Sağ Kalan Eşin Mirasçılara Karşı Hakları

I. Sağ Kalan Eşin Miras Hakkı

Evlilik akdi devam ederken diğer eş vefat ettiği takdirde, sağ kalan eş yasal mirasçı olacaktır. Sağ kalan eşin hem yasal olarak miras payı hem de saklı payı mevcuttur. Sağ kalan eşin bulunduğu zümreye göre miras payı değişmektedir.

  • Mirasbırakanın altsoyu yani çocukları veya torunları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri (1/4),
  • Mirasbırakanın ana ve babası veya kardeşleri ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı (1/2),
  • Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa mirasın dörtte üçü (3/4),
  • Mirasbırakanın başka yasal mirasçısı yoksa mirasın tamamı sağ kalan eşe kalmaktadır.

Saklı pay ise mirasbırakanın vasiyetname veya miras sözleşmesiyle başka kişileri mirasçı olarak ataması durumunda önemlidir. Saklı paylı mirasçılar, tenkis davası açarak saklı paylarını atanan mirasçıdan alabilmektedir. Sağ kalan eşin saklı payı; altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamıdır. Diğer hallerde yasal miras payının dörtte üçüdür.

Sağ kalan eşin ayrıca miras hukukundan ve aile hukukundan kaynaklanan farklı hakları da mevcuttur. Mirasçılardan katılma alacağını talep edebilmektedir. Ayrıca katılma alacağına veya miras payına mahsuben aile konutunun kendisine özgülenmesini de talep etme hakkı mevcuttur.

II. Sağ Kalan Eşin Miras Hakkı Kapsamında Aile Konutunun Kendisine Özgülenmesi Talebi

Türk Medeni Kanunu’nun 652’nci maddesinde; “Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Sağ kalan eşin terekenin içerisinde yer alan ölen eşe ait ev eşyası ve aile konutu üzerinde miras payı mahsup edilerek mülkiyet hakkını talep etme hakkı bulunmaktadır. Mal rejimi ayrımı gözetilmeksizin sağ kalan eş, bu maddeye dayanarak talep edebilmektedir.

Talep miras ortaklığına yani tüm mirasçılara yöneltilmektedir. Davacı, sağ kalan eştir. Davalı olarak tüm mirasçıların gösterilmesi gerekmektedir.

1. Miras Hakkı Kapsamında Aile Konutunun Özgülenmesini Talep Edebilmek İçin Gereken Şartlar

Aile konutunun miras hakkına mahsuben sağ kalan eşe özgülenmesi için gereken şartlar vardır. Birinci şart, evliliğin ölüm ile sonuçlanmasıdır. Boşanmanın söz konusu olması durumunda bu hükümden faydalanılamamaktadır. Boşanma davası devam ederken eşin ölmesi durumunda ise mirasçılar davaya devam ederse ve boşanma gerçekleşirse sağ kalan eşin talep hakkı bulunmaz.

İkinci şart, konutun aile konutu olmasıdır. Aile konutu, eşlerin birlikte yaşadıkları ve aile yaşamına özgülenen konuttur. Eğer ki tapu sicilinde aile konutu şerhi bulunmuyorsa öncelikle Aile Mahkemesinden dava açılacaktır. Konutun aile konutu olduğuna dair karar alınması gerekecektir. Aile konutu sadece bir tane olabilmektedir.

Üçüncü şart, sağ kalan eşin mirasçılık hakkının bulunmasıdır. Miras hakkının ne kadar olduğunun önemi bulunmamaktadır. Bulunması yeterlidir. Mirastan ıskat edilmemiş ya da mirastan feragat etmemiş olması gerekmektedir. Ayrıca tereke borca batık olmamalı, eşin miras hakkının parasal bir değeri bulunmalıdır. Fakat tereke sadece aile konutundan oluşsa dahi sağ kalan eş bu talepte bulunabilmektedir.

Dördüncü şart, sağ kalan eşin talepte bulunmasıdır. Sağ kalan eş, mahkemeden aile konutunun kendisine özgülenmesini talep etmelidir.

Sağ kalan eş, miras bırakanla aynı meslek ya da sanatla uğraşan altsoy mevcutsa ve aile konutu bunun için kullanılacaksa özgüleme talep edememektedir.

2. Aile Konutu Üzerinde Talep Edilebilen Haklar

Sağ kalan eş, aile konutu üzerinde öncelikle mülkiyet hakkı talep edebilmektedir. Mülkiyet hakkını, miras hakkına mahsuben yani miras hakkı düşülerek kendisine verilmektedir. Miras hakkı yeterli gelmezse, mahkeme veznesine kalan bedeli yatırarak mülkiyet hakkını elde edecektir.

Haklı sebeplerin var olması durumunda ise sağ kalan eşin aile konutu üzerinde intifa ya da oturma hakkı talep etme hakkı da bulunmaktadır. Haklı sebep, hakim tarafından somut olaya göre değerlendirilmektedir.

  • Sağ kalan eşin miras payının düşük olması,
  • Diğer mirasçıların konutun mülkiyetine ihtiyacının olması,
  • Sağ kalan eşin parasının mülkiyet hakkını elde etmesine yetmemesi,
  • Sağ kalan eşin miras payının aile konutunun değerini karşılamaması (Yarg. 14. HD. 10.11.2015 T., E. 2015/2814, K. 2015/10100),
  • Sağ kalan eşin oldukça yaşlı olması nedeniyle yakın bir zamanda gerçekleşecek ölümünün ardından aile konutunun istenmeyen kişilere intikal etmesi riskinin bulunması,
  • Aile konutunun mirasbırakanın ailesinde nesiller boyu el değiştirmiş olması ve konutla mirasbırakanın ailesi arasında duygusal bir bağ bulunması,
  • Sağ kalan eşin mirasbırakanla ortak altsoyunun bulunmaması gibi durumlar aile konutu üzerinde sağ kalan eş lehine mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınması için haklı sebepler olarak değerlendirilmektedir.

Hakim tarafından haklı sebep değerlendirilirken;

  • Aile konutunun değeri,
  • Aile konutunun değerine mülkiyet, intifa ya da oturma hakkının etkisi,
  • Ölen eş ile sağ kalan eşin mirasçılarının aynı olup olmadığı,
  • Sağ kalan eşin yaşı,
  • Mirasçılarla kişisel ilişkileri,
  • Sağ kalan eşin mali gücünün konutun ve ev eşyasının değerini karşılayıp karşılamayacağı,
  • Adına kayıtlı taşınmazlar olup olmadığı,
  • Sağ kalan eşin altsoyunun olmaması gibi haller dikkate alınmaktadır.
Özgüleme talebi, diğer mirasçılara karşı yöneltilen, kişiye sıkı sıkıya bağlı, seçimlik bir öncelik hakkıdır. Özgüleme talebi, hem aile konutuna hem ev eşyasına yönelik olabilmektedir. Her ikisi için birlikte de olabilmektedir.

Aile konutu ve ev eşyası, miras payına mahsuben sağ kalan eşe özgülenecektir. Eşin miras payında değer itibariyle bir değişiklik olmamaktadır. Miras payı, özgüleme sonucunda artış göstermemektedir. Aile konutunun mülkiyeti talep ediliyorsa değerin belirlenmesinde dikkate alınacak tarih, taşınmazların paylaşmanın yapıldığı zamandaki gerçek değerleridir.

Aile konutu üzerinde sağ kalan eş lehine intifa veya oturma hakkı kurulması durumunda, bu hakların sermaye değeri dikkate alınmaktadır. İntifa ya da oturma hakkı belirli bir süreye bağlanmışsa, mahsuba esas alınacak değer, bu süreyle sınırlı olarak hesaplanmaktadır. Süre sınırlaması bulunmuyorsa, sağ kalan eşin ortalama yaşam süresi ile aile konutunun kiraya verilmesi halinde elde edilecek yıllık gelir hesaplamaya esas alınacaktır.

Sağ kalan eş mülkiyet hakkı talep ederse haklı sebeplerin varlığını öne sürerek mirasçılar intifa veya oturma hakkı tesis edilmesini talep edebilmektedir. Mirasçıların bu talebini en geç paylaşmanın gerçekleşmesine kadar ileri sürmeleri gerekmektedir.

3. Yetkili ve Görevli Mahkeme

Görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.

Sağ kalan eşin davayı en geç mirasın paylaşması sırasında kullanması gerekmektedir. Zamanaşımı yoktur. Terekenin tasfiyesiyle birlikte aile konutu da terekeden çıkmaktadır. Sağ kalan eşin bu talebini terekenin tasfiyesi tamamlanıncaya kadar yapmalıdır. En geç talep konusu aile konutunun miras ortaklığınca elden çıkarılmasına kadar ileri sürmesi gerekmektedir.

III. Sağ Kalan Eşin Katılma Alacağı Talebi

Türk Medeni Kanunumuzda yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmektedir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erme hallerinden biri de eşlerden birinin ölmesidir. Bu durumda iki farklı tasfiye söz konusu olmaktadır.

Biri mal rejimi tasfiyesidir. Bu tasfiye sonucunda sağ kalan eşin katılma alacağının terekeden kendisine verilmesi gerekmektedir. İkinci tasfiye ise mirasın tasfiyesidir. Mirasın tasfiyesi yapılmadan katılma alacağının sağ kalan eşe iade edilmesi gerekmektedir.

Ölümle sona eren edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ölen eşin terekesinin paylaşılmasının bir ön koşuludur. Terekenin net miktarının bulunması için öncelikle sağ kalan eşin katılma alacağının bulunarak terekeden
çıkarılması gerekmektedir. Çünkü katılma alacağı terekenin öncelikle ve peşin ödenmesi gereken borçları arasından yer almaktadır.

Katılma alacağı, her eşin diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olmasıdır. Sağ kalan eşin mirastan yoksunluk, red, çıkarma, feragat gibi bir nedenle miras hakkının olmaması durumunda ise bu durumdan katılma alacağı hakkı etkilenmeyecek ve mal rejimi tasfiyesi yapılarak sağ kalan eş katılma alacağını almaktadır. Katılma alacağı şahsi ve nisbi bir alacak hakkıdır.

Sağ kalan eş, katılma alacağının kendisine verilmemesi durumunda Aile Mahkemesinde diğer tüm mirasçılara dava açarak katılma alacağının hesaplanarak terekeden kendisine verilmesini talep edebilmektedir.

Ayrıca tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, katılma alacağını karşılamayabilmektedir. Bu durumda alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilmektedir.

IV. Sağ Kalan Eşin Katılma Alacağına Mahsuben Aile Konutunun Kendisine Özgülenmesi Talebi

Türk Medeni Kanunu’nun 240’ıncı maddesinde; “Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır. Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Sağ kalan eşe yaşantısını koruyabilme olanağı sağlama ve evlilik birliği içerisindeki sosyal ve ekonomik durumunun eşinin ölümü sonrasında da devam etmesini mümkün kılma amacıyla bu hak getirilmektedir.

1. Sağ Kalan Eşe Katılma Alacağına Mahsuben Aile Konutunun Özgülenmesi İçin Gereken Şartlar

Sağ kalan eşin, ölen eşine ait olan ve beraber yaşadıkları konut üzerinde katılma alacağının olması durumunda bu alacağına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet, intifa veya oturma hakkını diğer mirasçılardan isteme hakkı bulunmaktadır. Fakat bu hakkın kullanılabilmesi için bazı şartların bulunması gerekmektedir.

İlk olarak sağ kalan eş ile ölen eşin ölüm tarihi itibariyle aralarında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olmalıdır.

İkincisi sağ kalan eş mal rejiminin tasfiyesine dayanarak özgüleme talebinde bulunacağı için, mal rejiminin tasfiyesi neticesinde mirasbırakandan alacaklı olması gerekmektedir. Katılma alacağının var olması gerekmektedir. Katılma alacağının ne kadar olduğu önemli değildir.

Üçüncüsü sağ kalan eşin aile konutunu bizzat kullanma ihtiyacı olmalıdır. Sadece tek bir aile konutu üzerinde talep edilebilmektedir. Aile konutu olduğunun da davacı yan tarafından ispatlanması gerekmektedir.

Dördüncüsü ölen eşin alt soyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra edeceği bir konut olmamalıdır.

Son olarak Yargıtay uygulamalarına göre sağ kalan eşin, aile konutu üzerinde bir katılma alacağı olmalıdır. Eğer ki aile konutu ölen eşin kişisel malı ise sağ kalan eş bu maddeye göre özgüleme talep edememektedir. (Yargıtay Kararı – 8. HD., E. 2016/11512 K. 2016/12418 T. 19.9.2016)

Sağ kalan eşin, ölen eşin mirasçısı sıfatına sahip olmasına gerek bulunmamaktadır. Mirasçılık sıfatını kaybetmiş olsa da bu madde uyarınca ayni hak tesisini talep edebilecektir.

2. Aile Konutu Üzerinde Talep Edilebilecek Haklar

Sağ kalan eş, aile konutu üzerinde intifa veya oturma hakkı talep edebilmektedir. Haklı sebeplerin varlığı halinde ise aile konutunun mülkiyetini talep edebilecektir.

Mülkiyet hakkının tanınabilmesi için sağ kalan eşin haklı nedenlerinin olması ve diğer mirasçıların aleyhine bir durumun bulunmaması gerekmektedir. Haklı sebeplere örnek olarak; sağ kalan eşin katılma alacağının yüksek olması ve ölen eşin altsoyunun bulunmaması gösterilebilmektedir.

Hakim tarafından haklı sebep değerlendirilirken;

  • Sağ kalan eşin genç olup olmadığı,
  • Diğer mirasçılar ile miras bırakanın yakınlığı,
  • Katılma alacağı ile aile konutunun kullanım sermaye değeri arasındaki ilişki,
  • Aile konutunun diğer eşin edinilmiş veya kişisel malı olma durumu,
  • Mülkiyet hakkının tanınması halinde diğer haklarla arasındaki değer farkının ödenmesi imkânı,
  • Sağ kalan eşin altsoyunun olup olmaması,
  • Sağ kalan eşin aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı bulunup bulunmadığı,
  • Ölen eş ile sağ kalan eşin mirasçılarının aynı olup olmadığı,
  • Sağ kalan eşin miras hakkı,
  • Terekede aile konutu ve ev eşyasından başka mal bulunup bulunmadığı,
  • Tarafların ekonomik ve sosyal yaşantıları,
  • Meslek ve sanatları,
  • Miras ve tapu sicilindeki pay oranları gibi hususlar gözetilmektedir.
Katılma alacağı hesaplanırken malların sürüm değeri esas alınmaktadır. Aile konutu üzerinde kurulacak ayni hakkın değerinin tespiti, karar aşamasındaki değere göre yapılmaktadır. Tasfiye anı itibariyle dikkate alınacak olan sürüm değeri ise sübjektif etkilerden uzak olarak belirlenmektedir. Aynı tür, miktar ve nitelikte bir malın, belirli bir anda serbest piyasada arz ettiği ortalama satım değeridir.

İntifa veya oturma haklarının talep edilmesi halinde, hesaplama yapılırken sürüm değeri esas alınarak geleceğe ilişkin bir hesaplama yapılacaktır. Objektif şartlar altında, aile konutu üzerinde aynı koşullarla üçüncü bir kişiye bu haklar tanınırsa elde edilecek olan gelir temel alınacaktır. Sağ kalan eş ve mirasçılar arasında hakkın kullanımının belirli bir süreyle sınırlandırılmışsa sürüm değeri ile hakkın kullanılacağı yıl sayısının çarpımı, talep edilen hakkın değerini ortaya koymaktadır.

Süresiz bir biçimde intifa veya oturma hakkı tanınıyorsa eşin ortalama yaşam süresi baz alınarak genellikle destekten yoksun kalma tazminatlarına ilişkin davalarda yararlanılan tablo kullanılarak hesaplama yapılacaktır. Ayni hakların tesisi, eşin katılma alacağına mahsup edilerek ve yetmezse bedel eklenerek talep edilebilecektir.

3. Yetkili ve Görevli Mahkeme

Görevli mahkeme aile mahkemesi olup yetkili mahkeme ise ölen eşin son yerleşim yeri mahkemesidir.

4. Zamanaşımı Süresi

Sağ kalan eşin ayni hak tesis edilmesini talep hakkı, en erken diğer eşin ölümüyle birlikte başlayıp en geç katılma alacağının ödenmesine kadarki zaman diliminde kullanılmalıdır. Mal rejiminin ölüm sebebiyle sona ermesinde 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaktadır. Sağ kalan eşin katılma alacağı 10 yıl sonra zamanaşımına uğrayacağından özgüleme talep etme imkanı da kalmayacaktır.

Avukat Ece Deniz Vardar

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawfirm.com

whatsApp →