İstihkak Davası

I. Genel Olarak

Hukukumuzda üç farklı sebeple istihkak davası açılabileceği öngörülmüştür. Bunlar:

  • İcra ve İflas Hukukundan kaynaklanan hacizde istihkak davası (İİK madde 97-99),
  • Miras Hukukundan kaynaklanan istihkak davası(TMK madde 637),
  • Eşya Hukukundan kaynaklanan istihkak davasıdır (TMK madde 683).

Bu yazımızda icra ve iflas hukukundan kaynaklanan istihkak iddiası ve istihkak davası konusu incelenecektir.

Alacaklının alacağını elde edebilmesi borçlunun mallarının haczedilerek paraya çevrilmesiyle mümkündür. İşte bu haczedilen mal üzerinde, üçüncü bir kişinin mülkiyet veya diğer bir ayni hak sahibi olduğunun ileri sürmesine istihkak iddiası denir. İstihkak iddiası, istihkak davasının ön şartıdır.

Usulüne uygun bir şekilde üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunması üzerine memur tarafından bu durum tutanağa geçirirlir. Söz konusu taşınır veya taşınmaz mal çekişmeli hale gelir. Çekişmeli mallar haciz tertibinde en son sırada haczedilmektedir.

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilirse, istihkak prosedürü lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar. Eğer bu prosedür sonunda malın borçluya ait olduğu anlaşılırsa, borçlunun diğer malları gibi o mal satılıp, satış bedelinden alacak karşılanır. İstihkak prosedürü bakımından malın kimin elinde bulunduğu önemlidir. Bu konuda üçlü bir ayrım yapılabilir: Malın borçlu elinde olması, malın borçlu ile birlikte üçüncü kişinin elinde bulunması ve malın üçüncü kişinin elinde bulunmasıdır.

II. Malın Borçlunun Elinde Bulunması

Borçlunun elinde haczedilen mala ilişkin istihkak iddiasında bulunulması ve devamındaki süreç İcra ve İflas Kanununun 96’ncı ve 97’nci maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. İstihkak iddiası haczin öğrenildiği
tarihten itibaren yedi günlük hak düşürücü süreye tabidir. Buna göre borçlu veya üçüncü kişi haciz sırasında hazır bulunmuşlarsa bu tarihten itibaren, haciz sırasında hazır bulunmamışlarsa haczin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük süre içinde istihkak iddiasında bulunmalıdır.

İstihkak iddiasını tutanağa geçiren icra dairesi alacaklı ve borçluya varsa iddiaya itirazlarını bildirmeleri için üç günlük süre verir. Bu süre içerinde herhangi bir itirazda bulunulmazsa istihkak iddiası kabul edilmiş sayılır. Bu durumda mal, üçüncü kişinin iddia ettiği hak ile birlikte işlem görür. Bu iddia mülkiyet iddiası ise haciz kalkar. Mal üçüncü kişiye verilir.

İtiraz edilmesi halinde ise icra müdürü dosyayı icra mahkemesine gönderir. İcra mahkemesi icra takibinin istihkaka konu mal açısından devam edip etmeyeceğine karar verir. Bu incelemeyi dosya üzerinden veya duruşmalı olarak da yapabilmektedir. Takibin ertelenmesine karar verilmesi halinde üçüncü kişiden teminat yatırması istenecektir. Takibin devamına ilişkin verdiği karar ise kesindir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulamaz.

İcra mahkemesinin takibin devamına veya ertelenmesine ilişkin bir karar verir. Üçüncü kişi, bu kararın tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde istihkak davası açabilir. Yetkili ve görevli mahkeme davalının yerleşim yeri veya icra takibinin yapıldığı yer icra mahkemesidir. Bu süre içinde dava açılmazsa üçüncü kişi, alacaklıya karşı istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılır. Üçüncü kişiye istihkak iddiasında bulunma imkanı verilmemişse ise daha farklı bir prosedür söz konusudur. Bu ihtimalde üçüncü kişi, malın satış bedeli alacaklıya ödenmemiş olmak kaydıyla haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde doğrudan istihkak davası açabilir.

1. Davanın Tarafları

Malın borçlunun elinde bulunması halinde istihkak davası açılması halinde davacı, istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişidir. Davalı ise haciz talebinde bulunan alacaklıdır. Ancak üçüncü kişinin istihkak iddiasına borçlu da itiraz etmişse, borçlu alacaklıyla beraber zorunlu dava arkadaşı olur.

2. İspat Yükü

Malın borçlunun elinde bulunması halinde üçüncü kişi tarafından açılacak istihkak davasında ispat yükü davacı üçüncü kişidedir. Üçüncü kişinin davanın kabulü için ispatlaması gereken iki önemli husus bulunmaktadır. Bunlar haczedilen malı ne suretle iktisap edildiği ve haczedilen malın, borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiili sebeplerdir.

Üçüncü kişi örneğin o malı satın aldıysa satış sözleşmesini satın alma bedelini ödediğini ispatlamak zorundadır. Bununla beraber bu kişinin maddi durumunun o malı satın almaya yetip yetmeyeceği de araştırılmalı ve sonuca göre karar verilmelidir. Nitekim uygulamada hacizden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı satış sözleşmleri düzenlenmektedir. Kanun koyucu alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak için üçüncü kişinin iddiasını sıkı ispat şartlarına bağlamıştır.

Bunun dışında taşınır malı elinde bulunduran kimse (borçlu) onun maliki sayılır. Davacı üçüncü kişi bunun aksini ayrıca ispat etmek zorundadır. Borçlu ile üçüncü kişinin malı birlikte ellerinde bulundurmaları durumunda da mal borçlunun elinde sayılır. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyeti açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar da bu kişilere ait sayılmaktadır. Bunun aksini de iddia eden ispat etmelidir.

3. Hüküm

İstihkak davası sonuçlanmadan önce, takibin ertelenmesi kararı verilmediğinden, hacizli mal satılıp, paraya çevrilirse, icra mahkemesi satış bedelinin yargılama sonuna kadar ödenmemesi veya teminat karşılığında ya da duruma göre teminatsız derhal alacaklıya verilmesi konusunda ayrıca karar verir. Bu durumda istihkak davası bedele dönüşür. Satış bedelinin alacaklıya ödenmesinden sonra istihkak davası, üçüncü kişi lehine sonuçlanırsa, icra mahkemesi satış bedelinin alacaklıdan alınıp üçüncü kişiye ödenmesine karar verir.

İcra mahkemesi üçüncü kişinin istihkak davasını haksız bulursa, istihkak davasının reddine karar verir. Bu kararla mal üzerindeki haciz kesinleşir. Daha önce takibin ertelenmesine karar verilmişse, bu dava dolayısıyla alınması geciken miktarın % 20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine tazminata hükmedilir. İcra mahkemesi, davacı üçüncü kişiyi haklı görürse, davayı kabul eder. Mal üçüncü kişinin iddia ettiği hakka zarar gelmemek üzere haczolunur. Mülkiyet hakkı söz konusu ise haciz kalkar, mal üçüncü kişiye verilir. Bu durumda, itiraz eden alacaklı veya borçlunun kötüniyetli olduğu tespit edilirse, aleyhlerine, haczolunan malın değerinin %15’inden az olmamak üzere tazminata hükmedilir.

III. Malın Borçlu İle Üçüncü Kişinin Birlikte Elinde Bulunması

Hacizli malın borçlu ile üçüncü kişinin birlikte bulunması halinde de mal borçlunun elinde sayılmaktadır. Burada da istihkak davası açma külfeti üçüncü kişiye düşer. Malın malikinin borçlu olduğu karine olarak kabul edilmektedir. Ancak üçüncü kişinin malın kendisine ait olduğunu ispat etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle bu karinenin aksinin ispat edilmesi gerekir.

IV. Malın Üçüncü Kişinin Elinde Bulunması

İstihkak iddiasının konusunu oluşturan malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi halinde açılacak istihkak davası İcra ve İflas Kanunu’nun 99’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Üçüncü kişi elinde haczedilen ve üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunduğu mal muhafaza altına alınmaz. Ancak üçüncü kişi yedieminliği kabul etmediği takdirde mal muhafaza altına alınır. İstihkaka konu mal bakımından icra takibi ayrı bir karar verilmesine yer olmaksızın durur. Malın borçlunun elidne olması halidnen farklı olarak takip kendiliğinden durur. Haczedilen malın satışı yapılamaz. İcra müdürü, alacaklıya icra mahkemesinde istihkak davası açması için yedi gün süre verir. Yedi günlük süre içinde alacaklı dava açmazsa istihkak iddiasını kabul etmiş sayılıcaktır.

Alacaklı tarafından süresinde açılan dava sonuçlanıncaya kadar, haczedilen malın satışı yapılamaz. Dava reddedilirse, yani davacı alacaklı davayı kaybederse, mal üzerindeki haciz kalkar. Dava kabul edilir, yani alacaklı lehine sonuçlanırsa, hacizli mal üçüncü kişinin elinden alınır ve alacaklının talebi ile satılarak bedelinden alacak ödenir.

1. Davanın Tarafları

Malın üçüncü kişinin elinde olması halinde açılacak istihkak davasında davacı taraf, alacaklıdır. Davalı ise üçüncü kişidir.

2. İspat Yükü

Taşınır malın üçüncü kişinin elinde haczedildiği haciz tutanağıyla ispatlandığı takdirde mülkiyet karinesi gereği üçüncü kişinin malik olduğu kabul edilecektir. Bu nedenle doktrinde ve Yargıtay uygulamasında kabul edilen taşınır malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi halinde mülkiyet karinesinin aksini ispat yükünü alacaklıdadır. Dolayısıyla somut delil ikame yükünün alacaklıya aittir. Malın üçüncü kişinin elinde bulunması halinde özel bir ispat kuralı getirlmemiştir.

Organik Bağ Kavramı

Yargıtay içtihatlarında organik bağ kavramı şu şekilde ifade edilmiştir: “Organik bağ tüzel kişiye karşı olan alacakların takip edilmesinde, bu takibin asıl borçlu şirket ile birlikte onunla belirli bir düzeyde hukuki ilişkiye ve bağa sahip olan şirkete karşı yapılabilmesini sağlayan bir hukuki yoldur.”

İstihkak iddiası ve davası zaman zaman kötü niyetli olarak kullanılabilmektedir. Borçlarını ödeyemeyeceğini ve cebri icra tehdidiyle karşı karşıya kalacağını anlayan borçlu şirket ortakları, mevcut şirketin malvarlığı değerlerini tasfiye edip kendileri kurdukları veya aralarında akrabalık ve benzeri ilişki bulanan kişilere kurdurdukları yeni bir şirkette fiilen faaliyetlerini sürdürebilmektedir.

Organik bağın varlığı açılacak olan istihkak davasında ispat yükü bakımından önem teşkil eder. Açılan istihkak davasında üçüncü kişi şirketin, malların borçlu şirkete ait olmadığı savunmasına karşılık borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ bulunduğu ispatlandığı takdirde mülkiyet karinesinden borçlu, dolayısıyla alacaklı yararlanmaktadır. Mülkiyet karinesinin aksi üçüncü kişi şirket tarafından ispatlanamadığı takdirde alacaklının istihkak iddiasına konu mal için takibe devam edebilmesi mümkün hale gelmektedir.

Kanuni bir temeli olmamakla birlikte Yargıtay kararlarında, üçüncü kişi ile borçlu arasında organik bağ bulunduğundan bahisle mülkiyet karinesinden borçlunun, dolayısıyla alacaklının yararlanacağı kabul edilmektedir. Bunun bir sonucu olarak organik bağın varlığının ispat yüküne etki ettiği ve organik bağın varlığı halinde karinenin aksini ispat yükünü üçüncü kişinin taşıdığı ifade edilmektedir. Bu halde karinenin aksini ispata elverişli delil ikame edemeyen alacaklının, borçlu ile üçüncü kişi arasında organik bağ bulunduğunu ispatlayarak mülkiyet karinesinden kendisinin yararlanmasını sağlaması mümkündür.

3. Hüküm

Alacaklı istihkak davasını kaybederse mal üzerinde haciz kalkar. Eğer davacı alacaklı lehine sonuçlanırsa mal üçüncü kişiden alınır. Ardından alacaklının talebi üzerine satılarak bedeliyle alacaklının alacağı ödenir. Verilen hükümde davacı veya davalı aleyhine herhangi bir tazminata hükmedilmemektedir.

V. İstihkak Davasında Yargılama Usulü

İstihkak davası icra mahkemesinde görülmesine rağmen bir dava olarak incelenmektedir. O yerde icra mahkemesinin olmaması halinde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yeriyle birlikte icra takibinin yapıldığıu yer mahkemesi yetkilidir. Yargılama genel hükümlere göre yapılmakta ve basit yargılama usulü uygulanmaktadır.

İstihkak davasında borçlunun taraf olması halinde malın üçüncü kişiye ait olduğu yönündeki ikrarı, istihkak davası bakımından bağlayıcı değildir. Ancak malın üçüncü kişiye ait olduğunu ikrar eden borçlu, daha sonra
açacağı veya kendisine karşı açılan davalarda bu ikrarıyla bağlıdır.

İstihkak davasının konusunu oluşturan mal için aynı zamanda haczedilmezlik şikayetinde bulunulursa haczedilmezlik şikayeti istihkak davasında bekletici mesele yapılmaktadır. İki dosyanın birleşitirlerek görülmesi mümkün değidlir. Malın haczedilemez olduğu sonucuna ulaşılırsa istihkak davası konusuz kalır.