Mirasın Reddi

Mirasın açılması ile terekenin aktif ve pasifi kendiliğinden mirasçılara geçer. Ancak bunun yanı sıra mirasçılara mirasın reddi hakkı da tanınmıştır. Medeni kanunumuza göre gerek yasal mirasçı gerek atanmış mirasçı mirası reddebilir.

Mirasın reddi mirasçının kendi iradesinden veya kanunun öngördüğü karineden kaynaklanabilmektedir. Eğer mirasın reddi mirasçının iradesine dayanıyorsa buna gerçek ret, kanundaki karineden kaynaklanıyorsa hükmi ret denir.

I. Gerçek Ret

Gerçek ret durumunda yasal ve atanmış mirasçılar, mirası reddettiklerini yetkili makama açıkça beyan ederler. Bu ret beyanı niteliği gereği bzoucu yenilik doğuran bir haktır. Bu nedenle ret beyanından dönülemez, şarta bağlanamaz. Ret beyanı yazılı veya sözlü olarak mirasbırakanın son yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesine yapılmaktadır. Bu beyan ile mirasçı, mirasçılık sıfatını kaybeder. Sulh hukuk mahkemesince tutulan tutanak ile bu ret hali tespit edilmektedir. Ret beyanı yapıldığı andan itibaren hüküm ve sonuç doğurur. Bu nedenle tutanağın tutulmamış olması reddin geçerliliğini etkilemez.

Mirasın reddi herhangi bir şarta veya kayda bağlı olamaz. Bunun tek istisnası Türk Medeni Kanunu’nun 614’üncü maddesinde öngörülen durumdur. 614’üncü madde hükmüne göre mirasçılar kendilerinden sonra gelen mirasçılar lehine mirası reddetme hakkına sahiptirler.

Mirasçı tarafından miras payının belirli bir oranı reddedilebilmektedir. Buarada bir şart söz konusu olmadığı için yapılan beyan geçerli sayılmaktadır. Ancak buna karşılık örneğin sadece taşınmazların kabul edilip, taşınırların reddedildiği kayıtlı bir ret beyanı geçerli olmaz.

Yukarıda da bahsedilidği üzere mirası ret beyanı bozucu yenilik doğurucu bir hak olduğu için daha sonradan geri alınamaz. Ancak mirasın reddi işlemi sırasında hile, hata, korkutma gibi irade sakatlıkları hali varsa ret beyanından dönmek mümkündür.

II. Hükmi Ret

Mirasbırakanın ölümü anında borçlarını ödemeden aczi açıkça belli ise veya resmen tespit edilmiş ise ve aynı zamanda bu durumu mirasçılar biliyorsa mirasın hükmen reddedildiği kabul edilir. Örneğin mirasbırakanın iflas etmesi ve iflas masası tarafından takibe başlanmış olması durumun resmen tespit edilmesi demektir. Mirasbırakanın çevresi tarafından borç ödemeden aciz halinde olduğunun bilinmesi ise açıkça belli olma olarak kabul edilmektedir.

Hükmi ret bir karine olarak kabul edildiği için mirasçıların açıkça ret beyanında bulunmasına gerek yoktur. Ancak isterlerse mirasçılar sulh hukuk mahkemesinde ret beyanında bulunabilirler. Hükmi ret bir def’i değil itirazdır. Bu nedenle her zaman her zaman ileri sürülebilmektedir.

Hükmi ret halinde de miras, mirasbırakanın ölümü ile mirasçılara geçer. Mirasçının özel olarak mirası reddettiğini bildirmesi gerekmez. Mirası kabul ettiğini bildirmemesi, mirası reddettiğine ilişkin bir karinenin varlığı olarak kabul edilmektedir.

Mirasçılar, mirasbırakanın borç ödemeden aciz içinde olmasında rağmen mirasçı olmak isteyebilirler. Bu durumda mirası resmen kabul ettiklerini açıkça beyan etmeleri gerekmektedir. Eğer mirasçı mirası kabul ettiğini beyan etmemiş fakat tereke mallarını kendi malvarlığına karıştırmış ise mirası resmen kabul ettiği varsayılır. Kabul beyanına ilişkin bir süre öngörülmemeiştir. Ancak mirasın reddine ilişkin üç aylık süre burada kıaysen uygulanabilmektedir.

III. Miras Reddinin Süresi

Mirasın reddi üç ay içinde yapılmalıdır. Söz konusu üç aylık süre, hak düşürücü bir süredir. Ancak sürenin başlangıcı yasal ve atanmış mirasçılar için farklılık arz etmektedir.

  • Yasal mirasçılar için sürenin başlangıcı, mirasbırakanın öldüğünü öğrendikleri andır. Ancak mirasçılar mirasçı oldukalrını daha sonra öğrendiklerini ispat ederlerse, süre mirasçı olduklarını öğrendikleri günden itibaren işlemeye başlar.
  • Vasiyetname ile atanmış mirasçılar için süre, mirasbırakanın vasiyetnin kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Miras sözleşmesiyle atanan mirasçılar için ise süre bakımından yasal mirasçılara ilişkin hükümler uygulanır.

Ret hakkına sahip olan mirasçı, ret süresi dolmadan ölmüşse halefiyet yoluyla yerine geçen mirasçının iki ret hakkı söz konusu olur. Bunlar mirasbırakanın kendisinin sahip olduğu henüz dolmamış ret hakkı ve kendi mirasbırakanı dolayısıyla sahip olduğu ret hakkıdır. Bu mirasçılar için ret süresi, kendilerinin mirasbırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlar. Ancak bu süre, kendilerinin mirasbırakanından geçen mirasın reddi için mirasçıya tanınan süre dolmadıkça sona ermez. Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar.

IV. Mirasın Reddi Hakkının Düşmesi

Üç aylık hak düşürücü sürenin geçmesi ile ret hakkı sona erer. Bununla birlikte ret, mirasçının mirası kabul ettiğini açıkça beyan etmesi ile de sona erer. Diğer bir ihtiamlde de mirasçının bir şekilde tereke mallarına karışması halinde de ret sona erer.

Tereke mallarına karışma durumunda da mirasçını tereke malları üzerinde olağan yönetim kapsamını aşan veya işler yapması halinde de ret hakkı kullanılamaz. Ancak olağan yönetim işleri ve gerekli olan işler ret hakkını ortadan kaldırmaz. Örneğin, muaccel borçların ödenmesi, açılmış davaya devam edilmesi,bir iş yerinin yürütlemesi, bozulacak bir malın satılması, zamanaşımına engel olmak için dava açılmış olması, ret hakkını ortadan kaldırmaz. Mirasçı tereke ile ilgili normal işemleri yaptırmış daha sonradan mirası reddetmiş ise, yapmış olduğu masrafların ödenmesini talep edebilir.

Ancak tenkis davası, miras sebebiyle istihkak davası, miras payının devri ya da paylaşımı davasının açılması olağan yönetim işleri dışındaki işlerdir. Bu durumda mirasçı artık mirası reddedemez.

Bu nedenlerle ret hakkının düşmesini istemeyen mirasçı tereke ile ilgili bazı işlemleri yapmak istiyorsa bu işlemler için kendisine yetki verilmesini isteyebilir. Bununla birlikte resmi defter tutulmasını veya resmi tasfiyeyi talep etmelidir.

V. Mirasın Reddinin Sonuçları

Mirasın reddi ile reddeden mirasçının mirasçılık hakkı sona erer. Ret hali mirasçının açılışına kadar geri yürür. Ancak mirasbırakanın reddeden mirasçıya yaptığı ölüme bağlı tasarrufları etkilemez. Mirasbırakanın mirası reddedenin lehine yaptığı örneğin bir vasiyetname geçerli kalır.

Ret halinde doğabilecek ihtimaller şunlardır:

  • Yasal mirasçılardan biri veya birkaçı mirası reddetmiş olabilir. Bu durumda reddeden mirasçının payı kendi altsoyuna geçer. Altsoyu yoksa diğer yasal mirasçılara geçer.
  • Miras, atanmış mirasçılardan biri veya tümü tarafından reddedilmiş ise, mirasbırakanın yasal mirasçılarına kalır.
  • Hem yasal hem atanmış mirasçılar mirası reddederlerse resmi tasfiyeye gidilir.
  • Mirası sadece yasal mirasçılar reddetmişlerse, yasal mirasçıların miras payları altsoylarına geçer. Yasal mirasçı yoksa, miras devlete kalır. Yasal mirasçıların miras payları atanmış mirasçılara geçmez.

VI. Mirasçının Aşırı Borçlu Olması Halinde Mirası Reddetmesi

Eğer mirasçı aşırı borçlu ise genellikle kendine düşen miras payını kasıtlı olarak reddeder. Bu durumda mirasçının alacaklıları, alacaklarına kavuşamaz. Bu durumu engellemek için kanunun 617’nci maddesinde mirasçının mirası reddetmesine karşılık, mirasçının alacaklılarının reddin iptalini isteyebilecekleri öngörülmüştür. Söz konusu bu dava bozucu yenilik doğurucu bir davadır. Reddin iptali davası sadece mirasçının alacaklıları ve iflas masası tarafından istenebilmektedir. Mirasbırakanın alacaklıları ve vasiyet alacaklısı reddin iptali davasını açamazlar.

Mirasçının alacaklısının bu davayı açabilmesi için üç şart gerekmektedir:

  • Mirasçının mevcut mallarının ret zamanında borçlarını ödemeye yetmemesi (aciz belgesi bulunması gerekmez),
  • Mirasçının mirası alacaklıyı zarara sokmak amacıyla reddetmiş olması (böyle bir kastın varlığını alacaklı ispat etmelidir),
  • Mirasçını alacaklıya karşı yeterli güvence vermemiş olması.

Bu güvence diğer mirasçılar tarafından da verilebilmektedir. Kendilerine teminat verilmemişse alacklılar ve iflas idaresi ret tarihinden itibaren 6 ay içinde reddin iptali için dava açabilirler. Davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi, yetkili mahkeme ise mirasbıranın son yerleşim yeri mahkemesidir. Dava için süre ret beyanının mahkemeye tescilinden itibaren başlar. Alacklıların durumu sonradan öğrenmesi kendilerine bir talep hakkı vermez.

İptal davası kabul edilirse sadece borçlu mirasçıya düşen miras payının değil mirasın resmi tasfiyesine gidilmektedir. Bunun için ayrıca bir talepte bulunulmasına gerek yoktur. Resmen tasfiyenin sonunda elde edilen meblağdan mirasçıya düşen pay hesaplanır. Diğer mirasçılar, borçlu olan mirasçı mirası rededetmemiş gibi, kendilerine düşen payı alırlar.

Resmi tasfiye sonunda, mirasçının payına bir şey düşerse, bundan önce itiraz eden alacklıların alacakları ödenir. Geriye kalan üzerinde mirasçının diğer alacakları ödenir. geriye kalan miktar üzerinde mirasçını diğer alacklıları, alacaklarını talep eder. Borçlar ödendikten sonra yine de mirası reddeden mirasçının payına ilişkin bir değer kalmışsa bu değer mirasçının mirası reddi sonucu bu redden yararlanacak olan mirasçılara verilir. Mirası reddeden mirasçı bu değerden yararlanamaz.

VII. Mirasbırakanın Alacaklılarının Terekenin Reddi Karşısında Korunması

Mirasbırakan öldüğünde borçlarını ödemeden aciz ise kural olarak mirasçılar terekeyi reddelerler. Bu durumda mirasbırakanın alacklılarının korunması için bazı haklar öngörülmüştür. Buna göre mirasçılar, terekeyi reddetmelerine karşılık, mirasbırakanın ölümünden önceki beş yıl içinde almış oldukları denkleştirmeye tabi karşılıksız kazandırmalar ile mirasbırakanın alackalılarına karşı sorumlu olurlar. Ancak sorumlulukları denkleştirmeye tabi tabi değerlerle sınırlıdır. Bu nedenle Alınan hediyeler denkleştirme kapsamına girmez.

Mirası reddeden mirasçı kötü niyetli ise, aldığı bütün kazandırmalardan sorumludur. Kötü niyetli mirasçının tanımı ise, kendisine sağlararası bir kazandırma yapıldığında mirasbırakanın borca batık olduğunu bilen veya bilmesi gereken mirasçıdır.

Buna karşılık iyi niyetli mirasçı ise geri verme zamanındaki zenginleşme ölçüsüne göre sorumlu olur. Mirasçılar, alacaklılara karşı para borcu altındadırlar.

Kazandırmayı alan yasal mirasçı mirası reddetmişse bu durumda alacaklılar önce mirası kabul etmiş olan diğer mirasçılara başvurur. Borçlar karşılanmıyorsa terekenin resmi tasfiyesine gidilmektedir. Alacaklıların alacağı yine karşılanmıyorsa, mirası reddeden mirasçının, mirasbırakanın ölümünden önceki beş yıl içindeki kendilerine yapılan denkleştirmeye tabi kazandırmalara başvurulmaktadır. Olağan eğitim giderleri ve adet üzerine verilen çeyiz denkleştirmeye tabi değildir.

Gökçe Aral

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawfirm.com

whatsApp →

Avukat Gökçe Aral tarafından hazırlanan hukuki makaleler ve haberler hakkında detaylı bilgi edinin.