Pek Kötü Davranış ve Onur Kırıcı Davranış Nedenine Dayalı Boşanma Davası

I. Pek Kötü Davranış Nedir?

Pek kötü davranış, eşlerden birinin diğerinin ruhsal ve beden sağlığını ihlal edecek, acı ve eziyet verecek eylemlerde bulunmasıdır. Eşin sağlığına veya vücut bütünlüğüne saldırı, pek kötü davranıştır.

Eşlerden birinin diğerini;

  • Hapsetmesi,
  • Aç bırakması,
  • İşkence etmesi,
  • Eziyet etmesi,
  • Ağır fiziksel şiddet uygulaması pek kötü davranıştır.

II. Onur Kırıcı Davranış Nedir?

Onur, insanın kendi değerlerine olan saygısı ve şerefidir. Eşler evlilik birliğinde birbirlerinin değerlerine saygılı olmak zorundadır. Kişilerin değerlerine karşı kasten zarar veren fiiller, onur kırıcı davranış olarak kabul edilmektedir. Sözle veya yazılı olarak onur kırıcı davranışta bulunulabilmektedir.

Eşlerden birinin diğer eşe;

  • Şeref ve namusuna hakaret etmesi,
  • İtibarını sarsacak iftiralar atması,
  • Yüz kızartıcı suç işlediğine dair beyanlarda bulunması,
  • Fiziksel şiddet uygulaması,
  • Cinsel ilişki için zorlaması,
  • Cinsel ilişkiye ait görüntü kayıtları alarak başka kişilerle paylaşması onur kırıcı davranışa örneklerdir.

III. Pek Kötü Davranış ve Onur Kırıcı Davranışa Dayalı Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu’nun 162’nci maddesinde; “Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” hükmüne yer verilmektedir.

Bu maddede üç ayrı boşanma sebebi düzenlenmektedir. Bu sebepler; Hayata Kast, Pek Kötü Davranış ve Ağır Derecede Onur Kırıcı Davranıştır. Pek kötü davranış ve onur kırıcı davranış özel ve mutlak bir boşanma sebebidir.1 Davacının bu olayların varlığını ispatlaması yeterli olup kendisinin başka olaylardan kusurlu olup olmadığı önem arz etmemektedir.2

1. Pek Kötü Davranışa Dayalı Boşanma Davası

Eşlerden birinin diğerinin ruh sağlığını veya beden bütünlüğünü bozacak düzeyde ağır saldırıları pek kötü davranış olup özel boşanma sebebidir. Pek kötü davranış, mutlak boşanma sebebidir. Bu sebeple evliliğin temelinden sarsılıp sarsılmadığı denetlenmemektedir.

Boşanmanın gerçekleşmesi için pek kötü davranışın davacı tarafından ispatlanması yeterlidir. Her türlü hukuka uygun delille davacı pek kötü davranışa maruz kaldığını ispat edebilecektir. Pek kötü davranışın tek bir kez dahi gerçekleşmesi yeterli sayılmaktadır.

Fakat bu sebebe dayalı olarak boşanmanın gerçekleşebilmesi için davranışların işkence ve eziyet boyutunda olması gerekmektedir. Örneğin bir eşin diğer eşe tokat atması pek kötü davranış olarak kabul edilmemektedir.3 Ama bu sebepten dolayı evliliğin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası açılabilecektir.

Bunun yanı sıra fiziksel şiddetin sürekli olarak uygulanması halinde eziyet ve işkence niteliği taşıdığı kabul edilmektedir. Sürekli olarak fiziksel şiddete uğrayan kişi, pek kötü davranışa dayalı olarak boşanma davası açma hakkına sahiptir.

Pek kötü davranış kusura dayanan bir boşanma sebebidir. Bu sebeple akıl hastası olan kişinin kusuru olmadığından bu sebebe dayalı olarak ondan boşanmak mümkün değildir. Pek kötü davranış sebebiyle boşanma davası açma hakkı, eylemin gerçekleşmesinden itibaren 6 ay ve her şekilde 5 yıldır. Bu süreler hak düşürücü sürelerdir. Bu süreler içinde boşanma davası açılmazsa eşin affettiği kabul edilmektedir.

Fakat affetme kavramı önemlidir. Örneğin ceza davasında kadının kocasından şikayetini geri alması, affetme olarak değerlendirilmemektedir.4

2. Onur Kırıcı Davranışa Dayalı Boşanma Davası

Her türlü onur kırıcı eylemin sebebiyle boşanmaya karar verilmemektedir. Ağır derecede onur kırıcı davranışların varlığı özel ve mutlak boşanma sebebidir. Onur kırıcı eylemin bir kez gerçekleşmesi yeterli olup evlilik birliğinin çekilmeyecek duruma gelip gelmediği denetlenmemektedir.

İspat yükü, davacıdadır. Davada onur kırıcı davranışın gerçekleştiğinin ispatlanması yeterlidir. Her türlü hakaret değil, namus ve şerefe yönelik özel bir ağırlığı ve niteliği olan hakaretler onur kırıcı davranış olarak kabul edilmektedir.5

Kusura dayalı bir boşanma sebebi olduğundan burada da onur kırıcı davranışta bulunan eşin ayırt etme gücü ve akıl sağlığının yerinde olması gerekmektedir. Onur kırıcı davranış eşe karşı yazılı veya
sözlü olarak gerçekleşebilmektedir. Telefon, mektup, internet yoluyla gerçekleştirilebilir.

Onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açma hakkı, eylemin işlendiği tarihten itibaren 6 ay ve her halükarda 5 yıldır. Bu süreler sonunda dava açma hakkı düşmektedir.

IV. Yargıtay Kararlarında Pek Kötü Davranış veya Onur Kırıcı Davranış Sayılan Haller

Yargıtay kararlarında bazı davranışlar pek kötü veya onur kırıcı davranış olarak kabul edilmiştir. Bunlara dair bazı örnekler;

  • Eşlerden birinin diğerine sürekli olarak fiziki şiddet uygulaması pek kötü muamele olarak kabul edilmektedir.6
  • Devamlı müşterek çocuklara ve kadına şiddet uygulanması ve küfür edilmesi pek kötü muamele kabul edilmektedir.7
  • Erkeğin kadının koluna vurması ve saçını çekerek bir kısmını koparması, hakaret etmesi onur kırıcı davranış olarak kabul edilmektedir.8
  • Evden kovma, aç bırakma, anormal cinsel ilişkiye zorlama pek kötü davranış olarak kabul edilmektedir.9
  • Erkeğin kasına bıçak çekerek seni keserim diye tehdit etmesi ve yumruk atması pek kötü davranış olarak kabul edilmektedir.10
  • Ağır hakaret ve fiziksel şiddet, onur kırıcı davranış olarak kabul edilmektedir.11

Avukat Ece Deniz Vardar

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawfirm.com

whatsApp →

Dipnot

  1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/2-2420 Esas, 2019/750 Karar sayılı ve 20.06.2019 Tarihli Kararı ↩︎
  2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2015/21837 Esas, 2015/22749 Karar sayılı ve 01.12.2015 Tarihli Kararı ↩︎
  3. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2014/11559 Esas, 2014/22133 Karar Sayılı ve 10.11.2014 Tarihli Kararı ↩︎
  4. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2005/719 Esas, 2005/2799 Karar Sayılı ve 24.2.2005 Tarihli Kararı ↩︎
  5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/2-2420 Esas, 2019/750 Karar Sayılı ve 20.06.2019 Tarihli Kararı ↩︎
  6. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2015/13850 Esas, 2016/5358 Karar Sayılı ve 17.03.2016 Tarihli Kararı; Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2016/21125 Esas, 2017/7988 Karar Sayılı ve 22.06.2017 Tarihli Kararı; Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2019/3272 Esas, 2019/7396 Karar Sayılı ve 19.06.2019 Tarihli Kararı ↩︎
  7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2015/ 13666 Esas, 2016/4293 Karar Sayılı ve 07.03.2016 Tarihli Kararı ↩︎
  8. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/2-2420 Esas, 2019/750 Karar Sayılı ve 20.06.2019 Tarihli Kararı ↩︎
  9. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/2420 Esas, 2019/750 Karar Sayılı ve 20.06.2019 Tarihli Kararı ↩︎
  10. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2016/13788 Esas, 2018/4030 Karar Sayılı ve 28.03.2018 Tarihli Kararı ↩︎
  11. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2014/804 Esas, 2014/11848 Karar Sayılı ve 29.05.2014 Tarihli Kararı ↩︎