Avrupa’da Avukatlık Mesleğine İlişkin Temel İlkeler Tüzüğü

Avrupada Avukatlık Mesleğine İlişkin Temel İlkeler Tüzüğü (Charter of Core Principles of The European Legal Profession) Avrupa Barolar ve Hukuk Birlikleri Konseyi (CCBE) tarafından 2006 yılında Brüksel’de kabul edilmiştir.

1. CCBE, 25 Kasım 2006 tarihinde, “Avrupalı avukatların tabi olduğu temel ilkeleri Tüzüğü”nü, oybirliği ile kabul etmiştir. Söz konusu Tüzük, tüm Avrupa’da avukatlık mesleği için ortak on ilkeyi içermektedir. Bu ilkelere saygı, bir demokrasideki tüm diğer temel hakların esasını teşkil eden, yasal savunma hakkının temelini oluşturmaktadır.

2. Temel ilkeler, Avrupalı avukatların mesleki faaliyetlerine ilişkin icraatlarını düzenleyen ve tabi oldukları tüm ulusal ve uluslar arası kuralların temelini oluşturan ortak zemini açıklamaktadır.

3. Tüzük aşağıda yer alan esasları göz önüne almaktadır:

  • CCBE üyesi olmadığı halde Avrupa’da kabul görmüş meslek kurallarını benimseyen ülkeler dahil olmak üzere, bütün Avrupa devletlerinde geçerli olan ulusal meslek kurallarını,
  • CCBE tarafından düzenlenmiş bulunan; Avrupalı Avukatların Tabi Olduğu Meslek Kurallarını,
  • Uluslararası Barolar Birliği(IBA)’nin Uluslararası Mesleki Etik Kurallarında yer alan Genel Uygulama İlkeleri ’ni,
  • Avrupa Konseyi, Bakanlar Komitesi’nin, 25 Ekim 2000 tarih ve Rec(2000) 12 sayılı, avukatlık mesleğini icra etme özgürlüğüne ilişkin tavsiye kararını,
  • Birleşmiş Milletler’in, 27 Ağustos ila 7 Eylül 1990 tarihleri arasında, Havana, Küba’da gerçekleştirilen; Suçların Önlenmesi ve Suçlulara Karşı İyi Muamele Edilmesi 2 3 4 5 9 Kongre’sinde kabul edilen Kongresinde kabul edilen Avukatların Rolüne ilişkin Temel İlkeleri,
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Adalet Divanı’nın yerleşmiş içtihatları, ve özellikle, Avrupa Adalet Divanı’nın 19 Şubat 2002 tarih, C-309/99 sayılı Wouters v. Algemene Raad van Nederlandsa Orde van Advocaten, Kararı’nı,
  • İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi8 , Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi9 ve Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’ni,
  • Avrupa Parlamentosu’nun, avukatlık mesleği ve kamu yararı bakımından hukuk sistemlerinin işleyişine ilişkin 23 Mart 2006 tarihli kararını.

4. Bu Tüzük, CCBE’nin tam, yedek ve gözlemci üyeleri devletlerinin de ötesine ulaşmayı hedefleyen, pan- Avrupa anlamında bir doküman olarak fayda sağlamak üzere düzenlenmiştir. Tüzüğün, örneğin, Avrupa’nın yeni gelişen demokrasilerinde bağımsızlıklarını kabul ettirmek için mücadele veren Baro Birliklerine faydasının dokunması umut edilmektedir.

5. Bu Tüzüğün; avukatlar, karar mercileri ve halk arasında uzlaşmayı arttıracağı ve avukatların toplumdaki rolünün önemini vurgulaması ile bu önem ve rolün, avukatlık mesleğine ilişkin ilkelerle, desteklendiğini konusundaki mutabakatı artıracağı ümit edilmektedir.

6. Bir avukatın, tek başına veya otaklık şeklinde veya kamu kesiminde faaliyet göstermesine bakılmaksızın çalışma şekli ne olursa olsun; müvekkili için güvenilir bir danışman ve temsilci, üçüncü kişiler tarafından saygı duyulan bir profesyonel ve 6 7 8 10 adaletin adil bir şekilde gerçekleşmesine katkısı bakımından zorunlu bir kişidir. Anılan sıfatları taşıyan bir avukat, müvekkilinin hak ve menfaatlerini sadık bir şekilde korumak suretiyle hizmet etmenin yanında toplum içinde de avukatlık görevini; ihtilafları önleyerek ve engel olarak, ihtilafların yasalar çerçevesinde hallini sağlayarak, hukukun gelişimine katkıda bulunarak, özgürlük, adalet ve hukukun üstünlüğünü savunarak yerine getirmektedir.

7. CCBE; hâkimlerin, kanun yapıcıların, hükümetlerin ve uluslar arası kuruluşların, Baro Birlikleriyle beraber bu Tüzük’te yer alan ilkelerin uygulamasını için çaba harcayacaklarına inanmaktadır.

8. Bu Tüzük, Avrupalı Avukatların Tabi Olduğu Meslek Kuralları’nın giriş bölümünden alıntı yaparak ve “Bir avukatın mesleki faaliyetine saygı göstermek, o toplumda demokrasi ve hukukun üstünlüğünün var olması için zorunlu bir koşuldur” şeklindeki ifadeyi de teyit eden önsözle başlamaktadır. Günümüzde Avrupa’da anlaşıldığı gibi, hukukun üstünlüğü demokrasi ile yakından alakalı bulunmaktadır.

9. Bu Tüzüğün giriş bölümünde yer alan paragraftaki ifade, Tüzük’te yer alan ilkelerin, Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi’nin öngördüğü gibi adaletin adil yönetimi, adalete erişimin ve adil yargılanma hakkı için zorunlu olduğunu ileri sürmektedir. Gerek Avrupa’nın yeni gelişmekte demokrasileri, gerekse daha oturmuş demokrasilerinde icrai faaliyet gösteren avukatlar ve mensubu oldukları barolar, bu hakların tehdit altında olması durumunda, bu hakları en ön sırada savunmaya devam edeceklerdir.

İlke (a)- Avukatın bağımsızlığı ve müvekkilinin davasını takip etme özgürlüğü

Bir avukatın, müvekkilini temsil etmesi ve danışmanlık hizmeti faaliyetlerini sürdürebilmesi için, politik açıdan, ekonomik bakımdan ve fikri anlamda özgür olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile avukat devletten ve diğer güçlü otorite kaynaklarından bağımsız olmalı ve bu bağımsızlıktan kendi iş ortaklarının uygunsuz baskısı ile ödün vermemelidir. Avukat, 11 mahkemelerin ve üçüncü şahısların güvenini kazanmak istiyorsa, kendi müvekkilinden de bağımsız olmalıdır. Şöyle ki; müvekkilinden bağımsız olmayan bir avukat işin kalitesini garanti edemez. Avukatın bir serbest meslek kuruluşuna üye olması ve bu üyelikten güç/yetki alması onun bağımsızlığının teminatını teşkil etmekte olup barolar da avukatın bağımsızlığını sağlama konusunda önemli bir role sahip olmalıdırlar. Mesleğin kendini denetlemesi, avukatın bireysel olarak bağımsız olması için büyük önem taşımaktadır. Bilineceği gibi bağımsızlığa sahip olmayan toplumlarda avukatlar özgürce müvekkillerinin davasını takip edemez ve hatta takip ettikleri davalar için hapis cezası ile cezalandırılabilmekte ve hatta ölmektedir.

İlke (b) – Avukatın müvekkilinin işini gizli tutma ve meslek sırrına saygı gösterme hak ve görevi

Bir avukatın görevinin en önemli özelliği, müvekkilin başkalarına açıklamayacağı bilgileri avukatına sunması ve avukatın da bu bilgileri – özel kişisel bilgiler ve çok değerli ticari sırlar gibi- güven mahremiyet ve güven kavramı kapsamında taşımaktır. Gizlilikten emin olunmadıkça güvenden bahsedilemez. Bu Tüzük, söz konusu prensibin iki yönünü de vurgulamaktadır: gizliliğe riayet sadece avukatın görevi olmayıp, müvekkilin de temel hakkıdır. “Mesleki ayrıcalık” kuralları uyarınca; avukatla müvekkili arasındaki iletişimin müvekkil aleyhine kullanılmasını yasaklamaktadır. Bazı hukuki yetki alanlarında gizlilik hakkı sadece müvekkile ait bir hak olarak görülürken, diğerlerinde “meslek sırrı” bir avukatın karşı tarafın avukatı ile yaptığı iletişimi; kendi müvekkilinden mahremiyet kapsamında, gizli tutmasını gerekli kılabilmektedir. İlke (b); mesleki ayrıcalık, gizlilik/sır ve meslek sırrı kavramlarını kapsamaktadır. Avukatın müvekkile karşı bu borç ve görevi vekaletten ayrılsa da devam eder.

İlke (c) – Farklı müvekkiller arasında veya avukatla müvekkil arasında çıkar çatışmalarının önlenmesi

Bir avukatın mesleğin laikiyle icra edilmesi için, çıkar çatışmalarını önlemesi gerekmektedir. Bu bağlamda, aralarında ihtilaf varsa veya ihtilaf çıkması olası ise, bir avukat aynı konuda iki ayrı müvekkile hizmet veremez. Benzer şekilde, bir avukat, önceki veya halen hizmet verdiği bir müvekkil vasıtası ile hakkında gizli bilgiler sahibi olduğu bir kişinin avukatlığını yapmaktan kaçınmalıdır. Bir avukat, kendisi ile çıkar çatışması olan bir kişinin vekaletini üstlenmemelidir. Bu çıkar çatışması avukatlık hizmetinin verildiği sırada ortaya çıkarsa, avukat vekaletten ayrılmalıdır. Bu ilkenin; (a)(bağımsızlık), (b)(mahremiyet) ve (e)(sadakat) şıklarında düzenlenmiş bulunan ilkelerle bağlantılı olduğu açıkça görülmektedir.

İlke (d) – Avukatlık mesleğinin şeref ve haysiyeti, avukatın saygınlığı ve dürüstlüğü

Bir avukata, müvekkiller, üçüncü şahıslar, mahkemeler ve devlet tarafından güven duyulabilmesi için, o avukata bu değeri hak gösterilmelidir. Bu güvenin hak edilebilmesi için; avukat, saygın bir meslek örgütüne üye olmalı, kendisini ve mesleğin saygınlığını ile toplum tarafından mesleğe duyulan güveni sarsıcı davranışlarda bulunmamalıdır. Ancak, avukatın mükemmel bir birey olması beklenememekle beraber, avukatlık mesleğini yaparken veya başka iş ilişkilerinde ve hatta özel hayatında, mesleğin onur ve şerefini zedeleyecek, yüz kızartıcı davranışlarda bulunmaması anlaşılmaktadır. Yüz kızartıcı fiiller, avukatın meslekten atılmasına kadar gidebilecek müeyyidelerle cezalandırılmasına sebep olabilir.

İlke (e) – Müvekkile sadakat

Bir avukatın fonksiyonunun temelinde müvekkile sadakat yer almaktadır. Müvekkil avukatına danışman ve vekil olarak güven duymalıdır. Bir avukatın, müvekkiline sadık olması için bağımsız ((a) şıkkına bakınız), çıkar çatışmasını önleyebilir((c) şıkkına bakınız), müvekkilin sırrını saklayabilmesi((b) şıkkına bakınız) gerekmektedir. Avukatlık mesleği bakımından hassasiyeti olan en önemli ihtilaflar avukatın müvekkile sadakati ilkesi ile daha kapsamlı görevlerine ilişkin ilkelerin çatışmasından kaynaklanmakta olup bu ilkeler; (d)(saygınlık ve dürüstlük), (h)(meslektaşlara saygı) ve özellikle (i)(hukukun üstünlüğüne ve adil yargılanma hakkına saygı) şıklarında düzenlenmiştir. Bu bağlamda, bir avukat şerefsiz bir davayı savunarak mahkemeye ve yargı yönetimine karşı olan görevlerinden taviz vermeyeceği hususunu müvekkiline açıkça söylemekle yükümlü bulunmaktadır.

İlke (f) – Ücretlerle ilgili olarak müvekkile adil davranmak

Bir avukatın müvekkilinden talep edeceği ücret; açıkça beyan edilmeli, adil ve makul olmalı, hukuk ve meslek kurallarına uygun olmalıdır. Her ne kadar meslek kuralları ve bu Tüzüğün (c) bendinde yer alan ilke ile bir avukat ile müvekkili arasında çıkar çatışmasının önlenmesinin önemi vurgulanmakta ise de; avukatlık ücreti meselesi sözü edilen ihtilaf bakımından tehlike arz etmektedir. Buna göre, meslek kurallarına ilişkin düzenleme avukatların müvekkillerinden aşırı ücret talep etmelerinin engellenmesi için mesleki denetimin gerekliliği bu ilke ile vurgulanmaktadır.

İlke (g) – Avukatın mesleki yeterliliği

Bilindiği üzere bir avukatın yeterli ve uygun mesleki eğitimi yoksa bir müvekkili iyi temsil edemez ve etkin bir danışmanlık hizmeti veremez. Son zamanlarda hukuk fakültesinden mezun olunduktan sonraki eğitim ve öğrenim(sürekli mesleki gelişim) hukuk ve uygulama, teknolojik ve çevresel ekonomik değişiklikler nedeniyle önem kazanmış bulunmaktadır. Meslek kuralları bir avukatın uzman olmadığı konulara ilişkin dava almaması gerektiğini vurgulamaktadır.

İlke (h) – Meslektaşlara karşı saygılı olmak

Bu ilke, avukatların müvekkilleri adına çok hassas ve basiret isteyen işler üstlenmeleri bakımından önem arz etmekte ise, saygının gerekli olduğu hususunu teyitten daha çok şey ifade etmektedir. Söz konusu ilke; bir aracı olarak avukatın rolüne vurgu yapmakta olup, onun güvenilir, doğruları söyleyen, meslek kurallarına riayet eden ve sözüne güvenilir bir kişi olduğu hususunu düzenlemektedir. Yargı ve adaletin iyi işlemesi bakımından avukatların karşılıklı olarak birbirlerine saygı göstermesi zorunlu bulunmaktadır. Aynı şekilde, avukatların birbirlerine iyi niyetle yaklaşması ve birbirlerini aldatmamaları kamu düzeni gereğidir. Meslektaşlar arasındaki karşılıklı saygı adaletin düzgün yönetimini sağlar, ihtilafların sulh yoluyla halledilmesine yardım eder ve hepsinden öte müvekkilin menfaati de korunmuş olur.

İlke (i) – Hukukun üstünlüğüne saygı ve adaletin adilane yönetimi

Bir avukatın adaletin adil yönetimine katkısı ve bu konudaki rolünün bir kısmını belirlemiş bulunmaktayız. Bu görüş bazen avukatın “mahkeme memuru/mahkeme çalışanı” veya “adalet bakanı” gibi sıfatlarla ifade edilmektedir. Bir avukat mahkemeye asla bilerek yanlış veya yalan beyanda bulunmamalı, mesleki faaliyetleri kapsamında üçüncü şahıslara yalan söylememelidir. Bu yasaklamalar müvekkilin güncel çıkarlarına aykırı olabilir, ancak çok hassas bir sorun olan adaletin/yargının çıkarı ile müvekkilin çıkarı konusundaki çatışmalar avukatın aldığı eğitim sayesinde çözülecektir. Bu gibi konularda avukat baro veya hukuk birliğinden yardım talep edebilir. Son yapılan değerlendirmelere göre; bir avukat, ancak mahkemelerin ve üçüncü şahısların güvenini kazanmış ve adaletin/yargının adil bir şekilde yönetiminde kendisine aracı olarak güvenilirse, başarılı bir şekilde müvekkilini temsil edebilir.

İlke (j) – Avukatlık mesleğinin kendi kendisini düzenlemesi/denetlemesi

Devletin, açık veya gizli bir şekilde avukatlık mesleğini ve avukatların faaliyetlerini denetlemesi bağımsız olmayan toplumların en belirgin özelliklerinden birisidir. Avrupa ülkelerinin pek çoğunda avukatlık mesleği kendi kendini denetleyen ve devlet tarafından denetimin yapıldığı bir uygulama sergilemektedir. Pek çok örnekte devletler temel ilkelerin öneminin bilinci ile sır saklama, barolara kendi meslek kurallarını yapma yetkisi gibi hakları vermek suretiyle, yasal düzenlemelerle avukatlık mesleğini desteklemektedir. CCBE; avukatların kendi kendini denetlemesi ve düzenlemesinin, devletten ve devlet karşısında bağımsız olması ile sağlanacağına inanmaktadır. Bağımsızlığı teminat altına alınmamış avukatların mesleki ve hukuki görevlerini gerçekleştirmeleri mümkün bulunmamaktadır.

Diğer Avukatlık Prensip ve Meslek Kuralları

Gökçe Aral

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawfirm.com

whatsApp →

Avukat Gökçe Aral tarafından hazırlanan hukuki makaleler ve haberler hakkında detaylı bilgi edinin.