkadaşları olan mağdur ile tanık …’in kavgaya müdahale ettikleri sırada, sanığın üzerinde taşıdığı bıçağı çıkarıp sallamaya başladığı, bu esnada mağdurun batın üst bölgesine isabet eden tek bıçak darbesi sonucu karaciğer ve midesinden yaralanarak yaşamsal tehlike geçirdiği, yaşanan kavganın polis memurlarının gelmesi ile sona erdiği anlaşılan olayda; mağdurla aralarında husumet bulunmayan sanığın ani gelişen hareketli kavga ortamında mağdurun hayati bölgesine bilerek ve isteyerek vurduğuna ilişkin kesin bir belirlemenin yapılamayışı, mağdurda tek bıçak darbesinin bulunması, mağdurun dahil olduğu tarafın sayıca daha üstün olduğu karşılıklı kavgada sanığın mağdura vurduğu ilk darbe sonrasında öldürmeye yönelik sonucu elde ettiğini belirlemesinin mümkün olmayışı, oluşan yaralanma sonrasında sanığın eylemini devam ettirmek istediğini gösterir kesin delillere ulaşılamaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin kasten yaralama olarak kabulü gerekmektedir…”

12. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/631 Esas ve 2016/391 Karar sayılı 01/11/2016 tarihli kararı;

“…Sanık ile katılanın uzun süre arkadaşlık yaptıkları, sanığın katılanla evlenmek istediği, katılanın ise sanığı reddettiği, olay günü sanığın katılana “beni bırakamazsın, benimle birlikte olacaksın” dediği, katılanın oradan uzaklaşmak istemesi üzerine ise katılanı sağ alt ekstremiteden basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte altı bıçak darbesiyle, sol alt ekstremiteden ise en az biri femoral arter, safen ven ve peroneal sinir yaralanmasına neden olacak ve hayati tehlike oluşturacak nitelikte iki bıçak darbesiyle yaraladığı, katılanın sanığa “üç çocuğum var, ne olur beni öldürme” diye yalvarması üzerine eylemini sonlandırdığı anlaşılan olayda, sanıkla katılan arasında öldürmeyi gerektirecek boyutta bir husumetin bulunmaması, sanığın hedef seçme imkanı olmasına rağmen katılanın hayati önem taşıyan bölgelerine vurmaması, katılanın vücudunda meydana getirilen yaraların yeri ve nitelikleri ile engel bir neden bulunmamasına karşın sanığın kendiliğinden eylemine son vermesi hususları birlikte göz önüne alındığında, eyleminin kasten yaralama olarak kabulü gerekmektedir…”

13. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/1103 Esas ve 2016/441 Karar sayılı 22/11/2016 tarihli kararı;

“…Olay günü alkollü olan sanığın, Erzurum il merkezinde, yoğun yaya trafiğinin bulunduğu Cumhuriyet Caddesinden Çaykara Caddesine doğru yürüdüğü sırada, karşı yönden gelen mağdur …’e herhangi bir sebep göstermeksizin “hayırdır ne bakıyorsun” diyerek sataştıktan sonra toplam uzunluğu 63 cm olan döner bıçağı ile başına bir kez vurup saçlı deride 4-5 cm ebadında kesi oluşturarak, mağduru basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, kaçan mağduru takip etmeyip aynı cadde üzerinde yürümeye devam ettiği ve Çaykara İş Merkezinde bulunan ….Pastanesinin önünde, bu kez diğer mağdur …’a elindeki döner bıçağını sallayıp sağ kolundan ve sağ elinden basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, buradan kaçan sanığın inceleme dışı katılan …’ü de yaşamsal tehlike geçirecek şekilde yaraladıktan sonra eylemlerine son verdiği ve bir gün sonra yakalandığı olayda; sanıkla mağdurlar arasında önceden herhangi bir tanışıklık ve husumet bulunmaması, sanığın olayda kullandığı alet her ne kadar öldürmeye elverişli ise de; mağdur …’e tek, …’a ise sağ kol ve sağ elde olmak üzere iki darbe vurması, mağdurlarda meydana gelen yaralanmaların basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olması, sanığın ciddi bir engel neden bulunmamasına karşın mağdurlara yönelik eylemlerini devam ettirmekte ısrarcı olmaması ve eylemlerine son vererek olay yerlerinden uzaklaşması, farklı ortamlarda ve değişik zamanlarda gerçekleştirilen eylemlerde kasıt birlikteliğinin bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın her iki mağdura yönelik eylemlerinin kasten yaralama olarak kabulü gerekmektedir…”

14. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/327 Esas ve 2016/451 Karar sayılı 29/11/2016 tarihli kararı;

“…Mağdur …’in sanıklardan birisini kuzenine benzetip uzun süre sanıklara bakması nedeniyle, sanıkların mağdurun yanına gidip “bize neden ters ters bakıyorsun” dedikleri, mağdurun birisine benzettiğini söylemesine rağmen aralarında tartışma çıktığı, tartışmanın kavgaya dönüştüğü, önce sanık … ile tanık’ın, sanık … ile mağdurun kavga ettikleri, bir süre sonra sanık …’in tanık’tan ayrılıp, sanık … ile kavga etmekte olan mağdurun sırtına vurduğu ve elindeki bıçağı mağdura salladığı ancak mağdurun vücuduna isabet etmediği, daha sonra ise sanık …’un bıçak ile mağdurun sol koltuk altı bölgesine bir kez vurarak diafragma lezyonuna neden olacak şekilde yaraladığı ve bu yaralanma nedeniyle mağdurun hayati tehlike geçirdiği anlaşılan olayda; sanıklarla mağdur arasında husumet bulunmaması, olayın ani gelişmesi, hareketli kavga ortamında mağdurun hayati bölgesine bilerek ve isteyerek vurulduğuna ilişkin kesin bir belirlemenin yapılamaması, mağdurun vücudunda tek bıçak darbesinin bulunması, mağdurun bıçakla yaralanmasından sonra ciddi bir engel bulunmamasına rağmen sanıkların eylemlerini devam ettirme konusunda ısrarcı olmamaları hususları birlikte göz önüne alındığında, sanıkların eylemlerinin neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama olarak kabulü gerekmektedir.

15. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/165 Esas ve 2016/1241 Karar sayılı 13/12/2016 tarihli kararı;

“…Olay tarihinde mağdur …’in, diğer mağdurlar … ve …. ile birlikte börekçiye gittikleri, sanık ile tanık Mert’in de aynı börekçiye geldikleri, … ile tanık….arasında çıkan tartışmaya sanığın da dahil olduğu, mağdur …’in sanığa, … ile….arasındaki tartışmaya karışmamasını söylemesi üzerine bu kez ikisinin arasında tartışma çıktığı ve mağdur …’in sanığa yumrukla vurduğu, akabinde sanığın da üzerinde taşıdığı ele geçirilemeyen delici kesici özelliği bulunan bir cismi … ve …. ile mağdur …’e doğru rastgele salladığı esnada, mağdur …’in batın sağ üst bölgesine bir kez vurmak suretiyle, pnömotoraks, hemotoraks ve karaciğer hasarı oluşturarak, mağduru yaşamsal tehlike geçirmesine neden olacak şekilde yaraladığı olayda; sanık ile mağdur arasında husumet bulunmaması, sanığın mağdura tek darbe vurması, ani gelişen hareketli kavga ortamında mağdurun hayati bölgesine bilerek ve isteyerek vurduğuna ilişkin kesin bir belirlemenin yapılamaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın yaralama kastı ile hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir…”

16. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/103 Esas ve 2017/127 Karar sayılı 07/03/2017 tarihli kararı;

“…Sanığın olay günü, katılana ait ineklerin bahçesine girdiğini görmesi üzerine katılanla tartışmaya başladığı, tartışmanın kavgaya dönüşmesi ile katılanın sanığı darbederek basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, sanığın katılandan kaynaklanan bu haksız fiilin kendisinde oluşturduğu hiddet ve şiddetli elemin etkisiyle, tabanca ile 4-5 metrelik mesafeden katılanın karın bölgesine bir el ateş ederek katılanı ağır şekilde yaraladığı, olaydan sonra teslim ettiği ve herhangi bir arızası tespit edilmeyen silahında üç adet mermi daha bulunduğu halde eylemine kendiliğinden son verdiği anlaşılan olayda; sanıkla katılan arasında husumet bulunmaması, olayın ani gelişmesi, sanığın atışlarına devam etmesine engel bir neden bulunmamasına karşın ilk atıştan sonra eylemine kendiliğinden son vermesi hususları birlikte göz önüne alındığında, sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir…”

17. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1056 Esas ve 2018/324 Karar 03/07/2018 tarihli kararı;

“…Sanık … ile mağdur …’nın İzmir ili, Bayındır ilçesi, Yusuflu köyünde ikamet ettikleri, sanıkla mağdur arasında, olay tarihinden yaklaşık on yıl önce sanığın mağdurun eniştesini tüfekle yaralamasından kaynaklanan anlaşmazlık bulunduğu, olay günü saat 20.30 sıralarında köy kahvehanesine giden mağdurun kahvehanenin dış kısmındaki masalardan birine oturarak arkadaşları ile konuşup şakalaşmaya başladığı, bu konuşmalar sırasında mağdurun yüksek sesle kahkaha atması üzerine kahvehane içerisinde bulunan ve mağdurun gülme sesini duyan sanığın, başkaları tarafından da işitilebilecek şekilde “Kahpe karılar gibi gülüyorlar, anasını avradını sinkaf ettiklerim” şeklinde küfrettikten sonra, kahvehaneden çıkarak evine doğru yürüdüğü, mağdurun ise motosiklet ile ağabeyinin evine giderken gece saat 21.45 sıralarında sanığı köy yolunda yürürken gördüğü ve yanından geçtiği sırada ele geçirilemeyen sopa ile arkadan sanığın başına vurduğu, bu darbe sonucu sanığın başının arka kısmında, saçlı deride 2 santimetre uzunluğunda kesi oluştuğu, mağdurun yaklaşık 20-30 metre kadar motosikletle yol aldıktan sonra motosikletten inerek, aldığı darbenin etkisi ile yere düşmüş olan sanığın yanına doğru yürümeye başladığı, olay tarihinde 62 yaşında olan ve başına aldığı darbe sonucu etrafı net olarak göremediğini belirten sanığın, üzerinde taşıdığı tabancasını çıkararak iki kez ateşlediği, sanığın silahından çıkan mermilerden birinin mağdurun omuz bölgesinden vücuduna girerek anterior aksiller hattan vücudunu terk ettiği, mağdurun bu yaralanma sonucu yaşamsal tehlike geçirmediği, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğunun ilgili adli raporda belirtildiği, mağdurun yaralandıktan sonra yürüyerek yakında bulunan ağabeyinin evine gittiği, sanığın ise silahında kullanılmaya hazır bir mermisi daha bulunmasına ve herhangi bir engel hâl olmamasına karşın, eylemine devam etmediği ve mağdurun gittiği yönün aksi istikametinde yürüyerek, silahı olay yerine 150 metre mesafede çalılık alana attığı olayda; sanıkla mağdur arasında uzak bir akrabanın yaralanmasına dayanan anlaşmazlığın ciddi bir husumet olmaması, olay tarihinde 62 yaşında olan sanığın başına aldığı darbe sonucu yere düştükten sonra üzerine doğru gelmekte olan mağduru gece vakti net olarak göremeden ateş ettiği yönündeki savunması ve sanığın bilinçli olarak mağdurun yaşamsal bölgesini hedef aldığı konusunda kesin bir belirlemenin yapılamaması ve sanığın herhangi bir engel hâl bulunmadan eylemine kendiliğinden son vermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir…”

18. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/135 Esas ve 2019/32 Karar sayılı 22/01/2019 tarihli kararı;

“…Şikâyetçi …’in, arkadaşları olan tanıklar … ve … ile birlikte boş bir arazide alkol alıp sohbet ettikleri ve et pişirdikleri, şikâyetçinin o sırada civardan geçen ve tanıdığı sanık …’yi yanlarına çağırdığı, bir süre birlikte alkol alıp sohbet ettikleri, sonrasında sanıkla şikâyetçi ve arkadaşları arasında tartışma çıktığı, tartışma esnasında sanığın eline geçirdiği bıçakla şikâyetçiye saldırdığı, sağ el orta parmakları ile karnında oluşan kesiler nedeniyle şikâyetçinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı olayda; şikâyetçiyle arkadaş olan ve aralarından husumet bulunmayan sanığın, ani gelişen hareketli kavga ortamında şikâyetçinin karın bölgesini bilerek ve isteyerek hedeflediğine ilişkin kesin bir belirlemenin yapılamayışı, şikâyetçide yaşamsal tehlikeye neden olacak şekilde sadece bir adet yaranın bulunması, sanığın engel neden bulunmamasına karşın şikâyetçiye yönelik eylemlerini devam ettirmemesi ve eylemine kendiliğinden son vererek olay yerinden uzaklaşması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın kastının yaralamaya yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

19. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/310 Esas ve 2019/62 Karar sayılı 05/02/2019 tarihli kararı;

“…Mersin ili, Silifke ilçesi, Say Mahallesinde ikamet eden ve olay tarihinde dokuz yaşını ikmal etmiş olan katılan çocuk …’in olay günü ailesi ile birlikte evlerinde kahvaltı yaptıktan sonra, sofra bezini çırpmak için evlerini önüne çıkan annesinin yanına gittiği, bu sırada sanık …’ın aralarında husumet bulunan şahıslarla yaşanan tartışma sırasında av tüfeği ile havaya doğru ateş etmeye başladığı, silah seslerini duyan katılan …’ın babası…..’in evden çıkarak sanığı, etrafta çocukların bulunduğunu belirterek ateş etmemesi hususunda uyardığı, sanığın bu uyarıya rağmen iki el daha havaya ateş ettiği,…..’in ikazını tekrarlaması üzerine sanığın bu kez tüfeğini 3-4 metre ilerisinde bulunan…..’e doğrultarak bir el ateş ettiği, atıştan sakınmak için yana dönen…..’in isabet almadığı ancak arkasında bulunan kızı katılan …’ın göğsüne, karnına ve koluna yaklaşık 200 saçma tanesinin isabet ettiği, ince bağırsağının saçma taneleri ile delinmesi sonucu katılanın yaşamsal tehlike geçirdiği olayda; yoğun yerleşimin bulunduğu mahalle arasında av tüfeği ile rastgele ateş eden sanığın, katılanın babası …’in “Etrafta çocukların bulunduğu, bu şekilde ateş etmemesi” şeklindeki uyarısına karşın iki el daha havaya ateş ettikten sonra hedeflediği….. dışında, etrafta bulunan kişilerin de yaralanabileceğini veya ölebileceğini öngörmesine rağmen, öngördüğü neticeyi göze alıp kabullenerek elindeki atışa elverişli tüfekle ve tüfeğin etki alanı içerisinde olacak şekilde 4-5 metre mesafeden…..’i öldürmek kastıyla bir el ateş etmesi sonrasında, sakınması nedeniyle isabet almaktan kurtulan…..’in arkasında bulunan ve atış mesafesi ile kullanılan silahın niteliği göz önüne alındığında,…..’i öldürmek kastıyla av tüfeğiyle bir el ateş eden sanığın, açılan ateş sonucu dağılacak saçma taneleri ile yaralanması hayat tecrübelerine göre mutlak olmayan ancak beklenebilecek bir sonuç olan katılan çocuk …’i yaralamaktan ibaret eyleminin olası kastla yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir…”

20. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1192 Esas ve 2019/419 Karar sayılı 14/05/2019 tarihli kararı;

“…Sanık …’ın müteahhitlik yaptığı, olay günü saat 18.30 sıralarında kendisi gibi müteahhit olan kardeşi …’ın Ankara ili, Beysukent semtindeki evine iftar yemeğine katılmak üzere geldiği, aracından indiği sırada sekiz yaşındaki yeğenini arkadaşlarının arasında ağlarken gören sanığın, yeğeni …’in yan apartmanın kapıcısı … tarafından bahçenin çiçeklerini kopardığı, zillere bastığı gerekçesiyle azarlandığını ve dövüldüğünü öğrendiği, bunun üzerine çocuklardan bu şahsı kendisine göstermelerini istediği, kendisine gösterilmesi üzerine bahçede bulunan …’e, yeğeni …’i neden dövdüğünü sorduğu, …’in “Sıpanıza, piçinize sahip çıksaydınız” şeklinde karşılık vermesi üzerine sanığın …’e konuşma biçiminden hoşnut olmadığını söylediği, bu nedenle sanık ile … ve o sırada yanında bulunan Hasan’ın gelini Kadriye arasında tartışma çıktığı, olaydan haberdar olan sanığın ağabeyi …’ın da olay yerine geldiği, eve giden Kadriye’nin evdekilere haber vermesi üzerine …’in eşi…, büyük oğlu … ve 17 yaşındaki küçük oğlu katılan …’in de dahil olduğu, kavga sırasında sanık …’in yanında taşıdığı ruhsatlı tabancasını çıkardığı, tabancayı gören …’in sanığın elini tutup sanıkla boğuşmaya başladığı, bu sırada sanığın silahını ateşlemesi ile katılan …’in ensesinin sağından, saçlı deri sınırı alt hizasını sıyıran ateşli mermi çekirdeği ile yaralandığı, …’in elinden kurtulan sanık …’ın bu kez 2-3 metre mesafeden …’in bacağını hedefleyerek bir el daha ateş etmek suretiyle …’i sol bacağından ateşli silah mermi çekirdeği ile basit bir tıbbi müdahale ile giderilemez şekilde yaraladığı, çevrede oturanların gelip müdahaleleri ile sonlanan kavganın ardından sanığın olay yerinden ayrıldığı, sanığın aynı akşam avukatı ile beraber suçta kullandığı ve şarjöründe sekiz adet dolu mermi bulunan tabancayı da getirerek teslim olduğu, katılan …’in Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 20.09.2007 tarihli rapora göre ense sağındaki 2×2 cm ebadındaki sıyrık şeklinde ateşli silah yarası nedeniyle yaşamını tehlikeye sokmayacak ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığı olayda; sanığın önceden tanımadığı ve olay nedeniyle tartışıp kavgaya tutuştuğu …’in olayı haber alarak kavga mahalline gelen oğlu katılan …’le arasında öldürmeyi gerektirecek herhangi bir husumet bulunmaması, Göcen ailesine mensup kişilerce darbedilen sanığın kalabalık kavga ortamında taşıma ruhsatlı silahı çıkarıp 5-6 metre mesafeden yaptığı atış sırasında bilinçli olarak katılanın yaşamsal bölgesini hedef aldığı konusunda kesin bir belirlemenin yapılamaması, sanığın tartışmaya başladığı ve kavgaya tutuştuğu kişi olan …’i yaralama kastıyla bacağına sadece bir el ateş ettiği göz önünde alındığında olay yerine sonradan gelen …’in oğlu katılan …’a yönelik öldürme kastı taşıdığının kabulünün makul olmaması, katılanda meydana gelen 2×2 cm ebadındaki sıyrığın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olması, tanık olarak dinlenen… Gürsu’nun Mahkemede sanığın olay sırasında katılan …’ı hedef alarak ateş etmediği, sanığın ateş etmeyi kendi iradesi ile sonlandırdıktan sonra sanığın kolunu tutarak olay yerinden uzaklaştırdığı yönündeki beyanı, silahının şarjöründe sekiz adet dolu fişek olduğu hâlde sanığın, katılana yönelik tek atış yaptıktan sonra inceleme dışı katılan …’in bacağını hedefleyerek yine tek atış yapmakla yetindikten sonra ciddi bir engel olmaksızın eylemine kendiliğinden son vererek olay yerinden uzaklaşması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir…”

21. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/610 Esas 2020/463 Karar sayılı 17/11/2020 tarihli kararı;

“…Sanık B ve kardeşi katılan A’in, anneleri tanık F ile aynı evde kaldıkları, sanık ile katılanın küs oldukları ve uzun süredir konuşmadıkları, 03.12.2016 tarihinde saat 15.00-15.30 sıralarında sanık C’in, kendileriyle aynı apartmanın üçüncü katında oturan ağabeyi inceleme dışı sanık D’in oğlu G’i sigara almaya gönderdiği, Gsigara alıp eve döndükten sonra babası D’un bu duruma karşı çıktığı ve bir daha sanık D için sigara almaya gitmemesini söylediği, G’in apartmanın beşinci katındaki sanık C’in evine giderek babasının bir daha sigara almaya gitmesine izin vermediğini belirttiği, bu duruma sinirlenen sanık C’in ağabeyi D’un evine gittiği ve aralarında tartışma yaşandığı, tartışma sırasında sanık C’in yatak odasında bulunan döner bıçağını almak için beşinci kattaki evine çıktığı, döner bıçağını alıp D’la kavga etmek üzere tekrar aşağıya ineceği sırada evde bulunan kardeşi katılan E’in karşısına çıktığı, aynı konu nedeniyle sanıkla katılan arasında da tartışma yaşandığı, katılanın sanığa “30 yıldır nedir senden çektiğimiz”diye kızdığı, sanığın da elinde bulunan döner bıçağıyla katılana vurduğu, katılanın yere düştüğü, sanığın eylemine devam ederek döner bıçağıyla katılanı sırtından, sağ uyluğundan ve kolundan yaraladığı, tanık F’nin sanıkla katılanın yanlarına geldiği, sanık eylemine son verdikten sonra olay yerine çağrılan ambulansla katılanın hastaneye kaldırıldığı, sanığın da olay yerine gelen polislere kardeşini kendisinin bıçakladığını söyleyerek suçta kullandığı döner bıçağıyla birlikte teslim olduğu, sırtından beline kadar uzanan bölgede oluşan 3 adet kesiden bir tanesinin katılanın karaciğerinden yaralanmasına ve hayati tehlike geçirmesine neden olduğu olayda; kardeş olup aynı evde yaşayan ve aralarındaki uzun süreden beri devam eden küslük nedeniyle birbirleriyle konuşmayan sanıkla katılan arasında öldürmeyi gerektirecek ölçüde husumet bulunduğuna dair kesin bir belirleme yapılamaması, sanığın suçta kullandığı döner bıçağının öldürme suçunu işlemeye elverişli olduğu hususunda tereddüt bulunmamakla birlikte katılanın hayati tehlike geçirmesine neden olan sadece tek bir darbenin bulunması, herhangi bir engel neden bulunmamasına rağmen sanığın eylemine kendiliğinden son vermesi ve olay yerine gelen polislere suçunu ikrar ederek teslim olması karşısında, sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının yaralamaya yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

22. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/128 Esas ve 2021/173 Karar sayılı 27/04/2021 tarihli kararı;

“…Sanık … ve katılan …’ın birbirlerini tanıdıkları, ancak samimiyetlerinin bulunmadığı, olaydan bir süre önce sanık ile katılanın bir arkadaş ortamında çıkan tartışma sonucu aralarında itiş kakış yaşandığı, orada bulunan arkadaşlarının kendilerini ayırdıkları ve bu olay nedeniyle tarafların kavgalı oldukları, 21.02.2014 tarihinde saat 12.15 sıralarında katılan ve arkadaşı tanık Murat’ın Muratlı ilçesi, Muradiye Mahallesi, 100. Yıl Caddesi’nde bulunan Merkez Camisi’nin karşısındaki İstanbul Döner isimli iş yerinin önünde cuma namazını bekledikleri sırada sanık ile karşılaştıkları, sanığın katılanı görür görmez “Seni öldüreceğim.” diyerek belinde bulunan bıçağı çıkartarak katılana doğru koşmaya başladığı, katılanın yanına geldiğinde elindeki bıçağı iki kez katılana doğru salladığı ve katılanı sol yan tarafından, kalçasından 1 cm’lik ve göbek çukurunun 8 cm üstünde 0,5 cm’lik cilt altı kesisi oluşturacak şekilde ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaraladığı, bu esnada katılanın bıçak darbelerinden kurtulmak isterken dengesini kaybedip yere düştüğü, katılanın arkadaşı tanık Murat’ın araya girerek sanığın bıçak bulunan elini tuttuğu, yerden kalkan katılanın kaçtığı, ancak sanığın belli bir süre daha katılanı kovaladığı, daha sonra takip etmeyi bıraktığı, katılanın olayı görevli polis memurlarına bildirmesi üzerine sanığın Necati Çalışkan Caddesi’nde bulunan Yağlı Tohumlar binasının yakınında görüldüğü, kendisine yaklaşıldığı sırada elinde bulunan ve suçta kullandığı 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz olmayan bıçağı çöp tenekesinin yanına doğru fırlattığı, sanığın yakalanmasından sonra yere atmış olduğu bıçağın çimlerin üzerinde bulunarak muhafaza altına alındığı olayda;

Sanık ve katılan arasında öldürmeyi gerektirecek husumet bulunmaması, katılanın karın ve sol kalçasındaki yaralarının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olması, sanığın sonuç alma veya eylemini sürdürme konusunda ciddi bir çaba içerisine girmesi durumunda tanık Murat’ın etkisinin eylemi önlemeye yetmeyeceği,sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının katılanı yaralamaya yönelik olduğu bu itibarla sanığın kasten öldürmeye teşebbüs suçundan mahkûmiyetine ilişkin Yerel Mahkeme hükmünün isabetsiz olduğu kabul edilmelidir…”

23. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/255 Esas ve 2021/216 Karar sayılı 25/05/2021 tarihli kararı;

“…Sanık … Gedik ile tanık Gökhan Gedik’in kardeş oldukları, tanık Yılmaz Gedik’in sanığın ve tanığın amcasının oğlu olduğu, mağdur …, inceleme dışı mağdurlar … ve …’ın kardeş oldukları, inceleme dışı mağdur …’ın mağdur ve inceleme dışı mağdurların babaları olduğu, sanık, tanık Gökhan ve tekel büfesinden hırsızlık yapılan amcasının oğlu tanık Yılmaz’ın hep birlikte büfeden hırsızlık yaptığını düşündükleri inceleme dışı mağdur …’ın evine 09.12.2008 tarihinde gece saat 22.30 sıralarında konuşmak için gittikleri, mağdur … ve inceleme dışı mağdurların evlerinin önünde tartışmanın hangi tarafın başlattığı tespit edilemeyen kavgaya dönüştüğü, kavga sırasında sanık …’ın olaydan sonra ele geçirilemeyen bıçakla mağdur …’ı batın bölgesinden yaşamsal tehlike geçirecek şekilde bir isabetle yaraladığı, inceleme dışı mağdur …’i de basit bir tibbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı olayda;

Sanık ve mağdur … arasında öldürmeyi gerektirir husumetin bulunmaması, sanığın gece 22.30 sıralarında yapılan kavganın hareketli ortamında hedef seçme imkânı olmaksızın mağduru bir defa isabetle yaralaması, hayati bölgelerin hedef alındığını gösterir yeterli delil bulunmaması, ciddi bir engel durum olmamasına rağmen sanığın eylemine kendiliğinden son vererek olay yerinden tanıklarla birlikte ayrıldığının anlaşılması karşısında; sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının yaralamaya yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

24. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/464 Esas ve 2021/280 Karar sayılı 15/06/2021 tarihli kararı;

“…Sanık …’ın, tanık …’a ait lokalde çalıştığı, itfaiye memuru olan maktul …’in aynı zamanda bu lokalin yakınlarında kahvehane işlettiği, sanık … ile maktul …’in birbirlerini tanıdıkları, olay tarihinden 3 gün önce saat 01.30 sıralarında maktul …’ın alkollü bir şekilde tanık Ahmet’e ait lokale geldiği, tanık Ahmet’in o tarihlerde il dışında tatilde olduğu, o sırada içeride temizlik yapan sanık …’ın lokalin kapısının kilitlediği, maktul …’ın içeride bulunanlardan lokalin kapısını açmalarını istediği ancak sanık …’ın maktule alkollü olarak mekâna giremeyeceğini söyleyerek kapıyı açmadığı, bunun üzerine maktulün lokalin kapısını tekmelediği ve camına taş attığı, sonrasında maktul …’ın, sanık … ve tanık Ahmet’e küfrettiği, seslerin yükselmesi üzerine lokalde bulunan tanık …’ın aşağı inerek maktul …’ın yanına gittiği, burada taraflar arasında tartışma yaşandığı ancak tarafların şikâyetçi olmamaları nedeniyle herhangi bir adli işlem yapılmadığı, maktul … ile sanık … arasında bu olay nedeniyle bir anlaşmazlık bulunduğu, sanık …’ın 16.08.2015 tarihinde saat 23.00 sıralarında lokali kapattıktan sonra eşine sigara almak için Çakıl Büfe’ye giderken maktul …’in sanık …’ı görmesi üzerine sanığa “Gel” şeklinde işaret yaptığı, sanık …’ın da birkaç gün önce yaşanan olayı konuşmak amacıyla maktulün yanına gittiği, maktul …’ın sanığın koluna girerek “Ben iki tane bira alacağım, arkada Kordon’da konuşacağız” dediği ve sanık … ile maktul …’ın birkaç adet bira alarak Kordon Park’a gittikleri, bu sırada sanık …’ın, tanık Ahmet’e “dükkanı kapattım, Cihan’ı aldım, s.kecem” şeklinde mesaj göndererek durumdan tanığı haberdar ettiği, sanık ve maktulün çay kenarına oturarak birlikte alkol aldıkları, bir müddet sonra tanıklar … ve …’ın sanık ve maktulün yanına geldikleri, tanık Ahmet’in maktul …’a “Sen kalk git” deyip sanık …’a da “Kalk gidiyoruz” dediği, tanık Ahmet’in 2-3 kez bu şekilde ısrar etmesine rağmen maktul …’ın “Biz arkadaşız, kardeşiz, ben Tuncay’ı bırakırım” dediği, bunun üzerine tanık Ahmet’in tanık Bahattin’e dönerek “Sen şahitsin, aralarında kavga ve herhangi bir şey olursa bizi bağlamaz” dediği, bu söz üzerine maktul …’ın “Biz niye kavga edeceğiz, aramızda kavga edecek ne var?” dediği, bu sırada sanık …’ın ayağa kalkarak maktul …’a “Bizim aramızda nasıl bir şey yok, ana avrat küfretmedin mi bana?” diyerek yanında oturmakta olan maktul …’ın yüzüne doğru tekme salladığı, maktulün sırtüstü yere düştüğü, tanıklar Ahmet ve Bahattin’in hemen araya girdikleri, sanık …’ın tanıkları itekleyerek yerde yatan maktulün boyun ve yüz bölgesine doğru bir iki tekme daha salladığı, tanıklar Ahmet ve Bahattin’in, sanık …’ı tutup olay yerinden uzaklaştırarak yola çıkardıkları, maktulün bayıldığını sanan tanıkların çabalarına rağmen maktulün kendisine gelmemesi üzerine olay yerine ambulans çağrıldığı, yapılan müdahaleye rağmen maktulün küt kafa ve boyun travmasına bağlı medulla spinalis kanaması ve beyin kanaması sonucu vefat ettiği olayda;

Sanık … ile maktul … arasında 3 gün önce yaşanan olaylar nedeniyle bir anlaşmazlık bulunduğu sabit olmakla birlikte, bu anlaşmazlığın öldürme amacını güdecek ölçüde bir husumete dönüştüğü hususunda net bir belirleme yapılamaması, zira sanık … ve maktul …’ın 3 gün önceki meseleyi konuşmak amacıyla çay kenarına giderken yanlarına kesici, delici veya yaralayıcı herhangi bir alet ya da silah almadıklarının sabit olması, sanık …’ın maktulün baş ve boyun bölgesine doğru vurduğu tekmelerin ölüm sonucunu doğurmaya elverişli alet olarak değerlendirilemeyecek olması karşısında; sanığın olay öncesi, olay sırası ve olay sonrasında dış dünyaya yansıyan davranışlarına göre öldürme kastıyla hareket etmediği, bu bağlamda sanığın eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturmadığı anlaşılmaktadır.

Maktulü öldürme kastıyla hareket etmeyen ve öldürme suçu için elverişli herhangi bir alet ya da silah kullanmayan sanık …’ın, yaralamak amacıyla maktulün başına doğru bir kez tekme atması, maktulün yere düşmesi üzerine sanık …’ın yine yaralama kastıyla maktulün kafa ve boyun bölgesine doğru 1-2 kez daha tekme atması, Adli Tıp Kurumunca maktulün kafa ve boyun bölgesindeki yaralanmaların TCK’nın 86 ve 87. maddesi kapsamında kalıp kalmadığına dair bir değerlendirme yapılamayacağı belirtilmiş olmakla birlikte, kafa ve boyun travmasına bağlı beyin ve medulla spinalis kanamasına neden olan yaralanmaların TCK’nın 86/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ölüm sonucunu doğuran maktulün kafa ve boyun bölgesindeki yaralanmaların TCK’nın 86/2. maddesi kapsamında basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte bir yaralanma olarak değerlendirilemeyeceği, maktulün kafa ve boyun bölgesinde meydana gelen yaralanmalar ile ölüm sonucu arasında illiyet bağının bulunması karşısında; sanığın eyleminin kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu ve silahtan sayılacak herhangi bir alet kullanmayan sanığın TCK’nın 86. maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki yaralama fiilini aynı maddenin üçüncü fıkrasını ihlal etmeksizin işlemesi karşısında, TCK’nın 87/4. maddesinin ilk cümlesi uyarınca cezalandırılması gerektiği kabul edilmelidir…”

25. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/121 Esas ve 2021/388 Karar sayılı 14/09/2021 tarihli kararı;

“…Katılanın ailesi ile sanığın ailesi arasında üye ve yönetici oldukları kooperatifin işlemlerinden kaynaklanan sorunlar bulunması, bir gün önce bu nedenle iki aile fertleri arasında kavga çıkmış olması, iki aile arasındaki bu sorun nedeniyle Sincan il merkezinde, gündüz vakti onlarca kişinin katıldığı hareketli kavga ortamında, sanığın ele geçilemeyen mağdurun beyanına göre beyzbol sopası ile katılanın baş bölgesini özellikle hedef aldığına ilişkin bir belirlemenin yapılamayışı, sanığın katılanın başında tek darbe vurduktan sonra ciddi bir engel yok iken saldırısına devam etmemesi, özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan sorunun öldürmeyi gerektirecek bir husumet boyutuna da ulaşmaması karşısında sanığın olay öncesi, öldürmek için daha elverişli silah temin etme imkanı var iken aksi ispat edilemeyen savunmaya göre olay yerinde elde ettiği sopayla mağdura vurmuş olması, olay sırasındaki ve olay sonrasındaki davranışları bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının katılanı yaralamaya yönelik olduğu; eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir…”

26. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/402 Esas ve 2022/370 Karar sayılı 24/05/2022 tarihli kararı;

“…Katılan …’ın, … ili, … ilçesinde bulunan … Pub adlı birahanede garson olarak çalıştığı, sanık … ile arkadaşları olan tanıklar … ve … … …’nin 27.04.2014 tarihinde gece saat 01.00 sıralarında eğlenmek amacıyla adı geçen birahaneye gittikleri, saat 03.00 sıralarında sanık ile tanıkların oturdukları masanın yakınındaki bir masaya gelen hesabın fazla olduğunu düşünen müşteriler ile işletme çalışanları arasında tartışma çıktığı, tanık …’nın “Niye bağırıyorsunuz, biz buraya eğlenmeye geldik, bağırmayın” diye tepki göstermesi üzerine katılan …’ın, tanık …’ya “Sen bağırma, seninle alakalı değil” diye karşılık vermesi sonucu katılan … ile tanık … arasında kavga çıktığı, tanık … ve sanık …’in bu kavgada tanık …’nın yanında yer aldıkları, işletme sahibi tanık …’in kurusıkı tabancasıyla havaya iki el ateş etmesi üzerine kavganın sona erdiği, sanık ile tanıkların araçlarına binmek üzere dışarı çıktıkları, tanık …’nın ceketini birahanede unutması üzerine sanık … ile tanık …’nin ceketi almak üzere birahaneye döndükleri, bu esnada sanık …’in merdivenden inmekte olan katılan … ile karşılaşması üzerine aralarında tekrar tartışma çıktığı, katılan …’ın elinde bulunan boş kutuları sanık …’e fırlattığı, sanığın ise elindeki bıçakla katılanı batın sol üst kadranda batına … ve yaşamsal tehlike geçirmesine neden olacak şekilde ve batın sol ön alt kadran, ön aksiller hat SİAS superior ve sağ uyluk bölgelerinden basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde 4 bıçak darbesiyle yaraladığı, sanığın da basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde sol elinden ve sağ dirseğinden yaralandığı, katılan …’ın bu yaraların etkisiyle yere düştüğü esnada sanık … ile tanıkların kaçtıkları olayda; sanık ile katılan arasındaki husumetin öldürmeyi gerektirir derecede olduğuna dair kesin bir belirleme yapılamaması, katılan … 4 bıçak darbesiyle yaralanmış ise de, bu yaralardan sadece batına … olan bir tanesinin hayati tehlikeye neden olması, sanık …’in kendisinin de saldırıya maruz kaldığı hareketli ortamda eylemini gerçekleştirdiği ve diğer yaraların tamamının kesi şeklinde olup basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikte olduğu göz önüne alındığında bıçağı rastgele savurduğunun anlaşılması, sanığın, yere düşen katılana yönelik eylemini devam ettirme ve ölüm neticesini alma imkânı varken olay yerinden kaçarak gitmesi karşısında; sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının yaralamaya dönük olduğu ve eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir…”

27. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/135 Esas ve 2022/470 Karar sayılı 22/06/2022 tarihli kararı;

“…Sanık … 26, katılan … 39 yaşında olup, sanık ve katılanın olaydan 1,5 yıl önce arkadaş ortamında tanışıp arkadaş oldukları, zaman zaman buluşup birlikte alkol alıp sohbet ettikleri, 06.08.2016 tarihinde sanığın arkadaşı olan katılana mesaj atıp görüşmek istediğini söylediği, bunun üzerine katılanın saat 23.00 sıralarında kullanımındaki . plaka sayılı . marka araçla sanığın oturduğu yere giderek onu aldığı, birlikte önce şarap, bira ve gazoz aldıktan sonra katılanın sanayide bulunan dükkânının önüne gittikleri, araçta şarap içip telefondan müzik dinledikleri, bir süre sonra katılanın telefonundan eşcinsel erkek sitelerine girip sanığa gösterdiği, sanığın bu durumdan rahatsız olduğu ve katılana, “Kapatmazsan giderim.” dediği, katılanın telefonundaki görüntüleri kapatıp, “Burada polis görüp ceza yazabilir” dedikten sonra katılanın aracı tenha bir yer olan .Çevreyolu köprüsünün olduğu dere boyuna götürdüğü, burada birlikte alkol almaya devam ettikleri, katılanın sanıktan şoför koltuğuna geçmesini istemesi üzerine sanığın şoför koltuğuna geçtiği, katılanın torpido gözünden içinde pembe renkli bir jel dolu olan kapı çıkarttığı ve sıvıdan içtiği, sanığa da içmesi için uzattığı, sanığın da içer gibi yapıp içmediği, sıvıyı içen katılanın, “Çok sıcak oldu” diyerek üzerinde sadece külotu kalacak şekilde soyunduğu, sanıktan da soyunmasını istediği, ancak sanığın soyunmadığı, katılanın sanığın iki kolundan tutarak kendisine doğru çekip kucağına oturttuğu ve sağ göğsünden emmeye başladığı, 2 yıl önce bel fıtığından ameliyat olan sanığın kendisini geri çekemediği, arka koltukta bulunan montunun cebinde maket bıçağı olduğunu hatırlayarak uzanıp montunun cebinden olaydan sonra ele geçirilemeyen maket bıçağını alıp ucunu açarak karanlık olan aracın içinde katılana rastgele sallayarak katılanı boğazında 8 cm kesi olacak şekilde yaraladığı, katılanın ve arkasından sanığın araçtan indikleri, katılanın sanığın üzerine doğru geldiği sırada sanığın bu kez olaydan sonra rızası ile teslim ettiği toplam uzunluğu 21 cm olan açılır kapanır bıçağı arka cebinden çıkararak katılana doğru salladığı, katılanı sol göğsünden 4 cm’lik kesi oluşturacak şekilde yaraladığı, katılanın sanığın üzerine tekrar gelmesi sebebiyle bu sefer de bıçağı karın boşluğuna savurarak sol karında 5 cm’lik kesi oluşturacak şekilde yaraladığı, sanığın katılana ait araca binerek olay yerinden uzaklaştığı, aracı evinin yakınlarına park ettiği, eve gidip üzerini değiştirerek tekrar aracın yanına gelip katılanın kullandığı mülkiyeti inceleme dışı katılan …’ya ait olan aracı ateşe verdiği ve kısmen zarar görmesine sebep olduğu, sanığın aynı tarihte sabah saat 08.30 sıralarında kendiliğinden gelip teslim olduğu, olaydan sonra alınan raporlarda katılandaki yaralanmaların yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu ve idrarında uyuşturucu madde çıktığının anlaşıldığı olayda; Olaydan önce arkadaş olan ve aralarında husumet bulunmayan taraflardan sanığın elinde herhangi bir alet bulunmayan katılandan beklenmedik bir şekilde cinsel saldırıya maruz kalması üzerine saldırı ile orantısız bir şekilde alkollü olan katılanı önce araç içerisinde, daha sonra araç dışarısında bıçaklayarak hayati tehlike geçirmeyecek, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaraladıktan sonra eylemine devam etme imkânı varken katılana ait araca binerek olay yerinden uzaklaştığının anlaşılması karşısında, sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları ile meydana gelen tehlike ve zararın boyutu bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının haksız tahrik altında kasten yaralama suçuna yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir…”

Memduh Remzi BAL

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawfirm.com

whatsApp →